Akkuyu ÇED Raporu Objektif Değil, Santrali Kolaylaştırmaktan İbaret



Yapımı planlanan Akkuyu nükleer santrali için hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu bianet'e değerlendiren Greenpeace'den İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi, raporda her şeyin çok hafife alındığını söyledi: "Bu raporu okuduğunuzda görülen tek nokta her şeyin çok hafife alınmış olduğu ve her şeyin geleceğe bırakıldığı."

Yüce Yöney'in haberine göre, raporda güneş enerjisi gibi yeşil enerjilerin artıları ve eksilerinin yazılarak nükleer enerjiyle karşılaştırıldığını anlatan Levi, burada yer alan bilgilerin ciddiyetsizliğini eleştirdi. Levi, güneş enerjisinin dezavantajları arasında gösterilen "dünyada güneşi az bölgelerde ihtiyaç durulduğu an erişilmesi güç bir kaynaktır (özellikle en çok ihtiyaç duyulacak kış ısıtması için söz konusu olmaz)" maddesini örnek olarak gösterdi.

"Bugün Almanya nükleer santrallerin sekiz tanesini kapattı, enerjinin büyük kısmını güneşten elde ediyor ve hiçbir sıkıntısı yok. Kara kışın ortasında Fransa'ya elektrik verebiliyorlar. Güneş panellerinin kışın elektrik üretmediği gerçek değil. Güneş panelleri kışın biraz daha az üretmesine rağmen elektrik üretmeye devam eder."

Levi "Az miktarda enerji üretimi için çok miktarda alan gerekir" iddiası hakkında da şunları söyledi: "Önemli olan panelleri nereye kurmuş olduğunuzdur. Çatılara, apartmanların üzerine ya da boş arazilere kurabilirsiniz. Esasında elimizdeki alanları daha düzgün değerlendirebilirsek alan sorunu çözülmüş oluyor. Önemli olan alanların doğru kullanımı."

ÇED raporunda hiçbir konuda net bir açıklama olmadığını, hiçbir detaya girilmediğini belirten Levi, raporun nükleer santrali yapmaya niyetli olanlar tarafından hazırlanmış olduğunu söyleyerek, objektif bir ÇED yaklaşımı olmadığını anlattı: "Raporun hazırlanma amacı bu nükleer santralin kurulmasını kolaylaştırmaktan ibaret."

Nükleer atıklar ne olacak?

Levi'nin verdiği bilgilere göre, raporun netleştirmediği konular arasında nükleer atık sorunu da bulunuyor.

"Nükleer atık konusu herhangi bir çözüme bağlanmamış. 10 sene Türkiye'de kalması gerekiyor, deniyor. Peki, nerede kalacak, nasıl kalacak? Bunların çevreye etkileri ne olacak, ne zaman belli olacak? Bu tehdit 60 sene sonra iddia edildiği gibi çalıştıktan sonra sökülmesi gerekecek o zaman ne yapılacak, bununla ilgili bir çalışma yok, bunlar çözümü ileriye atılan konular. Halbuki bunların şimdiden düşünülmesi gerekiyor."

Sorunun Türkiye'ye özgü olmadığını, dünyada nükleer atık sorununa henüz bir çözüm bulunamadığını anlatan Levi, yapılacak şeyin atıkların Akkuyu'daki bölgelerde depolanması olduğunu söyledi ve etkisinin ne olacağının değerlendirilmediğini vurguladı.

Tehlike sadece Akkuyu'da değil

Nükleer atıkları sıcakken alıp taşıma imkanı olmadığı için soğutma havuzlarında belli bir süre bekletilmesi gerektiğine, bu sürenin yıllarca sürdüğünü dikkat çeken Levi, raporda sözü geçen on yıldan sonra ne olacağının belli olmadığının altını çizdi:

"Ondan sonra tıkların yeni baştan başka bir ülkeye işlenmesi amacıyla götürülmesi gerekiyor. Ama o atıklar gitse bile ondan sonra oluşacak atıkların ne yapılacağı belli değil. ÇED raporunda bular çözüme bağlanmıyor. Kanunlara göre atıkları ülkenizde koruyamıyorsunuz, geri göndermeniz gerekecek. Bu şekilde bu atıkların tekrar korunması gerekecek."

Levi raporda nükleer atıkların deniz yoluyla gönderileceğinin yazdığını, bunun İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentin varolduğu Boğaz'dan atıkları geçirmek anlamına geldiğini, ama raporda bu noktadan söz edilmediğini aktardı. Sonuçta sözü edilen nükleer tehlikelerin sadece Akkuyu için değil, Türkiye için geçerli olduğunu anlattı.

ÇED raporunu görmek için tıklayınız.