1000 Büyük Sanayi Firması ve Türkiye Ekonomisinin Gerçekleri
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (İSMMMO) tarafından hazırlanan '1000 Büyük Sanayi Firması
ve Türkiye Ekonomisinin Gerçekleri' raporuna göre, son 13 yıllık
dönemde dev firmaların çalışan sayısı azalırken, karları arttı. Rapora göre,
1000 büyük sanayi firması 1998 yılında 746 bin 614 kişi çalıştırırken, 2010
yılında 500 kişiye yakın azalma oldu. Firmaların çalışan başına elde ettiği kar
ise arttı. Büyük sanayi firmaları 1998 yılında çalıştırdıkları kişi başına
577 lira kar elde ederken 2010 yılında bu tutar 12 bin 178 liraya ulaştı.
Firmaların bir çalışanın üzerinden kazandığı para 13 yılda ortalama 21 kat
arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu, Hazine,
İstanbul Sanayi Odası ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verileri üzerinden
yapılan çalışmaya göre; sanayi sektörünün yarattığı milli gelir içinde ilk bin
firmanın payı ise yüzde 52,67'ye ulaşıyor. Türkiye'de 'imalat', 'madencilik
ve taşocakçılığı', 'elektrik-gaz üretim ve dağıtımı' sektörlerinden oluşan
sanayi sektörünün yarattığı milli gelirin yarısından fazlası Türkiye'nin en
büyük 1000 sanayi kuruluşu tarafından ortaya çıkartılırken, KOBİ'ler ise
pastanın ancak yüzde 47,33'lük bölümünü yaratmak için çalışıyor. Araştırmaya
göre Türkiye'de sanayi sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 412 bin KOBİ'nin
1000 dev firma karşısındaki güçleri de giderek eriyor. Sanayi sektörünün toplam
katma değerinin yarısı 1000 büyük işletme tarafından sağlanırken geri kalan
yarısı da 412 bin küçük ve orta ölçekli işletme tarafından yaratılıyor. Bu 412
bin işletmenin toplam GSYİH içindeki payı ise yüzde 10 düzeyinde bulunuyor.
Milli gelir içinde İstanbul ve
Kocaeli'nin payı yüzde 35,3'e çıktı
Rapora göre; uzun yıllardır devam eden 'Anadolu Kaplanları' söylemine
karşılık yaratılan katma değerde de İstanbul merkezli sanayi kuruluşlarının
payının arttığı gözleniyor. 1998'de ilk 500 firma içindeki İstanbul merkezli 220
firmanın yarattığı brüt katma değerin GSYİH içindeki payı yüzde 4,46'dan 2010'da
yüzde 5,04'e çıktı. İstanbul firmalarıyla Kocaeli firmaları birlikte
düşünüldüğünde ise aynı yıllar itibariyle pay yüzde 6,25'ten yüzde 6,79'a
çıkıyor. Türkiye'deki sanayi sektörünün yarattığı milli gelir içinde İstanbul ve
Kocaeli merkezli firmaların payı da 1998'de yüzde 23,32 düzeyindeyken 2010'de bu
oran yüzde 35,3'e yükseldi. Rapordaki tespite göre bu durumun söylenenlerin
aksine ekonomide Anadolu sermayesinin değil İstanbul merkezli sermayenin
ağırlığının arttığını gösterdiğinin altı çizildi.
En büyük sanayi kuruluşları ihracatın yüzde 54,4'nü
gerçekleştiriyor
2010'da 114 milyar
dolara ulaşan Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık 109 milyar doları sanayi
ürünlerinden oluşuyor. Rapora göre, madencilik ve taşocakçılığı, elektrik ve gaz
üretim-dağıtımı ile imalat sanayisinden oluşan sanayi sektörü 2010 verileriyle
ihracatta yüzde 95'lik paya sahip. Türkiye'nin en büyük bin sanayi kuruluşu ise
Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 54,4'ünü gerçekleştiriyor. İlk 500
kuruluşun ihracattaki ağırlığı ise hayli fazla. 1998'de toplam ihracatın yüzde
43,3'ünü gerçekleştiren ilk 500 kuruluş 2010'da ihracattaki payını yüzde 47,2'ye
yükseltmiş durumda. İkinci 500 sanayi kuruluşunun payının ise 1998'deki yüzde
9,52 düzeyinden 2010'da yüzde 7,2'ye gerilediği görülüyor.
İSMMMO raporunun sonuç bölümünde ise,
''Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu, katma değerde, ihracatta ve
karlılıkla hemen ardından gelen diğer 500 sanayi kuruluşuna dahi açık ara fark
atarken, Türkiye'de istihdamın kaynağı olarak görülen yüzbinlerce KOBİ ve
onbinlerce Anadolu Kaplanı ancak büyüklerin tozunu yutmakla yetiniyor''
değerlendirmesinde bulunuluyor.
"Teşvikler ve kredilere rağmen istenen rekabetçi ve eşitlikçi yapının
kurulmasında zorluklar yaşanıyor"
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya
Arıkan, konuya ilişkin değerlendirmesinde, KOBİ'ler ve Anadolu
Kaplanları şeklinde ifade edilen firmalara sağlanan destekler, teşvikler ve
kredilere rağmen Türkiye ekonomisinde, istenen rekabetçi ve eşitlikçi yapının
kurulmasında zorluklar yaşandığını belirtti. Arıkan, üretim ve istihdamın
kaynağı olarak görülen küçük ve orta ölçekli şirketlerde beklenen hızlı
büyümenin gerçekleşmemesine karşın, dev şirketlerin ekonomideki ağırlıklarını
düzenli olarak arttırdığını vurguladı. Türkiye'de kurumlar vergisinin yüzde
52'sini 50 şirketin ödediğini de anımsatan Arıkan, ''Türkiye'de 2010 yılı sonu
itibariyle 650 bin kurumlar vergisi mükellefi var. Verilere göre bu şirketlerin
50'si toplam verginin yüzde 52'sini ödedi. 1000 firma sanayiye hükmediyor ama
esas hakim güç 50 firmayı geçmez'' değerlendirmesini yaptı.