Andreas Gursky Perspektif Sergisi



İstanbul Modern, dünyaca ünlü Alman Fotoğrafçı Andreas Gursky’nin retrospektif sergisine ev sahipliği yapacak. Merrill Lynch, WestLB, Türk Alman İşadamları Kültür Vakfı, Almanya Federal Cumhuriyeti Başkonsolosluğu, Tepta ve Goethe Institut İstanbul'un katkılarıyla düzenlenen serginin küratörü Thomas Weski. Sergi, hem Gursky’nin Türkiye’deki en büyük kişisel sergisi hem de uluslararası bir çağdaş fotoğrafçının İstanbul Modern’deki ilk kapsamlı kişisel sergisi olacak.

Sergide yer alan yapıtlar seçkisi, Gursky’nin dünyanın birçok farklı coğrafyasını gözler önüne seren benzersiz bakışını kapsamlı bir biçimde yansıtıyor. Sergilenen fotoğrafların otuzu, sanatçının 2001 yılında New York Modern Sanat Müzesi’nde büyük ses getiren retrospektif sergisinden sonra ürettiği yapıtlardan oluşuyor. Boyutları, gözüpeklikleri, renk kullanımları ve şaşırtıcı nitelikleri ile öne çıkan bu yapıtlar, sanatçının 1984 yılından günümüze uzanan sanatsal üretimini ortaya koyuyorlar.

"Bu sergi benim için yeni bir alan anlamına geliyor..." diyen Gursky, dijital teknolojiyi kullanarak tanıdık motifleri yeniden yorumladı ve fotoğraflarının standart boyutunu büyüterek özellikle bu sergiye uygun hale getirdi. Sergide yer alan fotoğrafların en büyük olanları, yaklaşık olarak 2 x 5 m. boyutlarını taşıyor. Gursky’nin sergilenecek yapıtlardan biri olan 99 Cent II Diptychon adlı fotoğrafı, 2006 yılında yapılan bir müzayedede, yaşayan bir fotoğrafçının yapıtına şimdiye kadar ödenen en yüksek ücret ile bir rekora imza attı.

1980’lerin sonlarında kişisel sergileri açılmaya başlayan Gursky, 1990’larda Tokyo, Kahire, Hong Kong, Los Angeles gibi kentleri gezmeye ve oradaki yapıların fotoğraflarını çekmeye başladı. 1988’den itibaren fotoğraflarının boyutlarını büyüten Gursky, 1990’larda piyasadaki en büyük boy fotoğraf kâğıdını kullanmaya başladı. 2000’li yıllara gelindiğinde, birden fazla fotoğraf kâğıdını birleştirerek son derce çeşitli boyutlarda fotoğraflar üretmeye başladı.

Andreas Gursky, küreselleşme çağında yapıtlar veren olağandışı bir fotoğrafçı olarak tanımlanabilir. Kamerasıyla, küreselleşmiş dünyamızın çeşitli bölgelerini keşfeder, bu bölgeler arasında bağlantılar kurar ve ekonomik-kültürel bütünleşmenin yaşandığı bir dünyada bireye verilen rolü sorgular. Sanatçı, insanları dekoratif birer soyutlamadan ziyade, sıklıkla, çılgın eğlence ortamlarında, rock konserlerinde veya spor karşılaşmalarında, kitle halinde resmeder ve bunu yaparak, küreselleşmiş üretimin yalnızca yeni endüstriyel ürünler değil yeni imgeler, temsil biçimleri ve öznel bakışlar oluşturduğunun da altını çizer. Bu yaklaşım aynı zamanda, bireyi çıplak gözün uzun zamandan beri yapamadığı bir biçimde yakalayabilen fotoğraf makinesinin rolüne de dikkat çekmektedir.

Gursky "gündelik fenomenleri idealize edilmiş bir yaklaşımla ele aldığını" ve "gerçekliğin özünü üretmekle" ilgilendiğini belirtir. Gursky, sanat kariyerinin başından itibaren, "çalışma", "boş zaman", "temsil" ve "sunum" gibi çağdaş temalara odaklandı. Bu kategoriler, Gursky’nin fotoğraflarının "mal üretim ve dağıtımı", "modern üretim tesisleri", "uluslararası borsalar", "konser ve spor karşılaşmaları benzeri büyük eğlence organizasyonları", "kitle turizmi", "lüks tüketim mallarının ve süpermarket ürünlerinin tanıtımı" biçiminde sınıflandırılmasını sağladı. 1980’lerin ortalarından itibaren sanatçının konuları arasında limanlar, havaalanları, borsa binalarının iç mekânları -"küresel oyuncuların" fabrikaları- olduğu kadar, uluslararası moda markaları tarafından üretilen fetiş ürünler de yer almaya başladı.

Gursky, fotoğraflarına insanları dâhil ettiğinde, bu insanlar minyatür ölçeğinde resmedilirler. Birer birey olarak davranmayan bu figürler, izleyicinin yerine geçerler. Bir otoyol köprüsü altında gezinenler, Fransa Bisiklet Turu seyircileri, gökdelenlerde yaşayanlar, fabrika işçileri, kumsalda denize girenler ya da Bundestag üyeleri, net ve düzenli görünürler. Yineleme ve çeşitleme yoluyla yaratılan dekoratif yapılar olarak, uzaktan bakıldığında grafik bir nitelik kazanırlar ama yakına gelindiğinde, her bir ayrıntı aşırı bir bilgi yüklemesi sağlar.

Snoeck Verlag’ın yayınlandığı 158 sayfalık kitap, sergiye eşlik ediyor ve 60 adet fotoğraf içeriyor. Orijinali İngilizce olan ve Türkçe bir ek de içeren kitapta serginin küratörü Thomas Weski’nin yanı sıra Amerikalı romancı Don DeLillo’nun yazısı da yer alıyor.

Haus der Kunst’ta başlayan ve burada rekor düzeyde bir izleyici kitlesine ulaşması hedeflenen sergi, İstanbul Modern’den sonra, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Sharjah Sanat Müzesi’nde de sergilenecek.