AKM Neden Yıkılamaz?



Modernleşme sancıları içinde genç bir Cumhuriyet, İstanbul kentinin tarihi muazzamlığı içinde, değerini asla yitirmeyecek bir alanda, tamamını kamunun kendi kaynaklarının üstlendiği, dünyanın sayılı örneklerinden, Türkiye’nin ilk opera binasını tasarladı. Bu genç ülke tasarladı bu binayı, bu ülkenin mimarı Hayati Tabanlıoğlu önderliğinde mimar Aydın Boysan’lı, Seramik sanatçıları Sadi ve Belma Diren’li bir ekiple tasarladı.

İlk ismi İstanbul Kültür Sarayı. Sayın Muhsin Ertuğrul yakınıyor 1969’da. Tam olarak şöyle diyor.  “Saray nedir?  Kültür nedir? Neden saray? Hangi çağda yaşıyoruz? Padişah sarayı, sultan sarayı…niye yeniden saray? Biraz daha kendimize uygun, alçakgönüllü bir ad aramalıydık!”

Ah büyük tiyatro sanatçısı, aynı yakınmaların daha büyükleri bugün de var. Aşamadık bazı şeyleri, modernleşemiyoruz belki adı buysa bunun, başarılı olamıyoruz, modern Türkiye değiliz belki hala, olamayacağız da bu gidişle.

1971’de dönemin Kültür Bakanı Talat Sait Halmen, geçirdiği yangın sonrası binayı Atatürk Kültür Merkezi adıyla yeniden açıyor. Kapatılması kararına kadar çok önemli sanatçılara ev sahipliği yapan AKM artık İstanbul kent belleğinin bir parçası oluyor.

Gelin anlatayım AKM neden yıkılamaz. AKM’ nin yıkılması suçtur, bunu söylemek de suçtur diyoruz ya hani. Tescilli Kültür Varlığıdır bu bina, İstanbul’un bir parçasıdır, nirengi noktasıdır; gün geçtikçe daha da tüketilen Taksim Meydanı’nın mafsallarındandır, Türkiye’nin modernleşmesinin ilk örneklerindendir, yerli malzeme ve sermaye ile mobilyasından duvarına, bu ülkenin o dönemde Avustralya’da Sydney Opera binası yapılırken nasıl bir medeniyet çizgisinde olduğunun göstergesidir. Modern kültürün temsili bu kurum; içindeki sahne aksamları, sistemleri, mobilyaları ve seramikleri ile muazzam bir özgünlük örneğidir. Modüler seramiklerini dönemin çok başarılı seramik sanatçısı, Akademi’nin eski dekanı Sadi Diren, eşi Belma Diren ile tasarlamıştır.

Diğer seramikler de Kale grubunun Çanakkale seramik fabrikalarında,yani Türkiye’de üretilip yerleştirilmiştir. Bu seramikler, bugün o çok istediğimiz bizim kültürümüzü, geçmişimizi geleceğe taşıma isteğinin de karşılığını veriyordu aslında.Sadi Diren, eserlerinde Anadolu sanatını inceleyen, batıdan aldığı teknikle insan sevgisi, dayanışma, barış gibi temaları eserlerinde işleyen bir sanatçıdır. Tarihi Selçuklu dönemine dek uzanan, mimari yapılarda seramik kullanımı, AKM’de modernist bir yaklaşımla gerçekleştirilmiştir. Geçmişini geleceğe taşımanın en iyi yolunu bulmuştur bu bina aslında…

Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle kapatılması kararının ardından dönem dönem ya güçlendirme çalışmaları yapılacağı ile gündeme geldi AKM ya da yıkılacağı yönünde haberler ile. 2010 yılında güçlendirme için ihaleyi alan firma, ne olduysa üniversitelerden aldığı raporların da desteği ile güçlendirme yapılamayacağı kararını aldı.

“Yeni Türkiye” yolunda nice teknolojileri kullanarak mühendislik harikaları yaratan Türkiye’nin gücü, AKM’ yi güçlendirmeye yetmedi.

Bütün bu süreçte de mekan eksikliği tüm kültür sanat faaliyetini sıkıntıya uğrattı, İstanbul’daki diğer sahnelere yatırım neredeyse yapılmadı, bekleyiş sürdü. 2012 yılında Sabancı Holding 30 milyon lira vaat etti güçlendirme çalışması için, Bakanlık da 40 milyon lira ayırdı.Sonra yıkılsın dediler yine. Bina yaşlandı, evet yaşlandı Emre Arolat’ın dediği gibi ‘babanne’. Artık bu binanın yaşlı bedeninin olabildiğince sağlıklı tutulması önemliydi, yapamadık. İçerdeki mobilyalar orada burada görüldü sonradan. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen, koltukların ve ses sistemlerinin bir kısmının da Samsun Devlet Opera Balesinde kullanıldığını belirtmiş ki en azından bu çok olumlu bir şey. Ancak bir çok sahne aksamının da sözünü ettiğim 70 milyonluk bütçenin de akıbeti anlaşılamadı.

AKM 1307 kişilik büyük salonu, 502 kişilik konser salonu, tiyatro, sinema salonları ve sergi salonu ile 60’lı yılların kültür merkezi ihtiyacı için yeterliyken ve kullanım işlevi o dönem için uygunken bugünün artan nüfusuna hitap edecek  yeni AKM;  2500 kişilik bir büyük salona ve 800 kişilik konser salonuna sahip olup dünyanın en büyüklerinden olacakmış. Yeni bir simgesel yapı İstanbul için elbette gerekli. Bugün tüm dünyada kültür merkezleri prestij yapıları olarak inşa ediliyor. Bir hafıza mekânı olan, işlevsel ve ekonomik değeri de büyük olan eski AKM’yi onararak doğru bir şekilde çevresiyle, Taksim meydanı ile ele alarak hatta peyzajını da yenileyerek kente tekrar kazandırmak ve tanıtımı yapılan projedeki gibi yeni ve daha büyük simgesel bir projeyi de İstanbul’un başka bir noktasında ya da AKM’yi de içine alacak / kapsayacak şekilde inşa etmek en doğru karar olacaktı. İkinci bir opera binası herkesi son derece mutlu edecekken, bu projenin AKM yıkılarak yerine yapılacak olması son derece talihsiz oldu. Güzelliği çirkinliği değildir AKM’nin mevzuusu artık, çirkinse de bizim çirkinimizdir. Mesele onu hafızadan silmemek, yaşatmaktır.

Rümeysa Aşan

Msgsü Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Öğrencisi

 

Bu yazı; Msgsü Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Programı “Mimarlıkta Çağdaş Tartışmalar” Dersi Kapsamında Hazırlanmıştır.

Kaynakça:

http://saltonline.org/tr/453/panel-akmnin-seramikleri-ve-turkiyede-mimari-yapilarda-seramik

http://sevincozarslan.blogspot.com.tr/2015/02/butun-seramiklerim-ykld-bir-ben-kaldm.html

http://kulturservisi.com/p/ataturk-kultur-merkezinin-70-yillik-tarihi

http://parlarmedya.blogspot.com.tr/2012/09/akm-ataturk-kultur-merkezi-salt.html?m=1

http://www.kuzeyormanlari.org/2015/12/26/akmnin-seramikleri-de-direniyor/

http://blog.camper.com/tr/modernin-icrasi-akm

Reklam Goruntulenme Bolumu