br />
Nüfusa oranla otomobil sayısında başkentin Türkiye’deki diğer büyükşehirleri
geride bırakmaksının nedenlerine ilişkin soruya karşılık da Doç. Şenbil, şu
tespitleri yaptı:
* Birbirinden kopuk plan kararları alındı: Başkentte arazi kullanımı ve toplu
taşım sistemi ile ilgili kararlar alınırken otomobil sayısının ve kullanımının
artması ile sonuçlanan kararlar alınmıştır. Arazi kullanımı açısından trafiğe
etkileri düşünülmeden ve birbirinden kopuk alınan plan kararları, başkentteki
otomobil sayısını ve kullanımını önemli ölçüde etkiliyor. Mesela sayıları her
geçen gün artan alışveriş merkezlerinin trafiğe etkilerini bilmemekle birlikte
bu merkezlerin çoğunun toplu taşım sistemi ile entegrasyonları zayıftır.
* Kent kontrolsüz yayılıyor: Batı yönünde önemli koridorlar boyunca toplu
taşım sistemi ile koordineli ve ahenk içinde büyümesi gereken kent, aksine toplu
taşımdan mahrum, plan mantığından uzak bir keyfiyet ile büyümektedir. Kentin
giderek kontrolsüz yayılması, araba sahipliliği ve kullanımının hem sonucu hem
de nedeni olmaktadır. Diğer bir deyişle 7 gün 24 saat erişilebilen otomobilin
sunmuş olduğu rahatlık hane halklarını zaman ve mekânda hareket kabiliyetlerini
en üst düzeye çıkarmaktadır.
* Çayyolu metrosu hâlâ bitirilemedi: Diğer yandan 1994 yılında onaylanmış
Ulaşım Ana Planı’na göre, Eskişehir yolu güzergâhını kullanan ve 2005 yılında
bitirilmesi planlanan Çayyolu metrosunun hâlâ bitirilmemesi en fazla otomobil
sahibi olmaya ve kullanmaya aday hane halklarının ve önemli trafik talebi
yaratan üniversitelerin, kamu kurum ve kuruluşların, merkezi iş alanı gibi
kullanımların bulunduğu Eskişehir yolu ve yakın çevresindeki otomobil sayısında
ve kullanımında son yıllarda patlama yaratmıştır. Bu gibi örnekler başkentin
diğer ana koridorları içinde söylenebilir.
* İki bölge arasındaki ilişkiler merkezden yapılıyor: Toplu taşıma sisteminin
artık devasalaşan metropoliten alan karşısında hâlâ orta ölçekli bir kentte
verilen toplu taşım sistemi gibi iki nokta arasında çalışmaktadır. Bu iki
noktadan birisi genellikle şehir merkezi olmaktadır. Oysa günümüz metropoliten
kentlerinde yolculukların niteliği değişmiştir. Mesela kentin merkez dışındaki
bölgeleri arasındaki ilişkiler bu bölgeler ile merkez arasındaki ilişkiler
düzeyine gelmiştir. Buna karşın iki bölge arasındaki ilişkiler yine merkez
üzerinden yapılmaktadır. Bu da gereksiz yere sistemin binlerce toplu taşım aracı
tarafından işgal edilmesi demektir.
* Ara toplu taşıma, şıkışıklığa neden oluyor: Başkentte toplu taşımanın
şebeke esasından hareket etmeyen temelinde otobüse ve kapasitesi az ama trafik
sıkışıklığına dayanak oluşturan ara toplu taşımaya dayanması en önemli yerel
yönetim hizmetleri arasında sayılan bu hizmetin olması gerekenden uzak kaldığını
açığa vurmakla birlikte, başkentte otomobil sayısındaki ve otomobil
kullanımındaki artışa önemli ölçüde etki ettiği de açıktır.
|