Aynı Suya İkinci Kez HES Yapamazsınız!



Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Boğazpınar köylüleri, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen HES’lerle ilk kez 2009 yılında tanıştı. Köylülerin yaz aylarında mesire alanı olarak kullandığı Gökharman Nehri üzerinde HES kurmak için harekete geçen özel bir şirket, projenin ardından nehir çevresinin daha güzel olacağını, birçok köylüye iş olanağı sağlanacağını öne sürerek köylüleri ikna etmeyi başardı. HES projesinin, her çeşit meyvenin yetiştiği yörenin tarımına hiçbir şekilde olumsuz etki etmeyeceğini öne süren şirket yetkilileri, köylülerin iddiasına göre arazilerini satmak istemeyenler olursa devletin zorla ellerinden alacağını söylemeyi de ihmal etmedi. Sonuç olarak köylüler razı oldu ve Boğazpınar’a inşa edilen Gök HES, 2010 yılında faaliyete geçti.

HES bitti, köylü işten atıldı, nehir kurudu

Evrensel'den Yusuf Yavuz'un haberine göre, Boğazpınar köylülerinden biri olan Ahmet Öztürk şunları söyledi: “HES çalışmaya başladığında kazma kürek işinde çalıştırılan 20-30 köylü işten çıkarılmıştı. Köyden sadece şirketle birlikte köylüyü ikna etmek için çalışan eski köy muhtarı çalışıyordu. Mesire alanı olan ırmaktan su akmıyordu bile. Irmak yatağı bataklık olmuş,  ırmağa inen yolun 3 kilometre ilerisi zincirle kapatılarak, bırakın ırmağı, köylünün tarlalarına girmesi bile engellenmişti. Bataklıkta oluşan sivrisinek yayla olarak tabir edilen Boğazpınar köyünü ciddi olarak rahatsız ediyordu artık.”

‘Boğazpınar halkı ekmeğine döz dikenleri anladı’

“Tarım ve hayvancılık da nasibini almıştı bu durumdan. Hayvanlar ırmağa inemiyordu. Köyün iklimine oldukça uyum sağlayan ürünlerin barajın oluşturduğu nemden dolayı rekoltesi düşmüş, iklim değişmişti. O zaman anladı Boğazpınar halkı; bu insanlar artık ekmeklerine göz dikmişlerdi. Her gün evine götürdüğü ekmekten bir dilim daha eksiliyordu Boğazpınar halkının. ‘Ülkemiz kalkınıyor’ deniliyordu. Türkiye’deki bütün HES’ler ülke enerjisinin yüzde 5’ini karşılıyor maşallah ama elektrik de hiç ucuzlamıyordu. Şirket patronunun kalkındığını görebiliyorduk daha doğrusu helikopteriyle köyün üzerinden geçişini görüyorduk!”

‘İkinci HES'i de yapıp vadiyi betonla kaplamak istiyorlar’

“Şirketin gözü doymak bilmiyordu. Bir tane HES yetmemişti. Kadıncık Vadisi’ni boydan boya betonlarla kaplamak istiyorlardı. Ancak işleri kolay değildi bu kez. Çünkü Boğazpınar halkı olanları ve olacakları artık herkesten daha iyi biliyordu. Birilerinin adım atması, bir kıvılcım gerekiyordu. O kıvılcım üç arkadaşın astığı pankartın HES’çiler tarafından çalınmasıyla başladı. Köylü o gençlerine ve pankartına sahip çıktı. Köylüler kararlıydı. Boğazpınar’da ikinci HES’e izin yoktu. Karasu’da, Gökharman’da ve Tarsus’ta onlarca eylem yapıldı. Boğazpınar’da ulusal ölçekte sanatçıların katıldığı, ‘Suyumuza sahip çıkıyoruz’ temalı bir kültür sanat festivali yapıldı. Köylüler,  ikinci HES’le ilgili ÇED toplantısının yapılmasına izin vermedi.”

Suyun kullanım hakkını şirkete vermek kimin adaleti?

Tüm bunlara rağmen Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından projeye ‘ÇED Olumlu’  kararı verildi. Mahkemeye gittik. Mersin Barosu,  bir grup yaşam savunucusu ve 48 köylü tarafından projeye karşı üç ayrı dava açıldı. Boğazpınar halkı mahkeme süreci bitmeden hiçbir şekilde herhangi bir şirket aracını, şirket çalışanını köye sokmamakta kararlı. Artık hukukun bittiği yerde kendi hukukumuzu kendimiz yaratacağız. Suyun kulanım hakkının 49 yıllığına şirketlere verilmesini hiçbir mantık kabul edemez. Oradaki insanların kuşun böceğin balığın ağaçların kullanım hakkı yok mudur? Bu kimin adaletidir? Bizler Boğazpınar halkı olarak yaşayabilme hakkımızı savunuyoruz.”

‘Yaşam hakkı' için festivale çağırıyorlar

Köyünde yaşananları aktaran Ahmet Öztürk, Boğazpınar HES Karşıtı Platformunun da sözcülüğünü yürütüyor. Ahmet Öztürk’ün tüm ülkeye bir de çağrısı var. 10-11 Ağustos tarihleri arasında Boğazpınar- Karasu Kültür Festivali’nin ikincisini gerçekleştireceklerini belirten Öztürk, yaşam hakkını savunan herkesi Boğazpınar’a davet ediyor.  Eğer hâlâ bir bayram tatili planınızı yapmadıysanız, çadırlarınızı da alıp iki gün boyunca Torosların koynuna sokulabilirsiniz. Film gösterimleri, yöresel oyunlar ve halkoyunlarıyla bölgeyi keşfedebilir, benzersiz doğasıyla Karasu’ya yürüyüş yapabilirsiniz.