Başkent ‘Doğal Aksesuarlarını’ Kaybediyor

Başkente renk katan vadi, bağ, dere ve çaylardan oluşan “doğal aksesuarlar” zaman içerisinde birer birer yok oluyor.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği, şehrin en önemli ekolojik koruma alanlarından olan İmrahor Vadisi, Eymir ve Mogan gölleri su havzası, Çubuk Çayı havzası, Ankara Çayı ve İstanbul yolu üzerinden Kazan’a kadar olan verimli tarım toprakları ile kayak merkezi Elmadağ çevresi de halen tehdit altında bulunan yerler arasında gösteriliyor.

Başkent Ankara, Keçiören, Etlik ve Dikmen bağları, vadi ve tepeleriyle 1950’li yıllardan itibaren gecekondu işgaline uğrarken, 1983 sonrasında çıkarılan “ıslah imar planlarının” uygulanmasıyla çok katlı yapılaşmaya açıldı. Yerleşilmesi sakıncalı olan vadiler, zamanla yeşil dokusunu kaybederek, beton yığını görünüm kazanmaya başladı. Ankara Çayı, Bendderesi, Çubuk Çayı gibi akarsuların büyük kısmı kanalizasyona dönüştüğünden, üstleri kapatılarak birer kanalizasyon kolektörü haline getirildi. Altındağ sırtlarında başlayan ve önceleri önemsenmeyen “barakalaşma”, Bendderesi’ni önce kirli akan bir dereye, daha sonra da kanalizasyona dönüştürünce, vadi tabanının üstüne cadde yapıldı. Başkentlilerin, yazın tozlu ve sıcak ortamından kaçmak amacıyla çıktıkları Etlik, Keçiören, Dikmen, Gaziosmanpaşa ve Esat bağları ve buralara yapılmış “bağ evleri” de son döneme kadar onarılarak kurtarılanların dışında ortadan kalktı. Bağ evleri yerini, imar parselasyon düzeninde çok katlı yapılara bıraktı. Keçiören’de Ankara Araştırma Merkezi, Gaziosmanpaşa Uğur Mumcu Sokak’ta Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) Kültür Evi’ne çevrilen bağ evleri ile Karlı Sokak’taki evler zamanın ve imar planlarının tahribatından güçlükle kurtarıldı.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği, şehrin en önemli ekolojik koruma alanlarından olan İmrahor Vadisi, Eymir ve Mogan gölleri su havzası, Çubuk Çayı havzası, Ankara Çayı ve İstanbul yolu üzerinden Kazan’a kadar olan verimli tarım toprakları ile kayak merkezi Elmadağ çevresi de halen tehdit altında bulunan yerler arasında gösteriliyor.

“KENTİN GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINIYOR”
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Şehir ve Bölge Plancısı Doç. Dr. Mehmet Tunçer, belediyeler tarafından hayata geçirilen “ıslah planları” ile kentin geleceğinin ipotek altına alındığını söyledi. “Islah” çalışması için yeşil alanların korunarak, gecekonduların alt yapısının yenilenmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Tunçer, “ıslah” adı altında bahçelerin ve yeşil alanların yok edilerek, taban alanı eskisine göre en az 3-4 misli büyük ve çok katlı yapılaşmalara gidildiğine dikkati çekti. Doç. Dr. Tunçer, çok katlı yapıların bölgedeki nüfus yoğunluğunu 8-10 kat arttırmasıyla hava kirliliği, gürültü ve görüntü kirliliği gibi sorunlarında ortaya çıktığını belirtti.
Zaman içerisinde bozulan doğal oluşum ve yapıların rehabilitasyon ya da restorasyon çalışmaları yoluyla kazanılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tunçer, şunları kaydetti: “Bundan sonrası için de geçmiş bir kenara bırakılarak, 1/25000 ya da 1/50000 ölçekli planlarla, kentin potansiyel yerleşim alanlarının belirlenmesi gerekiyor. Buraların belirlenmesinde de söz konusu bölgede verimli tarım alanları ve su havzalarının olmamasına dikkat edilerek, arkeolojik alanlar, köyler ve kırsal yerleşim örneklerinin koruma altına alınması sağlanmalı. Altyapı çalışmalarının tamamlanmasının ardından, konut alanlarının geliştirilmesi için 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama planları hayata geçirilmeli. Bu arada, sağlıklı arsa politikaları uygulanarak arsa spekülasyonunun da önüne geçilmeli.”