Avrupa'nın En Büyük Ahşap Binasıydı, Çürüdü



Ada'nın Ağlayan Yüzü', 24 yaşında genç bir sinemacı olan Burcu Olgunlu'nun ilk yönetmenlik denemesi... Akbank Kısa Film Festivali'nde üçüncü kez izleyiciyle buluşan film, Türk-Yunan ilişkilerindeki gerginliğin simge yapılarından birini; Büyükada Rum Yetimhanesi'ni anlatıyor.

Avrupa'nın en büyük ahşap yapısı olmasına rağmen Vakıflar ile Patrikhane arasında paylaşılamayan yapının hikayesi politik bir inatlaşmanın 'yıkıcı' öyküsünden başka birşey değil...

Bu belgeseli çekmek için aylarca 'devlet' kapılarını aşındıran, yorulan, üzülen, bunalan Burcu'ya gelince... Onun 18 dakikaya sığdırdığı belgesel macerası da herşeye rağmen ayakta durmaya çalışan yetimhanenin verdiği mücadeleden farksız aslında...

'Adanın Ağlayan Yüzü', Rum Yetimhanesi'ni anlatan bir belgesel. Festivaldeki gösterimi de Patrik Bartholomeos'nun gerginlik yaratan açıklamalarına denk geldi. Politik simgesi bu kadar güçlü bir yapı üzerine çalışmak zor olmadı mı?

Başlangıçta bu kadar politik bir simge içerdiğini bilmiyordum. Çok güzel bir yapı olmasına karşın, çok haraptı. Odalarında yetimlerin hayaletlerinin dolaştığına ilişkin bir sürü hikayeler uydurulmuştu. İdeal bir korku filmi seti gibiydi. ve bütün bunlar beni çok etkiledi. Tarihini araştırdığımda ise Avrupa'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı olduğunu öğrendim. Bu kadar önemli bir yapının yıkılmak üzere olması içime sinmedi.

Yani bu belgeseli yapının kurtarılmasına katkı sağlamak için mi çektiniz?

Evet. Çünkü önemini Ada halkından ve sanat tarihçilerinden başka kimse bilmiyor. 40 yıldır kimse adım atmamış içeri, tam anlamıyla kaderine terkedilmiş.


'ÖNLEM ALINMAZSA BÜTÜN ADA YANIP KÜL OLABİLİR'

Problem Vakıflar'la Patrikhane arasındaki anlaşmazlık sanırım. Yapı şu an nereye bağlı?

Mahkeme devam ediyor. Aslında bugüne kadar birçok karara çıkmış. Kiminde Patrikhane'ye, kiminde Vakıflar'a verilmiş. Ama her karardan sonra diğer taraf bir üst mahkemeye başvurmuş.

Kaç yıldır sürüyor bu davalar?

1964'ten beri, tam 40 yıldır yani.

Onarım için hiç umut yok mu?

Bunun için 8 milyon Euro gerekiyor. Patrik-hane yetkilileri bu parayı karşılayabileceklerini fakat ne zaman girişimde bulunsalar Vakıflar'ın yeni dava açıp yapıyı geri almak istediğini söylüyorlar.

Patrikhane'nin isteği ne, yapıyı yeniden bir yetimhaneye dönüştürmeyi düşünüyorlar mı?

Hayır. Şu an Türkiye'deki Rum nüfus 2 bin civarında. Ortada cemaat kalmadığı için yetimhane işlevini de yitirmiş zaten.

Belgeselde yangın tehlikesinden de sözediyorsunuz...

Evet. Çünkü yetimhane Ada'nın tepesinde ve iki yanı ormanlık. Bütünüyle ahşap olduğu için bir anda bütün Ada'yı yokedebilir. Ayrıca hepimizin korkuyla beklediği depremde yıkılması da kaçınılmaz görünüyor.

--------------------------------------------------------------------------------


Sultan Hamid'i korkutan otel

*Rum Yetimhanesi 1809 yılında Fransız Mimar Vallaury tarafından beş katlı bir otel olarak inşa edildi. Ancak Sultan II. Abdülhamid iktidara karşı toplantılar yapılabilir endişesiyle otelin açılmasına izin vermedi.

*1902 yılında Rum Yetimhanesi'ne dönüştürüldü.

*I. Dünya Savaşı sırasında Kuleli Askeri Lisesi'ne, ardından Alman askerlerine ve Çarlık Rusya'sından kaçan Beyaz Ruslar'a evsahipliği yaptı.

*1964 yılında yetimhanenin kapatılmasının ardından kaderine terkedildi.

*Türk-Yunan ilişkilerindeki gerginliğin bir simgesi olarak 40 yıldır Fener Rum Patrikhanesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında paylaşılamıyor ve 40 yıldır içten içe çürüyor.

--------------------------------------------------------------------------------

'Sansürü öğrendim'

Belgeselde yetimhanenin hikayesi kendi ağzından anlatılıyor. '106 yaşındayım ve ölmek istemiyorum' diyor mesela. Senaryoyu politik olmaktan kaçınmak için mi böyle yazdınız?

Evet. Çok da zorlandım, yazdım, yırttım, yeniden yazdım. Amacım sadece yapının durumunu anlatmaktı. O kadar hassas davranmak zorunda kaldım ki, insanın kendine sansür uygulaması ne demekmiş, bürokrasi ile uğraşmak ne kadar zormuş öğrendim.

Film CNNTürk'te yayınlandı, festivalde gösterildi. Nasıl tepkiler aldınız?

Çekimlerde neden Türkler'le ilgili birşey yapmıyorsun da, Rum belgeseli çekiyorsun diyenler bile oldu. Ama izleyenlerin tepkisi çok hoştu. Sanırım filmin Türk-Rum çatışmasını değil, yetimhanenin hikayesini anlattığına ikna oldular. Büyükada Festivali'ndeki gösterimde Adalılar gözyaşlarını tutamadı. Zaten o festivalde de birinci seçildi.