Bayındırlık ve İskan Bakanlığının yeni bir isim altında
yeniden yapılandırılması öngörülüyor. Bakanlığın yeni adı için bir kaç olasılık
üzerinde duruluyor, bunlar içinde ''Bayındırlık ve Şehircilik
Bakanlığı'' öne çıkıyor. Afet İşleri Genel
Müdürlüğünün, 17 Aralık 2009 tarihinde faaliyete geçen
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına devriyle
birlikte Bakanlık afet alanında müdahaleden çekilerek, yapı stokunun
iyileştirilmesine yoğunlaşacak.
Bakanlık, farklı bakanlıklarda bulunan üst ölçek planlama yetkisini de
bünyesinde toplayarak, kentleşme alanında planlama, projelendirme, yapım
süreçlerini denetim altına almayı ve vizyon oluşturmayı hedefliyor. Bakanlığın
yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa çalışmasının 2010 yılının ilk yarısında
tamamlanması planlanıyor.
A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Bayındırlık ve İskan Bakanı
Mustafa Demir, teşkilat kanunuyla ilgili taslak metin
üzerindeki çalışmanın son aşamaya geldiğini belirterek, yakında Başbakanlığa
sunulacağını söyledi. Demir, Bakanlığın yeni ismine ilişkin, ''Bayındırlık ve
Şehircilik isminde muhtemelen olacak. Diğer isimler üzerinde birazcık daha
çalışmamız lazım, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulunun onayını gerektiren şeyler
bunlar, açıklamak çok doğru değil'' şeklinde konuştu.
Bakan Demir, Afet İşleri Genel Müdürlüğünün de ayrılmasıyla birlikte
Bakanlığın içinin boşaltıldığı gibi görüşlerin dile getirildiğini kaydederek,
bunların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Demir, ''Aslında bir nevi değişen
şartlara göre, Türkiye'nin geldiği nokta itibariyle Bakanlık olması gerektiği
yere doğru kendisini yapılandırmak durumunda, bizim çalışmalarımız da bu yönde''
dedi. Bakanlığın düzenleyici, denetleyici, planlayıcı bir noktaya gelmesi
gerektiğini ifade eden Demir, ''Ana hedef; mühendislik ve mimarlık
uygulamalarında planlamadan başlayarak, projelendirme, yapım aşamaları... Ancak
yapımın bizzat kendisi değil, denetlenmesi, yönetilmesi, kullanımı ve yapıların
oluşturduğu kırsal ve kentsel yerleşimleri bir strateji dahilinde yöneten kurum
olmak'' diye konuştu.
''Üst ölçekli planlarla ilgili yetki bakanlıkta toplanmalı''
Bakan Demir, afet konusunda da Bakanlık olarak müdahale alanından
çekildiklerini, ancak afete dayanıksız yapı stokunun iyileştirilmesi konusunda
görevlerinin devam ettiğini söyledi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
bir koordinasyon birimi olarak hizmet vereceğini ve sorunların çözümü için
Kuruldaki 10 ilgili bakana görev dağılımı yapılacağını anlatan Demir, ''Bunu
sağlıklı işletebilirsek, netice itibariyle bizim kırsal ve kentsel alanda afete
karşı dayanıklı olmayan yapı stoklarımızın iyileştirilmesi, doğal olarak
Bakanlığımızın ukdesinde olmak durumunda'' dedi.
Demir, konuya ilişkin Kentsel Dönüşüm Yasa Taslağı üzerinde çalıştıklarını
ifade ederek, ''taslağı yakında Bakanlar Kuruluna sunacaklarını'' belirtti.
''Tasarının 2010 yılının ilk ayları içinde yasalaşmasını öngördüklerini''
kaydeden Demir, yasanın ana konusunu ''afete, özellikle depreme dayanıksız yapı
stoklarının dönüştürülmesinin'' oluşturduğunu, yıpranmış, köhnemiş kent
dokularının da kapsam içinde yer aldığını ifade etti.
Demir, ''Bununla da bağlantılı, özellikle üst ölçek planların yapımı veya
onaylanması, tüm yetkilerin bu bakanlıkta toplanması gerektiği konusunda herkes
hemfikir'' dedi.
''Denetime ağırlık verilecek''
Bu yetkileri elinde bulunduran Bakanlıkların konuya nasıl yaklaştığı sorusuna
karşılık da Bakan Demir, şunları kaydetti:
''Teşkilat Kanununu hazırlıyoruz... Teşkilat kanunumuzda üst ölçek planları
tarif edeceğiz ve yapmak, yaptırtmak veya onaylamak diye ifade edeceğiz.
Bakanlığımız plan yapma peşinde değil ama kamu adına üst ölçek planların tek
elde onayının ve kaydının, koordinasyonunun yapılması elzem, şart. Buna en uygun
bakanlık bizim bakanlığımız. Biz, buna en uygun diye Bakanlar Kuruluna
sunduğumuzda bir başka bakanlık uygun görülürse... Önemli olan planların bir
yerde toplanması. Buna belki kurumsal bir yetki devri konusunda çekinceli bakan
olabilir ama bu çok reel olmaz, doğru da olmaz. Bu yetkiyi kullanan
bakanlıklarımızın veya ilgili kuruluşlarımızın da çok lehine olan bir yetki
değil aslında... Çok başlılık. Bu konuda geçmişteki koordinasyonsuzluktan doğan
sıkıntıları yaşıyoruz. Artık burayı tek elde toplamak durumundayız.''
Bakan Demir, alt ölçek, uygulama planları yetkisinin yerel yönetimlerde
olduğuna işaret ederek, ''Bunları daraltmayı düşünmüyoruz, daha da güçlendirmek
gerekir. Orada belki katılımcılığı daha da artıracak düzenlemelere ihtiyaç
duyacağız. Bu imar kanunu ve ikincil düzenlemelerle gerçekleştirilebilir'' dedi.
Alt ölçek planların üst ölçek planlara uygun yapılıp yapılmadığını denetlemenin
önem taşıdığını kaydeden Demir, Bakanlığın mimar ve mühendislik uygulamalarından
başlayarak, planlama, projelendirme, yapım süreçleri, standartlara uygun malzeme
kullanılıp kullanılmadığı, ehliyetli ustaların görev alıp almadığı, yapıların
projeye uygun olup olmadığı gibi her yönüyle denetime ağırlık vereceğini,
sürdürülebilirliğin ön planda tutulacağını anlattı.
Kentsel dönüşüme yönelik eleştiriler...
Söz konusu süreçlerle ilgili ''tüm aktörleri güçlendirmek istediklerini''
kaydeden Demir, mimar ve mühendislerin önünü açmak ve en iyi şekilde
çalışabilmelerini sağlamak amacıyla meslek yasaları çıkaracaklarını, usta ve
kalfalara yönelik eğitim desteği vereceklerini söyledi. Demir, bu çerçevede,
yurtdışındaki kentsel dönüşüm çalışmalarında olduğu gibi mimarlara ve kent
dokusunu öne çıkaran projelere ağırlık verip vermeyeceklerinin sorulması
üzerine, kırsal alanla ilgili yöresel mimari çalışmaları bulunduğunu ve Kayseri
ilinde yürüttükleri pilot projeyi yaygınlaştırmak istediklerini söyledi.
Benzer bir projeyi kentsel alanlar için düşünüp düşünmediklerinin sorulması
üzerine Demir, kentsel dönüşümün ölçekli, büyük projeler olduğunu ifade ederek,
''Bakanlığımızın bu alana kırsaldaki bu yapılaşmayla ilgili ortamla girmesini
çok doğru bulmuyoruz doğrusu. Kentsel Dönüşüm Yasasında ana yetkili kurumlar il
özel idareleri, belediyeler, bir de TOKİ. Onlardan talep gelirse Bakanlığımızın
tüm birikimlerini, üniversitelerle işbirliği içindeki çalışmalarını hizmete
sunarız'' dedi. Demir, ''kentsel dönüşümün, yerel unsurları gözardı ederek, tüm
kentleri birbirine benzer hale getirdiği'' yönündeki eleştirilerin
hatırlatılması üzerine de TOKİ'yi de eleştirenlerin bulunduğunu, kendisinin bu
yöndeki eleştirilere ''çok katılmadığını'' söyledi. Demir, ''Eğer varsa böyle
bir eleştiri, böyle bir yapılaşmanın, kentleşme dokularının ortaya çıkmasında en
büyük eksiklik, ancak katılım eksikliğinden kaynaklanabilir'' dedi. Demir, üst
ölçek planlarda muhtemel gelişmeleri gözeten esnek modeller geliştirmenin de
önemini vurguladı. Demir, bu konuda bakanlığın yapılanmasıyla ilgili soruyu
yanıtlarken de ''Yapmak değil daha çok takip eden, yetkilerini kullanırken
planlamada vizyonu, gelecek perspektifi olan, bunun için yeterli verileri temin
eden ve kullanan bir bakanlık öngörüyoruz'' dedi.
Personelin öngörülen yapıya uyumuyla ilgili soru üzerine Demir, özellikle
yılın ilk aylarında eğitim çalışmalarına ağırlık vereceklerini söyledi. Demir,
yeni yapıda ihtiyaç duyulacak alanlar için bu yıl 500'ün üzerinde personel
aldıklarını da ifade etti.
2010 hedefleri
Demir ayrıca 2010 yılında Bakanlık ve il müdürlüklerinde vatandaşların
işlemlerinin hızlı sonuçlandırılmasına yönelik çalışma yürüteceklerini
belirterek, iş ve işlemleri tarif ettiklerini, ne kadar süre içinde
tamamlanacağına ilişkin sistemi kurduklarını bildirdi, elektronik ortamı
oluşturma üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
2010 yılında coğrafi bilgi sistemleri ve yapı envanteri oluşturma gibi
''Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden 2'sini işler hale getirmek
istediklerini'' belirten Demir, kentsel dönüşüm ve yapı denetim kanunlarının
yanı sıra İller Bankası Teşkilat Kanunu ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Teşkilat Kanunu da gelecek yıl içinde çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Bakan Demir, 2010 yılında yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin önünü açacak
çalışmalara da ağırlık vereceklerini ifade ederek, ''Yurtdışı müteahhitlik
hizmetlerine destek sağlayacak, yükseliş trendini, sağladığı güveni daha etkin,
kalıcı kılacak ciddi çalışmalar başlayacak'' dedi. Müşavirlik sistemini
destekleyeceklerini belirten Demir, Türk müteahhitlerinin etkin olduğu, olma
potansiyelinin bulunduğu pazarları araştıracaklarını, temasları
güçlendireceklerini, standartlarda birlik oluşturacaklarını anlattı.
Demir, Türk müteahhitlerinin teminat mektubu sorunun çözümü için ne
yapılacağının sorulması üzerine de bunun daha çok finans sektörünü
ilgilendirdiğini, ancak katkı sağlayabilecek bir sistem oluşturacaklarını
söyledi.
''Yapı denetiminde maddi süreç takip edilecek''
Bakan Demir, önümüzdeki yıl içinde 19 ilde yürütülen Yapı Denetimi Kanunu'nun
kapsamını da genişleteceklerini söyledi. Söz konusu 19 ilde yapı denetim
elemanlarınca gerçekleştirilen araştırmada ''yüzde 95 güvenli yapı stokuna
ulaşıldığı'' sonucunun çıktığını belirten Demir, yüzde 5'in de güvensiz olduğu
anlamı taşımadığını, tereddüt oluşturduğu için inceleme yürütüldüğünü
kaydetti.
Demir, böyle bir sonucun üzerine sistemi yaygınlaştırmayı ve yasa
kapsamındaki il sayısını 54 veya 59'a çıkarılmayı kararlaştırdıklarını
belirterek, çalışmaların devam ettiğini söyledi. Demir, yasa kapsamı dışındaki
illerde de 4 ayrı fenni mesuliyetle denetimlerin sürdürüleceğini vurguladı.
Bakan Demir, yasa kapsamının neden 81 ilde yaygınlaştırılmadığına ilişkin de
''İş ve hacim açısından yapı denetimi bürolarının oluşturulmasının verimli
olmayacağını düşündüğümüz iller var. Yapı denetimi, ilave bir mali yük de
getiriyor yüzde 1 civarında. Oralardaki yapılaşma konusunda bu külfetin bir yapı
yapmaya engel oluşturmasını arzu etmiyoruz'' dedi.
Demir, Yapı Denetim Yasası uygulamasındaki aksaklıkları da gidermeye
çalışacaklarını belirterek, ''Ana şikayetlerden bir tanesi, yapı sahibinin
müteahhitle yapı denetimi bürolarının maddi konularda karşı karşıya gelmesi.
Bunu önleyeceğiz. İki sistem üzerinde çalışacağız. Bu paraların başka bir yere
yatırılması lazım. Bu paralar yapı denetim firmasının hesabına geçtikten sonra
tekrar ilgisine iade edilip edilmediğini takip edeceğiz, gerekirse banka
hesaplarını, ekstrelerini uzun vadede denetleyeceğiz'' dedi.