Adana’da “15 Yıl” Sonra



Adana’nın hem “kentsel kalbi”, hem de “höyük” olarak en eski yerleşimlerini barındıran “Tepebağ”, yılların terk edilmişliğinden kurtuluyor mu? Müjdeyi veren gazeteci Seyit Ali Akgül diyor ki: “Evet... 15 yıl önceki yazınız nihayet adresini buldu. Artık konaklar onarılıyor, tarihi binalar kurtarılıyor...”

Sözünü ettiği yazımda özetle şunları söylemişim;

“Yeni Adana uğruna tarihi Adana’nın yok oluşuna seyirci kalanlar ‘Adanalı’ olamazlar… Vali, belediye başkanı, odalar, şirketler, vakıflar, kulüpler, tüm sivil kuruluşlar, ünlü mağazalar, lokantalar ve kentin ‘hemşerisi olmakla övünen herkes’in en kısa zamanda Tepebağ’a sahip çıkması, oraya yerleşmesi gerekiyor.”

Neden?

Çünkü Tepebağ, “asıl Adana” demektir; orayı bakımsızlığa ve sefalete terk ederek Yeni Adana’yla övünmek ve kenti oraya taşımak ise -Aytaç Durak kusura bakmasın- her açıdan “Adana’ya saygısızlık”tır...

Nitekim yine 15 yıl önceki yazımda; yeni tiyatrolar, sinemalar, sanat galerileri, kütüphaneler, kitapçılar, hatta konukevleri ve resmi lojmanlar için de öncelikle Tepebağ’ın yeğlenmesini önerirken şunları da eklemişim: “Bu arada en iyi kebaplar da kimliksiz apartmanların altındaki arabesk dekorlu restoranlarda değil; yüzlerce yılın birikimleriyle eski kentteki insancıl lokanta ve sokaklarda yenmeli...” (Cumhuriyet-03 Kasım 1994)

İşte bu “dilek”lerin “nihayet” gerçekleşmeye başladığını bildiren Akgül, aynı uyarılarımı anımsattığı; “Adresine 15 Yıl Sonra Ulaşa(bile)n Çağrı” başlıklı yazısında diyor ki: “Kentin geçmişini barındıran Tepebağ, terk edilmişliğin hüznünü yaşadı yıllar boyu… Yeni Adana, gerçek Adana’yı yok saydı aymazca.” (Çukurova Bayram-29 Kasım 2009)

1974’teki “SİT” kararlarıyla korumaya alınan Tepebağ’daki binalar 98 depreminde çok hasar gördü. Bugün Seyhan Kaymakamlığı olan eski Valilik binasından başlayan, Büyüksaat, Ulu Cami, Irmak ve Çarşı hamamları, Ramazanoğlu Çarşısı ve Yağ Camii’ne kadar uzanan çok sayıda eski Adana evini ve tarihi sokakları içeren SİT alanındaki 241 tescilli yapının 208’i, konut...

‘Umut’ projeleri

Böylesi “buram buram Adana” olan bölge, adeta “kaderiyle baş başa” ayakta kalmaya direnirken, ilk güzel girişim, virane durumdaki Akman Konağı’nın Kültür Bakanlığı’nca restore edilerek Koruma Kurulu Binası yapılması oldu... Derken, depremde ağır hasar gören tarihi Kız Lisesi de Adana Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü’nce onarılarak Kültür Merkezi işle-viyle yaşama kavuşturuldu...

Son bir projeyi de Akgül’ün yazısından okuyalım:

“Sanayinin sembol isimlerinden Bosnalı Salih Efendi’nin metruk konağı, Adana sevdalısı işadamı Halil Avcı tarafından alınarak ‘özel belgeli’ bir turizm tesisi (butik otel) olarak kasım ayında hizmete açıldı... Sayın Avcı’yı kutlarken; sıranın, Adana Ticaret Odası’nın satın almasından sonra (nedense) Vakıflar Müdürlüğü’ne devredilen Seyhan Kaymakamlığı yanındaki bina ile Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınan ve Atatürk’ün kaldığı eve komşu binanın restore edilerek kentin tarih ve kültür zenginliğine kazandırılmasında olduğunu belirtmek istiyorum... Mimarlar Odası Adana Şubesi’nin hizmet binası olarak restore etmeyi düşündüğü konağın da yeniden gündeme gelmesi bir başka dileğim...”

Bu dileklere bizler de katılıyor ve kutluyoruz... Bu arada, Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, “Hac dönüşü ilk işinin, Ziyapaşa Bulvarı’ndaki ‘Aksoy Köşkü’nün kamulaştırılarak ‘Başkanlık Evi’ yapılması için girişim başlatmak” olduğunu söylemiş... Umarım, bir 15 yıl daha beklemeyiz...