Ankara’da Yaramaz Çocuklar mı Var?



Özellikle Kavaklıdere bölgesinde faaliyet gösteriyorlar. Arada sırada eylemlerinin sonuçlarına bilmem siz de rastlıyor musunuz... Bugünlerde yine güncel bir konudan yola çıkarak, çıkmaz sokak tabelalarını ulusal takımımızın oyuncu numaralarıyla değiştirmişler. Daha önce de PACMAN’dan esinlenerek kaldırım “baba”larını boyamışlardı. Tosunpaşa esprisi de hoştu doğrusu. Habire değişen sokak isimlerine bir gönderme olarak algılamıştım.

Kendilerini bir bulabilsem soracağım: Kimsiniz? Güzel ve sorunsuz kentimizden ne istiyorsunuz? Eşkıya mısınız, oyuncu mu, başka işiniz gücünüz yok mu? Burası medeni ve ciddi bir şehirdir. Ne hakla böyle oyunbazlıklar tertipler ve dikkatimizi çekersiniz? Bırakınız çalışalım, bırakınız böylece yaşayalım!

İnternette yakaladım onları, “barış” işaretine çevirdikleri zaman Tunalı’daki tabelaları. Şöyle demekteler: “Olaylar akabininde, KÜF tarzına uygun bir tepki göstermek istedik. Kısıtlı bir zaman diliminde hayata geçirdiğimiz bu projede Tunalı Hilmi Caddesi üzerindeki 3 adet duraklama yapılmaz tabelasını yekpare bir sticker hamlesiyle barış işaretine çevirdik. Mesajımız tüm Alevilere, Sünnilere, şeriatçılara, laiklere, emeklilere, emo’lara, artistlere, ateistlere, metalcilere, damarcılara, punklara, memurlara, sağcılara, solculara, bilumum futbolculara... Savaşmak yerine sevişmeyi tercih ediniz. Hepinize ‘bir orman gibi kardeşcesine’ günler dileriz.”

Şimdi de futbola takmışlar kafayı. Dünya Kupası’na giremeyen ülkemiz oyuncularını temsilen girilmez sokaklara numaralarını vermişler futbolcuların. Bir de güzel çalışmışlar, yaptıklarını videoya çekmişler. Son zamanlarda internet üzerinden meşhur olan Fatih Terim’in İngilizce konuşmasını “ti”ye alan muhteşem Educatedear kod isimli “internet sanatçı”sının -On the tabela- remiksini kullanmışlar müzik olarak da. Yaratıcılığın böylesi az bulunur.

Sizlere sesleniyorum ey Ankaramın güzide işadamları: Bu yaratıcı-reklamcı çocuklara iş veriniz de böyle sokak çocukluğu yapmasınlar. Tertemiz ve el değmemiş şehrimize zira yazık olacak sonra. Sanal mı bizim şehrimiz? Gidin internette oynayın oyunlarınızı!

Şaka bir yana, elinize sağlık gençler.

Havaalanı Yolu

Epeydir havaalanına mecburen gitmek dışında kullanmak istemediğim bir istikâmet var: Keçiören ayrımından Pursaklar’a kadar olan yol.

Acıyorum şehrime, verilen paralara, o çirkin cepheli evlerde oturanlara. Üstüne üstlük bir de para vererek apartmanlarının yola bakan cephesini kahverengi yaptırmak zorunda olanlara. Nasıl bir beynin, nasıl zevksiz bir ruhun ürünüdür bu? Bu kadar zengin miyiz? Hadi zenginiz diyelim, niye sadece ön cepheler? Kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz?

Eski cepheler çok mu iyiydi dediğinizi duyar gibiyim. Evet, çeşitli müteahhitler, iş bilmez ve zevksiz kişilerce yapılmış olabilirler ama hiç değilse sahici idiler. Gecekondudan kalma alışkanlık ve çabuklukla yapıldılar, cephelerinde de yurdumuzun çeşitli yörelerinin kilim desenlerinden ve oya örneklerinden bin bir renkte “eserler” sundular bize. Evet güzel değildi. Ama şimdikine on kere tercih ederdim.

Hele gece geçmek zorundaysanız daha da içimizi yakan o yeşil ışıklar yok mu?

Yapmayınız. Şehrimize acımıyorsanız cebimize acıyınız. Burası başkent. Zaten zorlukla ayakta tutmaya çalıştığımız başkentlik gururumuzu çiğnetmeyiniz.

Hadi artık yeter. Gidiniz, başka yerde oynayınız.

Altınpark Çin Restoranı

Geçen hafta Sevgili dostum Şefika Kutluer ve eşi Refik Kutluer’in daveti üzerine Altınpark’ta yer alan Çin Restoranı’na gittik. Sahipleri Kutluer çiftinin yıllardır mutfağını tattıkları Çinli bir çift. Yemekler oldukça başarılıydı. Daha da güzel olanı gün batımında hayli güzel bakılmış ve temiz tutulmuş parkta temiz bir nefes alabilmekti.

Murat Karayalçın’ın Ankara’ya önemli armağanlarından biri olan Altınpark’ı ilk ziyaretim olduğunu üzülerek ifade edeyim. Ama son olmayacak. Keyifle gidiniz, geziniz.

Nihayet yaz geldi

Gerçi bu hafta sonu yine yağış olacak deniyor ama kısmen de olsa nihayet yaz yüzünü gösterdi. Deniz kenarına gidemeyenler için biraz serinlenebilecek su kenarları dolup taşıyor hafta sonları. Her yaz olduğu gibi öğrenciler terk etti kentimizi ve ıssızız. Onlarsız bir kent çok tatsız. Zaten az olan etkinlikler iyice seyreldi. Büyükelçiliklerin resepsiyonlarında görebiliyoruz birbirimizi.

Kentin rengini gençler veriyor. Gençlik olmayan bir büyük kent düşünemiyorum. Tüm öğrencilere iyi tatiller diliyorum. Sağlıkla geri gelin ve renginizi verin yine bizlere...

Özlem Oktar VAROĞLU / Y. Şehir Plancısı