"Belediye ve Uzman Oda İttifakı" Tartışması



Hasan Üstün'ün 22.07.2007'de Radikal İki'de yayınlanan "Belediyeler ve 'uzman oda' ittifakı!" başlıklı yazısına Mimarlar Odası Antalya Şubesi'nden yanıt gecikmedi: Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin bütün çalışmaları şeffaftır, açıktır. Hasan Üstün, yazısında, "Antalya'da belediye, kurul ve odalar işbirliği marifetlerini sürdürüyor" diyor ve "Anıtlar Kurulu ve Antalya Mimarlar Odası'nı mercek altına almanın zamanı gelmedi mi?" sorusunu ortaya atıyordu.

Mimarlar Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan açıklama şöyle:

"Şubemiz uzun yıllardır Antalya Tarihi Kent Merkezinin Antalya’ya yakışır bir şekilde düzenlenerek koruma altında bulunan Kaleiçi, Belbey, Haşimişcan Kentsel Sit Alanları ile Pazar Hamamı, İki ve Tek Kapılı Han ve Balbey Camiinin bulunduğu Hanlar Bölgesinin ilişkisinin doğru kurularak bu alanların kesintisiz izlenmesi, algılanması ve sağlıklaştırılması amacıyla çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Şubemizin 2004 Yerel Seçimleri öncesinde yayınladığı raporlardan birisi Tarihi Kültürel Merkez başlıklıdır ve bu alanlarla ilgilidir

Bu raporun birçok bölümünü de kapsayan bu bölgede Büyükşehir Belediyesi’nce başlatılan proje çalışmaları da Odamızca izlenmekte ve katkıda bulunulmaktadır.

Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Turizm Teşvik Yasası kapsamında Antalya İl Sınırların içerisinde ilan edilen Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgelerine dava açmaktadır. (Sayın Üstün bu gibi konularla hiç ilgilenmiş midir?) Yukarıda belirttiğimiz alanda Bakanlar Kurulu tarafından Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmiştir. Bu güne kadar gelen belediyelerin bu bölgede gerek çok ciddi çalışmalar yapmamış olması, gerekse önceki yasaları da Büyükşehir Belediyelerine bugünkü kadar kültürel alanlarla ilgili yetki tanınmaması nedenleriyle bu bölgelerde gerekli çalışmalar yapılmamıştır.

Bu bölgenin Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmesi aşamasında, Büyükşehir Belediyesi’nin (kamuoyunda yansıdığı şekliyle) Sivil Toplum Örgütleri ve Odamızla birlikte çalışmalar yapılması ve yine birlikte karar verilmesi halinde yasal yollara başvurmayacağımız konusunda görüşmeler yapılmıştır. Büyükşehir Belediyesi’nin isteklerimize olumlu bakması nedeniyle bu bölge proje ve düzenlemeler ile ilgili yasal yollara başvurulmamıştır. Şubemiz, Büyükşehir Belediyesi ile, bu bölgede o tarihten bu güne birlikte ciddi çalışmalar yapılmaktadır.

Son olarak, Büyükşehir Belediyesince Kaleiçi, Yat Limanı, Balbey, Haşim İşcan Mahallelerinde yapılacak çalışmalarla ilgili Büyükşehir Belediyesi ile protokol imzaladığımız da tüm Antalyalıların ve Mimarlar Odası Örgütünün bilgisi dahilindedir.

H.ÜSTÜN’ün Radikal Gazetesi ekinde çıkan yazısında bahse konu yapılar ve alan, Tarihi Kültürel Merkez dışında bağımsız olarak değerlendirilecek bir alan değildir. Yerel Seçimlerden hemen sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce oluşturulan Antalya Büyükşehir Belediyesi Projeler Koordinasyon Kurulunda; Odamız üç üye ile temsil edilmektedir. Şehir Plancıları Odası’ndan bir temsilci, İnşaat Mühendisleri Odası’ndan bir Yönetim Kurulu Üyesi, Ticaret ve Sanayi Odası’ndan ikinci başkan, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, ilgili Genel Sekreter Yardımcısı, Büyükşehir Belediyesi İmar Danışmanından oluşan bu Kurulun, Kaleiçi, Yat Limanı, Kalekapısı, Cumhuriyet Meydanı, yazıdaki bahse konu alan, Balbey, Haşimişcan Mahalleleri ile Doğu Garajını kapsayan bölgede uygulanacak ve projelerle ilgili olumlu ve uygun görüşü vardır. Ve Şube Başkanımız Sayın M. Osman AYDIN da Şubemiz adına bu kurulda bulunan üç üyeden birisidir. H. ÜSTÜN’ün iddia ettiği gibi Şube Başkanımız M. Osman AYDIN hiçbir şekilde Büyükşehir Belediyesi ücretli ya da fahri İMAR DANIŞMANI DEĞİLDİR, OLMAMIŞTIR, OLMAYACAKTIR. Bu konudaki saptırma H.ÜSTÜN’ün kişiliğini ortaya koyması açısından önemlidir. Evet Şube Başkanı M. Osman AYDIN Kent Konseyinde uzun süredir Başkan Vekilidir. Ancak bu görevi atanmış olarak yapmamaktadır. Her defasında Demokratik Kitle Örgütleri, Sivil Toplum Örgütleri ve Meslek Odası Temsilcilerinin bulunduğu 600 kişilik Kent Konseyince ezici bir üstünlükle seçilerek yerine getirmektedir. Koruma Kurulu’nda devamlı olarak Uzman Oda Temsilciliği yapmamakta, Şube Yönetim Kurulu her toplantı için ayrı bir temsilci belirlemektedir. Yine Şube Başkanımızın belediye başkan aday adayı olduğu dönemde hazırladığı raporlarda okullar ve hastane ile ilgili görüşü yoktur. Herhangi bir çelişki de söz konusu değildir.

Sözünü ettiğimiz Koordinasyon Kurulu’nca, bu projeler kapsamında bölgede tarihi, kültürel değerlerin korunması, geliştirilmesi, cephe düzenlemeleri, birçok bölgede çarpık yapılaşma sonucu algılanması ve izlenmesi mümkün olmayan tarihi yapıların ortaya çıkarılması çalışmalarının yanı sıra, kent merkezinin yayalaştırılması da düşünülmüştür. Cumhuriyet Meydanı’ndan Doğu Garajı’na, yine Cumhuriyet Meydanı’ndan Üçkapılar’a kadar olan yolların kademeli olarak yayalaştırılması kararı da alınmıştır.

Valilik binasının yıkılması, Cumhuriyet Dönemi yapısı Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu’na taşınması, bu okulun restore edilerek, Valilik Binası olarak kullanılması için rölöveleri Odamızca hazırlattırılmış, ve bu binanın korunmasına en büyük katkı Şubemizce sağlanmıştır.(Bu okul restore edilirken Sayın H.ÜSTÜN nerelerdedir?) Vakıf İşhanı’nın yıkılması bu bölgede yapılacak çalışmalarla tarihi Pazar Hamamının, İki Kapılı Hanın, Tek Kapılı Hanın, bölgedeki sivil mimarlık örneklerinin açığa çıkarılması, Vakıf İşhanı’nın karşı sırasındaki dükkanların cephe düzenlemeleri ve sağlıklaştırmaların yapılması, okulların ve hastanenin yıkılarak bu alanın açık alan olarak düzenlenmesi, yeşillendirilmesi, bu alanın yaşamasına yönelik çok az yapı yoğunluğuna sahip kafeteryalarla desteklenmesi, Antalya Kent Merkezinin canlanmasında büyük katkısı olan, turistlerin her saat ziyaret ettiği salaş yapılarla hizmet veren Doğu Garajı’ndaki Altın Portakal esnafının, bu alanın altında yapılacak 2 katlı çarşıya taşınması (ÜLKEMİZİN DİĞER KENTLERİNDE YAŞANAN DÖNÜŞÜMLERİN AKSİNE AMAÇ BU YAPILARIN YERİNE RANT TESİSLERİ YAPMAK DEĞİL, MEYDAN YEŞİL ALAN KAZANIMLARI VE YAŞAMIN SÜRDÜRÜLMESİNE OLANAK SAĞLAMAKTIR, esnafa başka bir yer bulunmaması halinde bu iki kat çarşı yapılmayabilecektir), yarışma sonucu elde edilen ve şu anda çarşıda barınan geleneksel el sanatlarıyla uğraşan esnafın yer alacağı Demirciler Çarşısı ve çevresinin bu alanlarla bütünleştirilmesi ile ilgili projeler hazırlanmıştır.

Antalya’da son yıllarda kentin birçok alanında yeni ve büyük ölçekli alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Ancak, kültürel açıdan bakıldığında, Antalya için geleneksel halk pazarlarının önemi günümüzde de yadsınamaz. Her türlü malın ve özellikle sebze ve meyvenin küçük ünitelerde satıldığı bir çarşı biçimi olan halk pazarı; nitelik olarak geleneksel esnaf ve müşteri ilişkilerini sosyo-kültürel süreklilik içinde devam ettiren, yerel halk ve turistlerin birlikte kullanacağı bir kentsel buluşma mekanı olarak tanımlanabilir. Bu nedenler ve bu amaçlarla Doğu Garajı alanının projeleri yarışma yoluyla elde edilmiş, geleneksel halk pazarı işleyişinin bu alanda korunması düşünülmüştür. Doğu Garajı ve Valilik alanlarında otobüsler için düşünülen otoparklarla turistlerin bu otoparklardan birinde indirilip, yukarıda tanımladığımız tarihi kültürel merkezde yaya olarak gezdikten sonra diğerinden tekrar alınması düşünülmüştür.

Sayın H.ÜSTÜN’ün yazısındaki alanla ilgili gelişmelere gelince:

1990 yılında Antalya Kent Merkezinde yer alan İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve Doğumevi yapılarını da içine alan ve Odamızın katkılarıyla düzenlenen “Antalya Kalekapısı Kentsel Planlama ve Tasarım Projesi” yarışması jüri başkanı Özcan ALTABAN’ın yazısı ile yazı ekinde belirlenen yarışma alanının Antalya Koruma Kurulu’nca değerlendirilerek yarışma katılımcıları yönlendirici temel ilkeler ve esnekliklerin belirlenmesi ve Antalya Belediyesi’ne iletilmesi istenmiştir.

Antalya Koruma Kurulu’nca bölge yerinde de incelenerek, Balbey, Yüksekalan ve Tahılpazarı Mahallelerini kapsayan ve karar eki 1/1000 ölçekli paftada, korunması gerekli sokak ve taşınmazlar belirlenerek “Korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescil edilmesine karar verilmiştir. Bu paftada, ilgi yazıdaki bahse konu binaların tescillenmesine gerek görülmemiştir.

Antalya Belediyesi’nce, Eylül 1991 yılında Antalya Koruma Kuruluna başvurularak Kalekapısı ve Çevresi Kentsel Tasarım Proje Yarışmasının sonuçlandığı, müellifçe 1/1000 ölçekli planların hazırlandığı belirtilerek, bu plandaki sit sınırlarına ilişkin gerekli kararın alınması istenmiş, Antalya Koruma Kurulunca, sit sınırlarının yerinde incelenmesine karar verilmiştir. Kurulca, karar doğrultusunda yerinde yapılan inceleme sonucunda, 1992 yılı ocak ayında Balbey Kentsel Sit Alanı ve etkileme geçiş alanı sınırlarının belirlendiği paftada ve yapılan çalışmada söz konusu okullar ve sağlık tesisi yapısı, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıkları olarak değerlendirilmemiş, tescil edilen kentsel sit alanı veya etkileme geçiş alanı içerisinde yer almamıştır.

Antalya Belediyesi’nce daha sonra “Kalekapısı Kentsel Planlama ve Tasarım Projesi” doğrultusunda bu alan ile ilgili imar planları yeniden düzenlenerek 1/1000 ölçekli imar planında İnönü İlköğretim Okulunun bulunduğu alan”çim”-çok işlevli merkez-Kız Meslek Lisesinin bulunduğu alan “eğitim kurumu”, Vakıf Hastanesi’nin bulunduğu alan da “Sağlık Tesisi” alanı kararı ile değerlendirilmiş, Vakıf Hastanesi yapısı önerilen yol düzenlemesi sebebi ile kısmen yolda kalmıştır.

Bu dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca onaylanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planında, Kent Merkezi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi “Merkez Koruma ve Dönüşüm Alanları” olarak tanımlanmış, bu doğrultuda Cumhuriyet Meydanı ve Valilik Binası, Hanlar Bölgesi Kalekapısı Çevresi, Sobacılar Çarşısı ve Okullar Bölgesinde alt bölge proje çalışmalarına Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce başlanmıştır.

Daha sonra bölge ile ilgili 1/5000’lik ve 1/1000’lik planlar hazırlanarak onaylanmış Koruma Kurulu ile ilgili olan bölgeler Kuruldan geçirilmiştir.

1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında, Okulları ve Hastaneyi kapsayan alana (MGA)-Merkez Gelişim Aksı- kararı getirilmiş ve bu alan üzerindeki yapıların kaldırılması ve meydan, bodrum (yer altı çarşısı gibi) ve otopark düzenlemesi öngörülmüştür. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, okulların ve Vakıf Hastanesi’nin korunmasını isteyenlerden hiçbir yasal yollara başvuru girişimi gelmemiştir. Bu aşamada Sayın H.ÜSTÜN nerelerdedir? Neden hukuksal yollara başvurmamıştır?

Söz konusu yapıların yerinde yapılan incelemesinde ve yapılar ile ilgili yapılan araştırmalar ve yazışmalar sonucu elde edilen belgelerden; İnönü İlköğretim Okulu yapısının 1946 yılında, dönemin Antalya Valisi Haşim İşcan tarafından iki katlı olarak inşa ettirildiği 1962 yılından itibaren yapıya fiziki müdahalelere başlandığı, 1965’de doğu bölümüne, 1982 yılında batı bölümüne kat ilaveleri yapıldığı, yine 1992 yılında yapıda kapsamlı bir onarım çalışması yapıldığı, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi yapısının da 1942 yılında dönemim Valisi Haşim İşcan tarafından iki katlı oturtma çatılı bir yapı olarak yaptırıldığı, ancak 1970’li yıllarda yapıya bir kat daha eklenerek çatının kaldırıldığı, çatının teras çatıya dönüştürüldüğü ve okul bahçesine ilave bir yapı daha yapıldığı, bugün Vakıf Hastanesi adı ile bilinen, Eski Doğumevinin 1946 yılında Antalya Güzelleştirme Cemiyeti tarafından inşa ettirilerek Sağlık Bakanlığı’na tahsis edildiği, 1987 yılında binada çeşitli onarım ve tadilatlar yapıldığı ve Akdeniz Sağlık Vakfının kullanımına verildiği, özellikle kullanım amacı doğrultusunda önemli onarım ve tadilatlar gördüğü bilinmektedir. Konu ile ilgili olarak yapılan başvurular nedeniyle Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca yeniden ele alınmış ve yerinde yapılan incelemeler sonucu 09.03.2007 tarih 1497 sayılı karar alınmıştır.

Karar: “Uluslar arası alanda da kabul edilen bu tanımlar ve koruma kurumsal yaklaşımları çerçevesinde İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve eski Doğumevi yapıları incelendiğinde, bu yapıların yapıldıkları dönemin mimari yaklaşımları bağlamında çok özel nitelikler göstermediği ve geçirdikleri köklü değişimlerle günümüze gelmiş olduklarından, içerdikleri işlevlerin günümüz tanımlarına uygun mekansal kaliteyi de taşımadıkları, dolayısıyla 2863 sayılı yasada getirilen kültür varlığı tanımı kapsamında aranan nitelikleri bünyesinde barındırmadıkları görüldüğünden “korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescillerinin uygun bulunmadığına (Olumsuz)

Yapıların kentsel belleğin bir öğesi olarak taşıdıkları anı değerlerinin ise farklı tasarımlarla sürdürülebileceğinin tavsiyesine karar verildi.” şeklindedir.

Yukarıdaki bilgilendirmelerimiz ve yine, yukarıda açıkladığımız tarihi bölgenin Kültürel Merkez olarak hayata geçirilebilmesi, yaya ulaşımı, bölgenin algılanması, düzenlenmesi, sağlıklaştırılması için Balbey Mahallesinin, Kalekapısı, Kaleiçi ve hatta Haşimişcan Mahallesiyle Atatürk Caddesi üzerinden bütünleşmesi için bu yapıların yıkılması, kamulaştırmalar kolaylaştığında bu yapıların Kalekapısına doğru, yakınında bulunan binaların da (Vakıf İşhanı, Tekel, İş Bankası, Belediye İşhanı, vb.) Şubemizce yıkılması gerektiği belirlenmiştir. Şubemizin Büyükşehir Belediyesi ile imzaladığı protokol doğrultusunda Kaleiçi, Yat Limanı, Kalekepısı, Balbey, Haşimişcan Mahallelerinin yeniden planlanması ve bütünleştirilmesinin kısa sürede gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir. Kaleiçinde, sokak düzenlemeleri, trafik ile ilgili tedbirler konusunda başlatılan çalışmalar bu düşüncelerimizi kanıtlar niteliktedir. Kısacası Şubemiz, konuyu iki okulun ve bir sağlık tesisinin yıkımı olarak görmemektedir.

Yukarıda tanımladığımız bölgenin; Tarihi Kültürel Merkez olarak yeniden ele alınması, aktif yeşil alanlarla da desteklenerek bütünleştirilmesi olarak görmektedir. Koruma Kurulu’nun son kararında da belirlendiği gibi hastane ve okul yapıları, inşa edildikleri tarihteki mimari özelliklerini yukarıda belirttiğimiz tadilat ve kat artışlarıyla tamamen kaybetmişlerdir. Ancak tabii ki bu yapıların anı değerleri vardır. Şubemizin de destek verdiği Kent Müzesi çalışmalarında ve alanda yapılacak çalışmalarla anı değerlerinin yaşatılabileceğini, merkezin bütünleştirilmesinin çok çok önemli olduğu ve bu açıdan bakınca bu yapıların yıkılmasında bir sakınca olmadığını düşünmektedir.

Doğan KUBAN, Özcan ALTABAN, Cengiz BEKTAŞ’ın görüşlerine gelince; Şubemizce düzenlenen sempozyumda davetli olan bu bilim adamları binalar ilk yapıldıkları kat ve özelliklerdeymiş gibi tek taraflı bilgilendirilerek rapor yazmaları sağlanmıştır. Şubemizce bu raporlar engellenebileceği halde demokrasi anlayışımız gereği bu yola başvurulmamıştır.

H.ÜSTÜN’ün yazısında yer alan Dokuma konusunda da Odamızın tavrı net olmuştur. Önce kamuoyu oluşturularak; Dokuma’nın özelleştirme kapsamında satışının engellenmesi ve kente kazandırılmasında önemli katkılar konmuş, alanın inşaat emsali tek başına Odamız girişimleri ile E=0,60 düşürülmüştür. İhalesiz veriliş şekline önce Şubemizce tepki konmuştur. Dokuma alanının ön tarafındaki ana fabrika binası H.ÜSTÜN’ün ANFAŞ’a (fuarcılık şirketi) bağlı fuar alanı yani ticari alan önerisinin aksine Şubemiz katkılarıyla Modern Sanatlar Müzesine dönüştürülmüştür.

Şubemizin hükümet ve belediye ile ilişkilerine gelince: Kıyı Yasası Yönetmeliği gibi ulusal konularda Şubemizin ciddi girişimleri olmuş, yönetmelikte yapılan değişikliğe dava açılarak iptal ettirilmiştir. Kıyı Yasası’nda yapılmak istenen değişiklikler de Şubemizce takip edilmektedir.

Kentimiz için çok önemli olan 3500 dönümlük Lara Kent Parkı’nın bu günkü hükümetçe uluslararası ortaklı şirketlere tahsisinin engellenmesi konusundaki mücadelede Şubemiz ve Şube Başkanımız çok önemli katkılar koymuştur. Yine kentimizin 2600 dönümlük akciğeri Vakıf Çiftliğinin aynı yolla tahsisinin engellenmesine Şubemiz ve Başkanının katkıları tüm Antalya kentince bilinmektedir. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Antalya’daki Toprak Mahsulleri Ofisi alanının değerinin çok altında bir bedelle satılmasından sonra plan değişikliği yapılarak, ticari alana dönüştürülmesi isteminin iptaline,

Karayollarına ait Akdeniz Üniversitesi karşısındaki alanın plan değişikliği yapılarak özel sağlık tesisi alanına çevrilmesi ve satışa çıkarılmasına,

Antalya Büyükşehir Belediyesi Katlı Otoparkı zemin katını ticari amaçla kullanabilmek amacıyla plan değişikliği yapılmasına,

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce 100.Yıl Spor Tesisleri alanında ticari alan yaratılmak üzere 1/5000 ve 1/25000 ölçekli planlarda değişiklik yapılmış, değişiklik işleminin iptaline,

Aynı alanda “tüm bodrum katlarda bağımsız birim numarası alınarak ticaret yapılabilir ve blok boyu ve derinliği şartı aranmaz” şeklinde plan notu ilavesi ile ranta yönelik sınırsız bodrum kat yapılmasına ve yine parselin zeminde tamamına yapı yapılmasına karşı davalar açılmıştır.

Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nce bu alanda son yapılan plan değişikliği işleminin iptali için de Şubemizce dava açma hazırlığı devam etmektedir.

Lara Kent Parkını Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin elinden dolayısıyla halkın elinden alınmasına neden olan Bakanlar Kurulu’nca alanın “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının ve dayanağı olan Yönetmeliğin iptali ve Yönetmeliğin dayanağı olan 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Yasası’nın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine götürülmesi istemiyle Şubemizce dava açılmıştır.

Lara Kent Parkının tahsis kararlarına ilişkin de Şubemizce diğer bazı Meslek Odaları ile birlikte dava açılmıştır.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken bütün bu konulara kente duyarlı H.ÜSTÜN’ün duyarsız kalma nedeni kişisel olarak öne çıkamayacak olması olabilir mi?

AKP’li Büyükşehir Belediyesi’nin kamu yararına aykırı plan değişikliği işlemlerine karşı bu kadar çok dava açan Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin ve Başkanının rant yaratma operasyonlarında hangi sınıfı temsil ettiğini olsa olsa ancak H. ÜSTÜN anlayamaz ya da kavrayamaz. Hele kentteki hükümet uygulamalarına ve Büyükşehir Belediyesi icraatlarına dava açan, kamuoyu oluşturan bir Şubeyi, “belediyeyle-uzman Oda ittifakı” olarak suçlamaya H.ÜSTÜN’den başka kim inanır ve kalkışır ki? Hele bu Şubeyi AKP hükümeti ile birlikte TMMOB’yi içten yıkmaya çalışmak senaryosu ve/veya komplo teorisi ancak H.ÜSTÜN’den beklenilebilir.

H.ÜSTÜN’ün iddialarındaki, uluslararası sermayeye hizmet edecek kent patronları yaratacak rant şirketine gelince; Mimarlar Odası Antalya Şubesi Olağan Genel Kurulu 21 Ocak 2006 tarihinde yapılmıştır. Genel Kurul’da Şubenin, kentle ilgili dışa dönük çalışmaları yanında, üyelerinin sosyal ve ekonomik sorunlarına daha çok eğilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mesleki denetimin daha ciddi uygulanması için tedbirler alınması ve ekonomik sorunlarla ilgili Yönetim Kurulu’nun çalışma yapması istenmiştir. Genel Kurulda bu konuların karara bağlanmasıyla ilgili bir Olağanüstü Genel Kurul yapılması kararı da alınmıştır.

Şube Yönetim Kurulu Olağan Genel Kurul sonrası yaptığı çalışmalar sonucunda, Olağan Genel Kurul gereği Olağanüstü Genel Kurul 10 Şubat 2007 tarihinde;

Mimarların ekonomik sorunları hakkında görüşme, Mimarlık yasası ve mimarlık politikaları, Batı Akdeniz Mimarlık Sergisi ve Ödülleri şartnamesinin görüşülmesi, Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi/Antalya Birimi bilgilendirme gibi gündem maddeleri ile toplanmıştır. Yani Olağan Üstü Genel Kurul H.ÜSTÜN’ün iddia ettiği gibi şirket kurmayla ilgili ve tek maddeli değildir.

Gündemin 5.maddesinde, üyelerin ekonomik sorunları ile ilgili olarak serbest, kamuda ve özel sektörde çalışan üyelerimizin sorunları ve çözüm önerileri tartışılmıştır. Yine aynı maddede, bölgesel kalkınma, havza planlaması gibi konularda mimarların iş olanaklarının araştırılması için hazırlanan proje ile ilgili çalışmaların devam etmesi kararlaştırılmıştır. Yine aynı maddede ülke inşaat sektöründeki durgunluk ve çıkmazlar ele alındığında, mimarların tek başlarına, DEĞERLENDİREMEDİKLERİ KÜÇÜK BİRİKİMLERİNİ BİRLEŞTİREREK bütün üyelere açık kuracakları anonim şirkette değerlendirip değerlendiremeyecekleri tartışılmış, bu şirketin proje şirketi olmaması daha çok bina güçlendirmesi, labaratuvar ve inşaat işleri yapması, inşaat malzemeleri üretimi, pazarlaması, ithalatı ve ihracatı konularında iştigal etmesi gerektiği belirlenmiştir. Ve Şube Yönetiminin bu şirketin kurulması için çalışma yapması, kurulabiliyor ise mesleğimizi toplum gözünde küçük düşürecek işleri almaması, yapmaması için şirketin Şubemizce denetlenmesi görüşü benimsenmiştir.

Şube Yönetim Kurulumuz, Şubemizin hiçbir şekilde de şirkete ortak olamayacağı, ortak olmak istese de yasalar ve yönetmelikler gereği ortak olamayacağı, kurucusu olamayacağının bilincindedir ancak bir şirketin kurulmasına, üyelerinin isteği ve Genel Kurul kararı gereği destek olacaktır. Bu şirket bu güne kadar ne kurulmuştur, ne ana sözleşmesi belirlenmiş ne de ortak kaydetmektedir. Üyeler yukarıdaki gerekçelerle bu şirketi kurmak isterlerse, sadece toplanmalarına Şubece katkı konabilecektir.

Kurulmamış bir şirketi kurulmuş ve ortak kaydediyor gibi göstermek, böyle bir şirketi yazıdaki gibi hayal etmek, seçilmiş Mimarlar Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu hakkında, seçen üyelerine değil de üst örgütlerine yakınmak ancak, H.ÜSTÜN’ün beynine ve demokrasi anlayışına sığabilir. Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin bütün çalışmaları şeffaftır, açıktır. Bizim Sayın H.ÜSTÜN’ün gazeteciliğini, öğretim üyeliğini ve bu çamur atma girişimlerinin kendisine sağlayacağı yararı sorgulama gibi bir niyetimiz yoktur. Ancak H.ÜSTÜN’ün bu davranışının gerekçesi kendisini unutturmamak ve ön plana çıkarabilmek amacıyla ve olsa olsa, çamur at izi kalsın düşüncesiyle hareket ederek Antalya kamuoyunda kamu yararına yaptığı başarılı çalışmaları nedeni ile haklı bir yer edinen Mimarlar Odası Antalya Şubesini suçlayarak dikkatleri üzerine çekmek ve bu yolla gündemde kalma içgüdüsü olabilir. Yukarıdaki konularda Şubemizin çalışmaları ise her zaman her türlü araştırmaya açıktır."