34 Sanatçının Katılacağı 'Free Kick' Sergisi 15 Eylül -30 Ekim Tarihleri Arasında



34 sanatçının katılımıyla düzenlenecek olan sergi, 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında Fındıklı 5 No'lu Antrepo'da görülebilecek.

Sergiye, Songül Boyraz, Erkan Özgen, Nurullah Görhan, Ferhat Özgür, Hatice Güleryüz, Ahmet Öğüt, Hüseyin Karabey, Belmin Söylemez, Demet Yoruç, Merve Berkman, Cengiz Tekin, Gülşah Kılıç, Neşe Çoğal, Erinç Seymen, Murat Tosyalı, Ramazan Bayrakoğlu, Gülsün Karamustafa, Canan Şenol, Vahit Tuna, Bashir Borlakov, Özlem Günyol, Selim Birsel, Hakan Onur, Taner Ceylan, Mustafa Kunt, Berat Işık, Fatma Çiftçi, Burak Delier, Köken Ergun, İnci Eviner, Hunera Berxwedani, Nejat Satı, Sefer Memişoğlu ve Osman Bingöl yapıtlarıyla katılıyor.

Sergideki yapıtların büyük bir bölümü, Türkiye yakın tarihinde yer alan, ama konuşulmayan, bilinen sebepler yüzünden belleğin dışına itilmiş, ertelenmiş, söylenmesi gecikmiş/geciktirilmiş durumlar, olgular, yaşantılar ve sözler üzerinden, minör bir tarih yazımının olasılıklarını deniyor. Sergi, şiddetin hem iktidar, hem bireyler düzeyinde coğrafi ve tarihsel alanda meşruiyet kazandığı zamanları yansıtılan, korku ve kaygının kilitlediği, kısıtladığı, duraksattığı var oluşlara serbest vuruş hakkı tanıyor. Birbirini kesen/bütünleyen (iten ve çeken) katmanlar arasında; asker, ordu, üniforma, intihar, şüphe/şüphelilik, yasak, erotizm, kutsal ve idolü, geçmiş ve şimdinin deneyimlerini, alışılmışın dışında bir yaklaşımla yoklayan, kurcalayan Free Kick (Serbest Vuruş) sergisi, izleyiciyi de bu dilin kuralları içinde tavır almaya zorluyor. Gülsün Karamustafa Türkiye'de ilk kez sergilenecek 'Sahne' adlı fotoğraf çalışmasıyla, bir darbenin yansımalarını, kişisel tarihi üstünden iki defa mühürleyerek sunarken, Demet Yoruç, baba-asker-iktidarla özdeşleşen güç göstergesini Hulk'ın dev yumruklarıyla, içi boş bir imgeye indirgiyor.

Burak Delier arkasında gizlediği satırla, militarizme karşı gardını alıyor, bizi de bu tehlikeli oyuna dahil ediyor. Hüseyin Karabey'in filmi, düşle, gerçek arasında mekik dokurken, Cumartesi Anneleri'nin arayışlarını belgeliyor.

Murat Tosyalı ise, bir idol olarak Yılmaz Güney 'i, yapıtına verdiği 'Yılmaz' adıyla, hem perçinliyor, hem de pop kültürün renkl eriyle yeniden biçimliyor.