Ortaçağ ile 21. Yüzyıl Arasında Galiçya Kültür Kenti
























Galiçya Kültür Kenti, Monte Gaias'ta küçük bir tepenin üzerinden Santiago de Compostela'ya bakacak. Birkaç sene sonra bittiğinde, Santiago da, yeni tepeye sahip olmuş olacak.

Eisenmann'ın tasarımı, tarihsel bir belliği kapsayan alabildiğine modern bir yapı peşinde. Sonuç mu? Hem olmuş, hem olmamış.

Burası, bir vakitler seyyahların rotasını çizen Comino de Santiago'nun bittiği noktaydı. Romalılar için "Finis Terrae", dünyanın sonu, diye anılan bölge Aziz James ile ilgili bir efsaneyi de sahipleniyor. O civarda gizli bir yerde gömülü olan Aziz James'in, ki İspanyolacası Santiago'dur, mezarının yüzyıllar sonra parlaması üzerine Campus Stallae, yani yıldızın yeri, yani Compostela adı ortaya çıkar.




Üniversitelerin ve tarihsel dokunun kentin en önemli bileşenlerinden olmanın yanı sıra, kültürel bir canlılık ve dinsel mitosu içeren bir kentte kültür merkezi tasarlamak hem bir şans hem de oldukça zor bir iş gibi duruyor.

Eisenman'ın tasarımı ise, bu kentin tektoniğine ve hikayesine sıkı sıkıya bağlı. Üç bilgi kümesinin üs üste yerleştirilmesi ile gelişiyor. İlk olarak, Santiago'nun Ortaçağ'dan kalma merkezinin sokak planı, kenti gören tepenin topoğrayfa haritasına eklenmiş. İkinci olarak, modern bir Kartezyen grid Ortaçağ'ın yollarının üzerine kaplanmış. Sonundaysa, bilgisayar yardımıyla, tepenin topoğrayfası iki yassı geometriye çarpıtılarak eski ile yeniyi iç içe geçiren eşzamanlı bir yüzey matriksi elde edilmiş.

Eisenman'ın tasarımını saran temel bakışa göre, Santiago'nun özgün merkezi, belli bir figür-zemin kentselliğine uymakta. Buna göre yapılar, figüratif ya da katı; sokaklarsa boş ya da artık mekanlar olarak nitelendirilebilir. Bahsedilen haritalandırma işlemi sayesinde, proje ne figür ne de zemin olarak adlandırılabilecek kıvrımlı bir yüzey haline gelmiş. Bu sayede figür-zemin kentselliğini aşan hem biçimlendirilmiş bir zemin hem de yine biçimlendirilmiş bir figür olarak kendini ifade ediyor. Santiago'nun Ortaçağ geçmişi yalnızca temsili nostaljiye dair bir form olarak değil ama yeni bir biçimin içinde tanıdık bir benzeme ilişkisi yoluyla ortaya çıkmakta.



















Yanı sıra, Ortaçağ kentinin sokak planının Galiçya bölgesinde yaşayanlara ne kadar tanıdık olup olmayacağı bir soru olarak ortada duruyor. Dahası, özel olarak bunun bilgisine sahip olunmadıkça dışarıdan gelen bir ziyaretçi için antik sokak planı çok fazla şey ifade etmeyecektir. Bununla birlikte bir ortaçağ kentsel şeması ile Kartezyen gridin oluşutracağı melezliğin, "hem yeni hem eski" etiketi için yeterli olduğunu çok da düşünmemek gerekiyor. Bu düşüncenin kendisi anlamlı olmakla birlikte, tarihsel saygı oldukça biçimsel bir düzlemde kalıyor. Ancak tüm bunlara rağmen, yapının topoğrafya ile uyumu çok çarpıcı görünüyor.

Santiago'dan tepenin görünüşü açısından hem coğrafya ile uyumlu hem de kendini hissettiren yeni bir silüet oluşuruyor. Bu uyumun bir diğer ayağı, kompleksi oluşturan yapıların, merkezi meydan ve sokaklar ile bütünleşerek, kültürel hayatı sosyal hayatla iç içe geçirebilecek olması gibi görünüyor. Her noktası tanımlı, birden fazla mekanın kesişim noktası olarak tanımlanan yüzeyler, bu iç içeliği kompleksin her bölgesinde sürdürüyor.




Aynı bağlamda eklenebilecek bir başka not, projeye dahil altı yapının, üç çift halinde kümelendirilmiş olması. Galiçya Tarihi Müzesi ve Yeni Teknoloji Merkezi, Müzik Tiyatrosu ve Merkezi Servis Binası ve Galiçya Kütüphanesi ile Süreli Yayın Arşivi.










Bu fikrin sonucu olarak, ziyaretçinin herhangi bir yapıya dair deneyimi, yapının diğer eşinden etkileniyor olacak. Cominos, yani yaya yolları da, tüm yapıların değdiği bir meydana açılıyor. Coğrafi bir süreklilik söz konusu. Hem arazi ise birbirini bütünleyen hem de kendi içinde sınırların belirsizleştiği bir ortam sunmakta Galiçya Kültür Kenti.








GKK'nin dört yapısı bitmiş durumda. Kalan iki yapıya da sene sonunda başlanması bekleniyor.