Egzoza Form Veren Eller



Ömer Emre Yavuz'un hurda malzemeleri kullanarak ürettiği heykelleri Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi'nin proje odası Artvarium'da. Yavuz'un 'yaratık' heykellerinde her türlü sanayi atığı mevcut. Genç heykeltıraş Ömer Emre Yavuz, heykellerinde bildik malzemeleri kullanmıyor. Yavuz'un hurda malzemeleri kullandığı işlerinde altı silindirli Range Rover cip parçasından BMW farına kadar sanayi atığı her türlü malzeme var.

Yavuz, toplam on heykelden oluşan ilk kişisel sergisini Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi'deki proje odası Artvarium'da açtı. Yavuz, şiddet teması üzerine inşa ettiği 'Mea Culpa' (Benim Suçum) sergisindeki 'yaratık' heykellerinin hırçın ve vahşi tarafları olduğunu söylüyor ki öyleler... Hilmi Yavuz'un oğlu olarak anılan Yavuz, durumdan az da olsa şikâyetçi: "Sadece o şekilde bilinmek istemem. Hilmi Yavuz'un oğluyum tamam, ama benim de heykellerim var."

Söyleşimiz sırasında hurda malzeme kullanmasından dolayı heykellerin izleyicide 'Ben de yaparım' hissi yarattığından yakınan Ömer Emre Yavuz'a fotoğrafçı arkadaşımız Serkan Taycan destek çıktı. Yavuz, "Hurda malzeme kullanmak işimi kolaylaştırmıyor. Herkesin yapabileceği bir şey değil bu" dediği anda Taycan atılıyor: "Bizim meslekte de aynı. Herkes fotoğraf çekebilir sanılıyor!"

Hurda malzeme kullanma fikri nasıl oluştu?
Önce taşla çalışmaya başladım. Taş biraz sonucunu görmenizi geciktiren bir malzeme. Önceden birtakım şeyleri kafanızda tasarlayıp yola çıkmanız gerekiyor taşla çalışırken. Metal sonucu daha hızlı görebildiğiniz bir malezeme. Bunun için zamanla metale yöneldim. Ahşap çalışmayı da denedim. Metal çalışırken de hurda malzemeler ilgimi çekti. Kendilerine ait bir estetikleri var bana göre.

Artvarium'daki 'Mea Culpa' (Benim Suçum) serginiz belli bir tema üzerinden gitmiyor.
Evet işlerin hepsi tek başlarına bir şeyler anlatıyor. Heykeller bir araya geldiklerinde böyle bir anlamı olsun istedim. Benim genelde yaptığım şeylerde malzemenin de etkisiyle hırçın, vahşi bir taraf var. İzleyicinin içinde şiddet uyandırıyor. Heykelleri de şiddet teması üzerine inşa ettim.

'Benim suçum' nedir, suçunuz nedir?
Bize hocamız hep 'Yalan söylüyoruz' derdi. Ben de onun üstüne gittim. Bu da belki bir suç.

Hilmi Yavuz gibi çok ünlü bir şairin oğlu olarak anılmaktan memnun musunuz?
Bunun basın açısından avantajı vardır herhalde, ama benim açımdan bir avantajı yok. O şekilde bilinmek istemem. Hilmi Yavuz'un oğluyum tamam ama benim de heykellerim var! Hilmi Yavuz'un oğlu değil de Ömer Emre yaptı bunları denilse daha iyi tabii.

Genç bir heykeltıraş olarak Türkiye'de heykel sanatına verilen önemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üvey evlat değil aslında ama alıcısı yok. Çok kötü bir şöhreti var heykelin Türkiye'de. Anıtlarla özdeşleşen bir durum var. Bir mekân istiyor heykel. Alıp evinizin herhangi bir köşesine koyamayabilirsiniz. Ona ayrılmış bir alan gerekiyor. Duvarın rengine göre bir heykel atamıyorsunuz. Koltuğun mobilyanın rengine uyduramıyorsunuz. Bir boşluk istiyor. Herkes de evine koyamıyor aslında. İzleyicisi var aslında ama sergi az. İstanbul için bakarsak yılda 100 tane resim sergisi açılıyorsa beş tane heykel sergisi açılıyor. Çok az. Çünkü insanların onu yapması da mekân istiyor. Yaptığın zaman da hayatını sürdüremiyebiliyorsun. Atölye ortamı gerekiyor. İnsan odasında belki resim yapar ama heykel yapamaz.

İlk kişisel serginizin Proje 4L gibi prestijli bir müzede olması sizin için büyük avantaj. Nasıl iletişime geçtiniz?
Daha önce Sanal Müze'de (sanalmuze.org) 'yakın kuşak' bölümünde sergi yapmıştık. Oranın başında Haşim Nur Gürel vardı. İşlerimin olduğu dosyayı Proje 4L'ye ulaştırmış. Onlar da Artvarim'da sergi açmamı istediler.

Ömer Emre Yavuz'un 'Mea Culpa' başlıklı heykel sergisi 24 Şubat'a kadar Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi'nde.
Tel: 0212 281 51 50