2007 Genel Seçimleri Kapsamında Dünya, Türkiye ve Mimarlık Ortamına İlişkin Değerlendirme Raporu



TMMOB Mimarlar Odası, yaklaşan genel seçimler öncesi, dünya, Türkiye ve mimarlık ortamına ilişkin bir değerlendirme raporu hazırladı. Raporda, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile tetiklenen siyasi kriz sonrasında alınan erken seçim kararının önemine vurgu yapılıyor ve "Sıradan bir seçim süreci olarak algılamadığımız, ülkemizin geleceğine ilişkin yoğun siyasi tartışmaların yaşandığı bugünler, toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik oluşturulan 12 Eylül hukukunun sorgulanması açısından da oldukça önemli günlerdir" deniliyor.

Sorunun yalnızca yaşanılan siyasal krizle sınırlı olmadığının savunulduğu raporda, mevcut politik durum, çevre sorunları, planlama, kentsel dönüşüm, yapılaşma ve mimarlık başlıkları altında bazı temel saptamalar yapılıyor ve ülkeyi yönetmeye aday olanlardan şunlar isteniyor:

- Demokratik gelişmenin güvencesi olan toplumsal örgütlenmelerin sağlıklı gelişmesinin önü açılmalı, “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının” toplumsal etkinliği artırılmalı; Anayasa’nın 135. maddesi ivedilikle değiştirilmelidir.

- Planlama ve yapılaşma mevzuatında yaratılan karmaşaya son verilmeli, “İmar ve Şehircilik” kapsamında bütünsel bir temel yasa hazırlanmalıdır.

- Ülkemizde uygulanan arazi rantına dayalı sermaye birikim modeli, planlı toplumsal, kentsel gelişme, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve mimarlığın etkin hale getirilmesi bağlamında en önemli engeldir, terk edilmelidir.

- Kentlerimizde “kentsel dönüşüm” adı altında uygulanan emlak geliştirme projeleri anlayışı terk edilmeli, tüm kentsel yenileme ve düzenlemeler, kamu ve toplum yararına yapılmalıdır.

- Yüzde 60-70’e varan kaçak kentleşme sürecimize ilişkin yapılacak yasal düzenlemelerde imar afları uygulamalarına artık son verilmeli; ayrıcalıklı imar hakları oluşumuna yönelik uygulamalar, “kente karşı işlenen suç” olarak yasal düzenlemelerde tanımlanmalıdır.

- Doğal ve kültürel değerlerimizin yok olmasına neden olan uygulamalardan vazgeçilmeli; korumanın kalkınmanın ve gelişmenin en önemli bileşenlerinden biri olduğu benimsenmeli; ancak bu değerlere yalnızca ekonomik bir öge olarak bakılmamalı; birçok kentte atılan olumlu adımlar, kültürel ve mekansal politikalarla bütünleştirilmeli; değişik nedenlerle en fazla tehdit altında olan Cumhuriyet dönemi mirasının korunmasına özel önem verilmelidir.

- Kaçak kentleşmenin yarattığı yanlış imar ve şehircilik uygulamalarının sonucu olduğu açıkça görülen afetlerin yıkıcı etkisi karşısında, bir afetler ülkesi olan ülkemizin kamu yöneticileri, bu sonucu değiştirecek ciddi önlemler almak zorundadır.

- Ülkemizin öncelikli beklentisi; kaçak ve denetimsiz inşa edilmiş yapılardan oluşan kentsel yerleşimlerde ivedi önlem olarak, kentsel dönüşüm değil, afetlerin göz önüne alındığı kentsel yenileme ve sağlıklaştırma planları ve uygulamalarının gerçekleştirilmesidir.

- 1999 depremleri sonrası uygulanmaya başlanan yapı denetim sistemine ilişkin sorunlar giderilmeli; birçok güvenlik etkeninin göz önüne alındığı yapı kalite güvencesi sistemi kurumlaştırılmalı; imar sorunları ile “İmar İhtisas Mahkemeleri” oluşturulmalıdır.

- Yapı üretim sürecinin bütününü kucaklayan ortak platformlar oluşturulmalı, ortak sorunlar kapsamında düzenleme mekanizmaları ve Ar-Ge kurumlaşması sağlanmalıdır.

- Yapı üretim sürecinde rol alan meslekler, bilimsel olarak yeniden tanımlanmalı, mesleki yeterlilikler sistemi meslek odalarının düzenleyiciliğinde yeniden belirlenmeli, istihdam ve haklar güvenceye kavuşmalı, yabancıların çalışma izinleriyle ilgili kolaylaştırıcı düzenlemeler yerine eşitlik ve karşılıklılık esasına dayalı bir hukuk oluşturulmalıdır.

- Mimarların ve mimarlıkla ilgili kesimlerin kamusal yetki ve sorumluluklarının tanımlanmasını sağlayacak yasal düzenlemeler bağlamında hazırladığımız “Mimarlık Hakkında Kanun Tasarısı” önerimiz yasalaşmalıdır.

- Erişilebilirlik kavramı üzerinde çok yönlü durmamız gerekmekte; gerek kentsel mekânların düzenlenmesinde, gerekse yapıların tasarımında gösterilecek özen, kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için öncelikli olmak durumundadır.

- Mimarlığın toplumla buluşması; yapı üretim sürecindeki tüm aktörlerle birlikte mimarlarla kentlilerin ortak dayanışma platformlarının ve toplumsal programların hayata geçirilmesine bağlıdır.

- Kullanıcının, mimarlık hizmetinin ve mimarın, toplum ve kamu yararına güvenceye alınmasını hedefleyen Türkiye Mimarlık Politikası bir an önce oluşturulmalıdır.


Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız