8. KOBİ'ler ve Verimlilik Kongresi



İstanbul Kültür Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen kongrenin açılışında konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, ''Küresel değişim ve dönüşüme başarıyla ayak uydurmanın anahtarının KOBİ'ler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye'deki işletmelerin yüzde 99'a yakınının KOBİ niteliğinde olduğu gerçeği göz önüne alındığında ise, meselenin ne kadar hayati bir önem taşıdığı ortadadır'' diye konuştu. Son yıllarda Türkiye ekonomisinin büyümede ortaya koyduğu başarıyla dikkat çektiğini vurgulayan Küçük, makro düzeyde olumlu gelişmeler yaşanırken, mikro düzeyde KOBİ'lerin küresel rekabetin gerektirdiği şekilde yapılanmakta zorlandıklarının görüldüğünü dile getirdi.

Küçük, ''KOBİ'ler küresel rekabette etkin olma arayışı ve iradesine sahiptir. Ancak ne yönde değişecekleri, değişimi nasıl finanse edecekleri konusunda desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. KOBİ'lerimizde gelişen farkındalık, kanaatimizce değişimi gerçekleştirmek anlamında çok olumlu bir zemin sunmaktadır. Türkiye olarak bu zemini iyi değerlendirebilmeli ve KOBİ'lerimize değişimde yol gösterecek, güçlü ve dayanıklı kılacak kapsamlı politikaları hayata geçirebilmeliyiz'' şeklinde konuştu.
    
''Kamunun yapacağı alımlar, Ar-Ge'deki yüzde 2 hedefine yaklaşımımızı hızlandırabilir''
    
Ar-Ge desteklerindeki artışa ve hükümetin bu konudaki çabalarına rağmen Ar-Ge'de henüz arzu edilen seviyenin yakalanamadığını söyleyen Küçük, ''Avrupa Birliği'nin (AB) son olarak Şubat 2012'de yayımladığı Avrupa İnovasyon Raporu'nda, Türkiye 34 ülke arasında aldığı 0,213 puanla 0,539'luk AB ortalamasının epeyce altında kalmakta ve son sırada yer almaktadır. Bu veri moralimizi bozmamalı. Kendimize kıyasla çok yol aldık ama uluslararası kıyaslamalarla baktığımızda daha yapacak çok şeyimiz var. Bunun farkında olmamız da başarıya ulaşmamızın ilk şartı'' görüşünü ifade etti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranının binde 0,86 olduğunu hatırlatan Küçük, bu oranın da 2013 yılına kadar yüzde 2 hedefinin yakalanmasının çok zor olduğu anlamına geldiğini savundu. TÜİK verilerine göre Ar-Ge harcamaları içinde özel sektör payının yıllar itibariyle artış trendinde olduğunu anımsatan Küçük, aynı yıllarda kamu harcamalarının payında ise gerileme gözlendiğini anlattı. Küçük, ''Buradan hareketle dünyadaki uygulamaları da göz önüne alarak kamunun doğrudan olmasa bile en azından yapacağı alımlarla Ar-Ge yi özendirici unsurlar kullanmasının yüzde 2 hedefine yaklaşımımızı hızlandıracağı düşüncesindeyiz'' dedi.
    
''KOBİ'ler iş aleminin orta sınıfıdır, orta sınıf gelişirse ülke de gelişir''
    
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ali Nedim Güreli de, KOBİ'lerin, Türk ekonomisinin temel taşlarını oluşturduğunu belirterek, ''Nasıl ki demokratik sitemdeki yöneticiler orta sınıfın gelişmesini isterlerse KOBİ'ler de bizim iş aleminin orta sınıfıdır. Orta sınıf ne kadar gelişirse demokrasi o kadar gelişir, o ülke gelişir. Orta sınıfın gelişmesini hayal eden ülkeler gibi iş hayatında da orta sınıf sayılan KOBİ'leri geliştirmemiz lazım'' diye konuştu. Güreli, TİM olarak, geçen yıl İhracatçı birlikleriyle beraber 17 tasarım yarışması, 7 Ar-Ge proje pazarı düzenlediklerini, bu etkinliklerle ilgili her kesimde farkındalık yaratmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
    
Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan
    
Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan ise, yaklaşık 30-40 önce KOBİ'lerin maddi varlıklarının yüzde 80-90'larda, gayri maddi varlıklarının ise yüzde 20'lerde olduğunu söyledi. Asan, 2000'li yıllara gelindiğinde ise durumun tam tersine döndüğüne işaret ederek, ''2010'lu yıllarda işletmelerin, KOBİ'lerin sahibi olduğu gayri maddi varlıkların, markalarının, tasarımlarının yüzde 90'lara ulaştığını görüyoruz. Hiç kuşkusuz bu bilgi temelli ekonominin ya da bilginin günümüz ekonomisinin tam merkezinde olduğunun göstergesi'' diye konuştu.
     
Amerika Birleşik Devletleri'nde ekonominin yarısına denk düşünen bir fikri ürünler portföyünün görüldüğünü söyleyen Asan, ''Yani ABD'de işletmelerin sahip olduğu marka, patent, tasarımları topladığımız zaman 8 trilyon dolarlık bir rakama ulaşıyorsunuz. Türkiye'de ise son zamanlarda paradan bilgi üretmeyi öğrendiğimizi düşünüyorum, ancak bu üretilen bilgiden fikri ürün üretmede sorun yaşanıyor'' dedi.