Ayasofya Padişah Türbeleri restorasyonu sırasında gün yüzüne çıkan
sanduka kılıfları, kabe-i şerif iç örtüsü, kisve-i şerif, ravza-i mutahhara
örtüleri, yüzyıllarca Ayasofya'nın minberinde asılı duran ve müzenin deposunda
bulunan fethin sembolü tarihi sancak, ilk kez İstanbul'un fethinin 557. yıl
dönümünün kutlanacağı 29 Mayısta sanatseverlerle buluşacak.
Ayasofya Müze Başkanı Haluk
Dursun, sergiye ilişkin yaptığı açıklamada, İstanbul İl Özel İdaresinin
katkılarıyla restore edilen Ayasofya Padişah Türbeleri'nin geçen yılın sonunda
ziyarete açıldığını anımsattı.
Türbelerin bakım
ve onarımı sırasında müze envanterine kayıtlı objeleri gözden geçirdiklerini
belirten Dursun, bu eserleri de özel bir günde sergilemeye karar verdiklerini
kaydetti.
İstanbul'un gözden saklı ve kıymetli,
kültür tarihi bakımından önemli objelerinin ilk defa ortaya çıkarılacağı
''Ayasofya'nın Hazinesi, Ayasofya'nın Haziresi'' adlı serginin
29 Mayısta açılacağını belirten Dursun, ''29 Mayıs özel bir gündü. Ayasofya,
Fatih Sultan Mehmet'in hatırasına olan bir yer. Bunun için bir seri etkinlik
düşündük ve türbelerde bulunan, bugüne kadar sergilenmeyen sanat tarihi
eserlerini sergilemeye karar verdik'' diye konuştu.
Eserlerin geçici bir süre sergileneceğini bildiren Dursun, ''Fatih'in
hatırasına, Osmanlı türbelerinin hatırasına türbeler bölümünde olacak sergi,
birkaç gün sürecek. Şunu söyleyebilirim ki en fazla bir hafta sürecek'' diye
konuştu.
Herkesin, Ayasofya'yı Bizans dönemine
ait Doğu-Roma Kilise Müzesi olarak değerlendirdiğini ifade eden Dursun, ''Bu
büyük yanlış ve eksik. Türbelerin açılmasıyla fetih sonrası Ayasofya'nın İslam
Osmanlı dönemine ait önemli bir müze olduğunu ve bu tür eserler bulunduğunu daha
bir açıklıkla görmüş oluyoruz'' dedi.
Dursun,
İstanbul'un fethinin 557. yıl dönümü dolayısıyla Ayasofya Müzesi bahçesine 557
gül dikimi yapıldığını belirterek, serginin açılış töreni sırasında da Fatih
Belediyesi tarafından yaptırılan özel helva ikramı yapılacağını anlattı.
SANDUKANIN YÜZLERCE YILLIK GİZLİ
ÖRTÜLERİ
Türbelerde bulunan tarihi
eserler hakkında bilgi veren Dursun, türbe sandukalarının üzerine zapdedilen
''puşide'' denilen örtüler bulunduğunu, örtüleri, sandukanın durumunu görmek
için açtıklarında altında birtakım başka örtülerin olduğunu gördüklerini
anlattı.
Dursun ''Sanduka tahtası ile
üzerindeki puşidenin arasında serilen başka örtüler olduğunu gördük. Hemen
bakıma alınan örtülerin tarihi, kültürel, sanat, müzecilik açısından çok
kıymetli objeler olduğu tespit edildi. Örtüler, ince ve zahmetli bir bakımdan
geçti'' diye konuştu.
KAZILAR, DİNİ
ÖRTÜLERİN ESKİYİNCE GÖMÜLDÜĞÜNÜ DE ORTAYA ÇIKARDI
Sergide, sanduka kılıfları, eski bir Türk
geleneği olan ve sandukanın üzerine konulan şehzade kaftanları, entarilerin yer
alacağını belirten Dursun, şöyle konuştu:
''Gelenek olarak suru alayıyla İstanbul'da dokunarak Kabe ve Hz. Muhammed'in
mezarına konulmak üzere Mekke ve Medine'ye gönderilen dini örtüler, Kabe iç ve
dış örtüsü, Kisve-i Şerif, Ravza-i Mutahhara örtüleri her sene yenileniyor.
Örtüler, yenilendikten sonra atılmıyor ve İstanbul'a, saraya getiriliyor. Saray
da öncelik sırasına göre, örtüleri padişah türbelerinde türbe puşidesi olarak
değerlendiriyor. Bunlar türbelerdeki sandukaların üzerine konuluyor. Uzun süre
burada kalıyor ve yıprandıktan sonra da atılmıyor. Bunlar türbenin yanındaki
bahçelere gömülüyor; çöp olmasın, ayak altında durmasın diye... Ayasofya'da
yapılan kazılar sonrasında bu türbelerden çıkan lime lime olmuş, görsel bir
değeri kalmayan artıkları da bulduk. Böylece bir tespiti yaptık. Bu da kültür
tarihi açısından önemli bir bilgi oldu. Suru alayından İstanbul'dan gelen
örtülerin sonunun ne olduğu bilinmiyordu.''
MERAK KONUSU SANCAK DA GÖRÜCÜYE
ÇIKACAK
Müze Başkanı Dursun, sergide,
uzun zamandan beri Ayasofya'nın minberinde asılı bulunan, fethin sembolü ve
Fatih döneminden beri gelenek olan sancak konusunun merak edildiğini belirtti.
Sancağı, Ayasofya'nın depolarında bulduklarını
bildiren Dursun, uzun yıllar geçtiği için asılabilecek durumda olmayan sancağın
diğer eserler gibi camekan içerisinde sergileneceğini söyledi.
Dursun, sergide, Kabe-i şerif iç örtüsü,
Kisve-i şerif, Ravza-i mutahhara örtüleri, 16. yüzyıla ait el yazması Kuran-ı
Kerim, şamdanlar, rahleler, sanduka kılıfları, şehzade kaftanları, hanım sultan
entarisi ve Osmanlı türbe puşide örneklerinin yer alacağını bildirdi.
TÜRBE GİRİŞİ BEDAVA
Müze Başkanı Dursun, türbelerin açılma
hikayesini de şöyle anlattı:
''Türbelerin zaman
aman açılması düşünülmüş ve birer, ikişer açılmış. Osmanlı'dan sonra tamamı
birden ilk kez açıldı. Bunun bir kaç sebebi vardı. Bunların birisi, restorasyon
altyapısının hazır olmayışı. İstanbul İl Özel İdaresi, büyük fon ayırdı ve
türbelerin restorasyonu bitirildi. İkinci sebebi, bunların korunması
meselesiydi. Ayasofya'nın eski Müzeler Yönetmeliğine uygun olarak elinde bulunan
güvenlik elemanı sayısı bunları korumaya yeterli değildi. Yeni yapılanma
sonrasında güvenlik elemanlarının dışarıdan hizmet alımı şeklinde alımıyla sayı
artırıldı. Artık müzeyi ve türbeleri çok sayıda güvenlik elemanıyla koruyoruz.
Kamera ve güvenik sistemi getirildi. Biz orada hem binayı ortaya çıkardık hem de
korumasını yaptık. Ben de bundan bir kültür tarihçisi olarak çok büyük mutluluk
duyuyorum.''
Ayasofya Müzesi'nin girişinin 20 lira, türbelerin girişinin
ise ücretsiz olduğunu belirten Dursun, ''Türbeler bölümüne girişi bedava yaptık.
Ben buraya 'ölüm kültürü müzesi' diyorum. Burası bir Fatiha okunarak geçilecek
yer değil. Türbeler, Türk kültür ve sanat tarihi bakımından binasının
tasarımından kapılarına, içindeki 16. yüzyıl çinilerine, hat güzelliklerine,
türbe puşide örtülerine kadar İstanbul'a 2010 sürprizi oldu'' diye konuştu.
''İSTANBUL'UN ÖNEMLİ BİR HANEDAN
MEZARLIĞI''
Ayasofya Padişah Türbeleri
bölümü hakkında da bilgi veren Dursun, şöyle devam etti:
''2. Selim, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra
kendi külliyesi dışında İstanbul'a gömülen ilk padişah. Kanuni Sultan Süleyman,
2. Beyazıd, Fatih Sultan Mehmet hep kendi külliyesine gömülmüş. İlk defa
Ayasofya'yı tercih eden ve ölmeden önce yerini ayırtan, minarelerini kendisi
koyduğu için Ayasofya'yı kendi eseri sayan 2. Selim'dir. 2. Selim'in türbesini
de Mimar Sinan yapmış. Burası, Mimar Sinan'ın İstanbul'da yaptığı en güzel
türbelerden birisi. Sonra 2. Selim'in oğulları bu geleneği devam ettirmiş. 3.
Murat, 3. Mehmet buraya gömülmüş. Sultan Ahmet kendi camisini yaptığı için
karşıya gitmiş. Sultan Mustafa ve Sultan İbrahim de buraya gömülmüş. Toplam 5
padişahımız var. Bir şehzadeler türbesi var. Bunların hepsinin yanında hanımları
da gömülü. Önceki gelenekte padişah türbesi bağımsız olarak inşa edilmiştir. 2.
Selim'in Atik Valide diye anılan hanımı Nurbanu Sultan yanında yatıyor. Sultan
3. Murat ve 3. Mehmet'in eşleri Safiye Sultan ve Handan Sultan, bunların
kızları, Sokullu Mehmet Paşa'nın eşi de burada gömülmüş. Burası İstanbul'da
önemli bir hanedan mezarlığı.'' (AA)