ABD'deki Krizin Türkiye Konut Sektörü Üzerine Etkileri

Türkiye'de konut sektörü: Türkiye konut talebinde ve arzında hızlı ve aşırı artışların olduğu bir süreçten geçti. Bu süreç, konut kredilerinden ve TOKİ projelerinden destek buldu. Konut sektörü çok iyi ve kârlı bir dönem yaşadı. Bu durum inşaat şirketlerini daha çok konut üretmek için teşvik etti ve konut arzı daha çok arttı. Buna karşılık, tasarruflarını konutlara dönüştüren, taksitli satışlardan istifade eden, otomobil ve konut kredileri kullanan, kredi kartları borçları olan, yeterli tasarrufları olmayan tüketiciler, daha fazla konut talep edemez hale geldi. Bir anlamda piyasa konuta doydu. Dolayısıyla da konut sektöründe ortaya çıkan arz fazlası konut sektöründeki büyümeyi yavaşlattı. Türkiye'de konut sektöründe bu gelişmeler olurken, ABD ekonomisi krize girdi.

ABD krizi ve küresel kriz riski: Türkiye'de konut sektöründe yaşanan gelişmelerin çok daha büyük ve şiddetli olarak yaşandığı ABD'de krizin kaynağı olarak gösterilen inşaat ve konut sektöründe ekonomik göstergeler kötüleşiyor. İstihdam azalıyor, işsizlik artıyor. Borsa endeksleri düşüyor, talep azalıyor, ekonomi durgunluk içine giriyor, fiyatlar ve karlar düşüyor, enflasyon artıyor, ekonomik büyüme azalıyor. Krediler ve borçlar geri ödenemiyor, iflaslar başlıyor, bankalar tarihi büyüklükte zararlar açıklıyor. ABD'de konut fiyatları yaklaşık yüzde 30 oranında düşmesine rağmen, konut satışları tarihi bir rekor kırarak yüzde 26 oranında azaldı. FED'in peşpeşe ve önemli oranlardaki faiz indirimi sorunu çözmede yetersiz kaldı. "ABD ekonomisi öksürürse, diğer ülke ekonomileri grip olur, yatağa düşer" sözü doğruysa, hepimiz sıkı duralım! ABD ekonomisi zatürre olup yatağa düştü!

ABD'deki krizin, küresel krize dönüşmesi riski karşısında, sıcak para ve sermaye New York, Londra gibi büyük merkezlere dönüyor. Ulusal ekonomilerden sermaye çıkışları başlıyor, borsa endeksleri düşüyor. Uluslararası piyasalarda görülen likidite bolluğu dönemi sona eriyor. Devletler, şirketler ve tüketiciler için aşırı borçlanma sendromu ciddi bir tehdide dönüşüyor. Dış ticaret açığı rekorları kıran, ürettiğinden daha çok tüketen ülkelerde ekonomik türbülans riski ortaya çıkıyor. Ulusal ekonomilerde dış borç geri ödemelerinde aksamalar ve devalüasyon baskısı artıyor. Devalüasyon, durgunluk ve enflasyon sarmalına dayalı kriz riski artıyor. IMF ve Dünya Bankası fazla mesaiye hazırlanıyor.

Küresel kriz sektörü ve firmaları nasıl etkiler: Konut sektöründeki mevcut dalgalanma, sorunların derinleşmesi ve olası bir kriz; inşaatların dolayısıyla da inşaat harcamalarının hızla azalmasına neden olur. Emek yoğun olan, istihdam deposu olan inşaat sektöründe işler tersine döner ve işsizlik artar. Ciddi inşaat maliyetleri ile en az bir yılda üretilmiş olan konutlar, satılamazsa, inşaat şirketlerinin işi ve finasman yapıları zora girer. İyi konumdaki lüks konutlar hariç, diğer konutların fiyatları önemli oranda düşer, ancak, yatırım ve spekülatif amaçlı ikinci, üçüncü konutlarını almış olanlar zarar ederler ve kötü bir yatırım yapmış olurlar. Konut kredisi verenler tahsilat güçlüğü çekerler. Krizin tetiklediği ekonomik durgunluktan dolayı hepimiz kaybederiz. Küresel kriz, bir anlamda, güçlü olanın ayakta kaldığı "doğal seleksiyon" demektir. En çok; kapitalsiz kapitalistleri, geçim sıkıntısı çekenleri ve yoksulları vurur.

Ne yapmalı

Gelecek ve gelecekteki riskler bekleseniz de gelir beklemeseniz de! Bu nedenle Kriz var mı? Yok mu? Olur mu? Olmaz mı? Tartışmaları yerine, öncelikle, yaşadıklarımızdan ve ABD'de yaşananlardan ve başkalarının yaşadıklarından gerekli dersleri çıkarmak zorundayız. Ekonominin "hava raporlarına", "trafik işaretlerine" uyarak tedbirli olmak gerekir. Olası bir ekonomik kriz karşısında sığınaklarımızı hazır tutmalıyız: Birikimlerimizi korumak için, riskten uzak durmalı, gereksiz harcamalar kısılmalı, mali gücü aşan, gereksiz yatırımlar yapılmamalı, mecbur kalmadıkça borçlanmamalıyız.

Şirketlerin profesyonel ve kurumsal biçimde risk ve kriz yönetim grubu kurmaları gerekir.

Hem inşaat firmalarının, hem arsa sahiplerinin, hem konut alanların hem de konut kredisi verenlerin başlamış veya başlamamış olan inşaat projelerini ciddi biçimde yeniden gözden geçirmeleri gerekir.

Başlamamış inşaat projelerinin makul biçimde ve anlaşarak ertelenmesi, durdurulması veya iptal edilmesi hem inşaat firmalarının, hem arsa sahiplerinin hem proje üzerinden konut alanların, hem de kredi verenlerin ortak amacına hizmet edebilir. Konut sektörü ile yakından ilgili olan bu dört gruptan biri kaybederse, diğerlerinin kaybetmesi de muhtemeldir. İleride daha büyük zararlar görülüyorsa, bazan zararın neresinden dönülürse kardır. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmamak gerekir.

Kredi vadelerinin ve ödeme planlarının değiştirilmesinde kolaylıklar sağlanmalıdır.

Hem ekonomik durgunluk ile mücadele etmek, hem sektördeki nakit sıkışıklığını ortadan kaldırmak, hem de risk ve zararları minimize etmek için Hükümetlerin vergi ve SSK primi oranlarını indirmeyi, vergi ve SSK borçlarını ertelemeyi, part-time istihdamı teşvik etmeyi dikkate almaları gerekir.

Kriz etkisini azaltmak için hükümetin, kilit sektörlerde seçici bir teşvik ve destek politikası uygulamasına geçmesi gerekir.

Krizden ciddi biçimde etkilenen şirketlerin; kurumsal risk ve performans yönetim sistemi kurarak; üretime, rekabet gücüne, verimlilik ve kar artışlarına etkisi olmayan veya az olan varlıklarını elden çıkarmaları, likiditelerini artırmaları ve kur risklerini minimize etmeleri gerekir.

Murat TENEKECİOĞLU / Parker Randall Granit Ortağı