Ankara’da Yeşil Alanlar Nasıl Artmış!



Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamalarına bakılırsa Ankara’da kişi başına düşen yeşil alan genişliği, 1994 yılında 2,08 metrekare iken şimdilerde 17,6 metrekare olmuş. Bu açıklamaya göre, Ankara’da toplam 80 milyon metrekare, başka bir söyleyişle yaklaşık 20 bin futbol sahası genişliğinde yeşil alanının olması gerekiyor. Son derece anlamsız bu sayısal açıklama; “Var mıdır gerçekten, varsa eğer bu artış nasıl gerçekleştirilmiştir” sorusu akla gelmektedir doğal olarak.

Öyle anlaşılıyor ki, bu gerçekleşme, sanaldır. Aynı alan birçok kez yeşillendirilmiş, yeşillendirilen kimi alanların da bir kısmı daha sonra yeniden yapılandırılmıştır. Nerelerde, hangi işlevler için hangi bitki türlerinden yararlanılması gerektiğine ve yararlanılabileceğine yeterince özen gösterilmemiş, her yere her türden bitki dikilmiş ve/veya ekilmiştir. Çoğunluğu tutmayınca da bir kez daha ekilmiş dikilmiş, yine tutmamış; bir kez daha bir kez daha ekilmiş ve dikilmiştir… Ekilenlerin dikilenlerin tutmama, tutabilenlerin de yeşil çirkinliklere dönüşme nedenleri ise hemen hemen hiç sorgulanmamıştır. Sanki her ekimin dikimin tutmaması için özel bir çaba gösterilmiştir. Çünkü her yeşillendirme çalışması birilerinin “yeşillendirilmesine” katkıda bulunmuştur.

Yeşillendirme çalışmalarında tek başarılı ölçütü, yalnızca alan genişliğindeki artışlar değildir! Yeşillendirme çalışmaları sırasında temelde üç zorunluluğun yerine getirilmesi gerekmektedir:

* Üretilen yeşil alanlar işlevsel olmalıdır, olası yararlanıcıların bedensel, ruhsal ve kültürel gereksinmelerini karşılamalıdır;
* Yeşillendirilen alanları görsel çekiciliği bulunmalı, gerçekleştirildiği yerin doğal ve kültürel özelliklerini yansıtmalıdır;
* Yeşillendirme çalışmaları sırasında kamusal kaynaklar kamu yararın en çoklanmasına yönelik olarak verimlilik kullanılmalıdır.

Ankara’daki yeşillendirme çalışmaları sırasında bu zorunlulukların gerektiğince yerine getirildiği söylenebilir mi? Örnekler, bu soruya olumlu yanıt verilemeyeceğini açıklıkla ortaya koymaktadır: Sözgelimi; Turan Güneş Bulvarı, Ankara-Gölbaşı, Ankara-Eskişehir, Ankara-Kazan (E5) karayollarında birçok kez yol ağaçlandırması yapılmış; yıllık yağışın ortalama 400-450 milimetre olduğu, yarı kurak sayılan Ankara koşullarında geniş alanlar çimlendirilmiş, birçok meydana palmiye ağaçları dikilmiş; Beşevler-Tandoğan arasında, ANKARAY’ın üzeri bile olağan koşullarda 20-30 metre boylanabilen ağaç türleriyle ağaçlandırılmıştır. Sonuçta, Ankara’nın pek çok yerinde yeşil çirkinlikler yaratılmış, akıl almaz boyutlarda parasal kaynak bu yolla fidan dışalımcısı kişi ve kuruluşlara aktarılabilmiştir.

Hesaplamaya, tahsis edilen devlet ormanları da katıldı mı ?

Siyasal iktidarın, Ankara Anakent Belediyesi’ni ne denli kayırdığı bilinmektedir. Ancak, bu kayırmacılığın çokça bilinmeyen bir yanı da vardır: Siyasal iktidar, Kurtboğazı Barajı yakınlarındaki ağaçlandırma alanı ile Kızılcahamam’daki Soğuksu Milli Parkı’nda “devlet ormanı” sayılan arazileri bile “kent ormanı” olarak Ankara Anakent Belediyesi’ne tahsis etmiştir. Bunların yanı sıra Çamkoru’daki orman içi dinlenme yerleri de Ankara Anakent Belediyesi’ne devredilmiştir.

Hukuksallığı en azından tartışmalı olan bu tahsis ve devirlerle “kazanılan” yeşil alanlar da söz konusu hesaplamaya katılmışsa eğer, ortada, düpedüz bir aldatmaca var demektir. Açıktır ki, böylesi bir tutum, Ankara Anakent Belediyesi söz konusu olduğunda hiç de yadırgatıcı bir durum değildir.

* * *

Kısacası, Ankara Anakent Belediyesi’nin öne sürdüğü kişi başına düşen yeşil alan genişliğindeki yaklaşık dokuz katlık artış da “şaibelidir”; kaynaklarının ve sonuçlarının sorgulanması gerekmektedir.

Nâzım’ın söylediği gibi “Ağaçsız asfalt istemiyorum…”, ancak, böylesine ağaçlandırmalısını da değil!

Yücel Çağlar / Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi