Ayasofya Müzesi Çinileri Koli Bandıyla Ayakta Duruyor



İstanbul'un simgelerinden biri olan Ayasofya'nın dışı aydınlanıyor ama içi tam bir harabeyi andırıyor.

Ayasofya Müzesi geçtiğimiz günlerde dış cephesinin "karanlığıyla" gündemdeydi. Ancak bu tarihi yapının esas sorunları çok farklı. Alarm sistemi bozuk, çinilerin durumu içler acısı, nem sorunu ise büyük tehdit oluşturuyor.

Ayasofya Müzesi çinileri koli bandıyla ayakta duruyor

İstanbul'un simgelerinden biri olan Ayasofya'nın dışı aydınlanıyor ama içi tam bir harabeyi andırıyor.

Ayasofya Müzesi geçtiğimiz günlerde dış cephesinin "karanlığıyla" gündemdeydi. Ancak bu tarihi yapının esas sorunları çok farklı. Alarm sistemi bozuk, çinilerin durumu içler acısı, nem sorunu ise büyük tehdit oluşturuyor.

Ayasofya'da alarm sistemi çalışmıyor

İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biri Ayasofya Müzesi. Ancak 1500 yıllık yapının problemleri hiç bitmiyor. Ayasofya'da tarihi çiniler koli bantlarıyla tutturulmuş durumda.

Ayasofya Müzesi'nin ışıklandırılması tartışılırken esas büyük problemler gözden kaçıyor. Çünkü 1500 yıllık tarihi yapı çökme tehlikesinden neme, kütüphanesinden padişah türbelerine kadar pek çok yapısında farklı konularla ilgili bakım sorunu yaşıyor. Ayasofya geçtiğimiz yıl kilitli kapılar ardında kalan tarihi halıların bulunmasıyla gündeme gelmişti. Cami döneminden kalan bu halıların artık hiçbir şekilde kurtarılamayacağına kanaat getiren bakanlık yetkilileri kısa bir süre önce müze yönetimine bir yazı yazarak halıların tamamen yok edilmesine izin verdi. Bir döneme damga vuran bu tarihi eserler yine bakımsızlık yüzünden 'çöp' oldu. Diğer tarihi yapılar ışıklandırılırken Ayasofya'nın ışıklandırılmaması ise bu tarihi değere devletin yeteri kadar önem vermemesinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Ayasofya'nın gözardı edilmesinin sadece ışıklandırmayla da sınırlı kalmadığı ortaya çıktı. Tarihi yapının duvarlarını süsleyen çiniler koli bantlarıyla korunmaya çalışılırken dört aydır bozuk olan alarm sistemi yüzünden paha biçilemeyen birçok tarihi değer de her türlü soyguna karşı savunmasız durumda. Tüm bunların yanı sıra ise ana yapıyı taşıyan payandaların (kulelerin) içinde yer alan molozların temizlenmemesi nedeniyle oluşan ağırlık Ayasofya'nın tarihi yapısını tehdit ediyor.

ÇÖKÜNTÜ OLDU
1999 yılında yaşanan depremden sonra 1500 yıllık tarihi Ayasofya'nın ayakta kalması uzmanların büyük ilgisini çekmişti. Ancak her ne kadar Ayasofya'nın bu son depremde hasar görmediği söylense de Ayasofya'nın eski müdürü Erdem Yücel, Ayasofya'nın zemininde bir çöküntünün kesinlikle olduğunu söylüyor. Yücel'e göre 1500'lü yıllarda yazılmış bir tarih kitabına göre Ayasofya'nın yana kaydığı zaten bilinen bir gerçek. Yücel "Ayasofya'da yapıldığı tarihten bugüne kadar bir oturma vardır. Bu çöküntü de hem alt katta hem de galeri katında hissediliyor" diyor. Kültür Bakanlığı'ndan aldığımız bilgilere göre ise Ayasofya'da depremle ilgili çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Ancak bu çalışmaların sonuçları hakkında bilgi verilmiyor. Yaklaşık on gün önce Osmanlı Tarih Vakfı tarafından basılan Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Doç. Dr. Said Öztürk ve Yaşar Baş'ın yayına hazırladığı "Üç Devirden Bir Mabed Ayasofya" isimli çalışmada ise Ayasofya'nın yeni bir depremi kaldıramayacağı söyleniyor. Kitapta yer alan Ayasofya'da deprem başlığı altındaki bölümde aynen şunlar yazıyor: "Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mustafa Erdik ve Amerika'nın Princton Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Çakmak'ın hazırlamış oldukları rapora göre, tarih boyu pek çok kez sarsılan Ayasofya, beklenen İstanbul depreminde yerle bir olacak. Buna göre tam 1500 yıllık tarihiyle ve 800 yıl süreyle dünyanın en büyük binası olan Ayasofya'yı büyük tehlike bekliyor. Kültür Bakanlığı ve Amerikan Ulusal Bilim Vakfı'nın finanse ettiği bir proje kapsamında hazırlanan araştırmada, binanın dinamik özellikleri ve muhtemel büyük bir İstanbul depreminde Ayasofya'nın ne derece zarar göreceği bilgisayar aracılığıyla ortaya çıkarılmış. Önlem alınmazsa, Ayasofya'yı bir felaketin beklediği kaydedilmiştir. Söz konusu sonuçlara göre, tarih boyu 30-40 deprem yaşayan ve bunlardan üçünde ciddi hasar gören Ayasofya özellikle kubbeleri yüzünden büyük tehlike altında bulunmaktadır. (...)" Ayasofya Müze Müdürü Mustafa Akkaya ise bu iddiaların doğru olmadığını İsviçre Bern Üniversitesi'nde arkeoloji ve sanat profesörü ve ekibinin yaptığı çalışmaların sonucunda aldığı bilgilere göre Ayasofya'nın 8 şiddetindeki depreme kadar dayanabileceğini söylüyor. Ayasofya'nın en önemli sorununun nem olduğunu söyleyen eski müdür Erdem Yücel, şunları anlatıyor; "Bu yapıda bir su sirkülasyonu var. Çünkü Ayasofya'nın altında iki adet sarnıç bulunuyor. Bu sarnıçların içindeki sular özellikle yaz aylarında buharlaşıp nem yapıyordu. Bulunduğumuz dönem boyunca bu sarnıçtaki suları boşalttık. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi'nden balık adamlar geldi ve sarnıcın içindeki su taşma kanallarını açtı. Bu tıkanıklık da giderildikten sonra nem sorununu çözmüş olduk. Ayrıldığımız yıla kadar sarnıçtan su çektik. Şu anda yapılıyor mu bilemiyorum."

SARNIÇ VAR MI YOK MU?
Ayasofya Müze Müdürü Mustafa Akkaya ise yapının altında sarnıç olmadığı görüşünü taşıyor. "Bu yapı II. Ayasofya'nın üzerine kurulmuştur ve altında sarnıç yoktur. Sadece arada kalan bir su birikintisi vardır" diyen Akkaya'nın bu sözlerine ünlü sanat tarihçi Prof. Semavi Eyice de karşı çıkıyor. Eyice, "Ayasofya'nın altında sarnıç var. Bu, 90 yıl önce rölevesini çıkaran bir mimarın o zaman ki Fransız kültür bakanına hazırladığı raporda var. Bu rapora göre yapının altında 12 metre derinliğinde sarnıç var." Yine Ayasofya Müzesi'nde görev yapan üst düzey yetkilinin bir başka dikkat çektiği nokta ise üç aydır bozuk olan alarm sistemi. "İçerisinde birbirinden değerli tarihi eserler bulunan Ayasofya'yı soyguncuların elinden kurtarmak amacıyla en gelişmiş alarm sistemleriyle donatılmıştı. Müzenin her yanı kameralarla gözetleniyor ve kaydediliyordu" diyen yetkili alarm sisteminin bozulduğu günden bu yana Ayasofya'nın korumasız kaldığını söylüyor. Geceleri sadece iki bekçinin koruduğu müze daha önce çeşitli çini hırsızlıklarıyla gündeme gelmişti.