Antalya kentinden denize bakıldığında karşıda sağda görülen,
kuzeyden güneye sıralı dağlar “Beydağları”dır. Bu dağlar ve
Akdeniz’le kucaklaşan kıyıları 1972 yılında “Olimpos
Beydağları Milli Parkı” olarak kabul ve ilan edilmiştir. Her biri ayrı
efsane söyleyen Beydağları’nın eteklerinde dünya güzeli koylar, koyaklar,
köyler, pınarlar sıralanır. Sarısu, Sıçanadası, Topçam, Çaltıcak, Kargıcak,
Akyarlar, Beldibi, Göynük, Kındıl Çeşme, Kemer, Ağva (Çamyuva), Tekirova,
Yarıkpınar, Ulupınar, Beycik gibi.
Bu coğrafyaya yaklaşmak, güzelliklerin içine girmek isterseniz aşılmaz
engellerle karşılaşırsınız. Türkçeden başka her dilden adlar taşıyan çok
yıldızlı oteller, tatil köyleri kıyıları ormanları kapatmış, yüksek duvarlarla
denizin görünmesini engellemişlerdir. Anayasaya göre kıyıların halka açık olduğu
söylenir. Oysa, otellerde kalmayanlar için bu kıyılardan yararlanmak, denize
girmek şöyle dursun; kumsallarda yürümek, sandalla kıyıdan geçmek bile olanaklı
değildir. Komşu oteller arasından denize inen yollar kapatılarak kara ile
denizin bağlantıları kesilmiş; derelerin, çayların yatakları daraltılarak, yok
edilerek taşkınlara ortam hazırlanmıştır.
Bu kıyılardaki orman içi dinlenme alanlarında doğal yapı korunmuştur. Otel
bahçelerinde, parklarda yaşatılmayan yerel bitkileri; Akdeniz selvisini, mersin,
defne, hayıt, çitlenbik, keçiboynuzunu buralarda görebilirsiniz; ancak buralar
da özel işletmeciler elindedir. Kısa bir süre için de olsa girmek isteseniz
yüklüce bir para ödemeniz istenecektir.
Ülkemizde son yıllarda bu durum kanıksanmış, karşı çıkılmaz olmuştur. Oysa
kentlerde parklara, mesire alanlarına giriş ücretsizdir.
Yerel yönetimler görevleri gereği para ve emek harcayarak yurttaşlara
ücretsiz dinlenme alanları yaratırken Çevre ve Orman Bakanlığı hazır yetişmiş
ormanlara tel örgü çekip kıyıları halka kapatarak birilerinin kazanç sağlamasına
yol açmaktadır. Bunca engel yetmezmiş gibi son yıllardaki bölünmüş yol
uygulamaları halkı kıyılardan, doğadan, ormandan bütünü ile ayırmıştır. Bu yol
kıyısında güvenlik şeritleri, araçların durabileceği cepler bırakılmamıştır.
Hızınızı kesemezsiniz; araçlar asfalt kenarındaki çelik bariyerlere değercesine,
80-100 km. hızla geçip gitmektedirler. Her dönemeçte bir başka çekicilikle
ortaya çıkan doğal güzelliklere bakmak bile tehlikelidir, olanaksızdır.
Bu yollarda bisiklet şeridi, yaya kaldırımı yoktur. Bariyerlerin dış tarafı
uçurumdur; bisiklet değil yaya bile gidemez. Motorlu araçlar da durmadıklarına
göre bu güzel koylara, plajlara karadan ulaşım Karayolları eliyle engellenmiş
durumdadır. Bir milli park içerisinden geçen yol böyle mi olmalıdır? Ulusal
coğrafyamızın bu eşsiz köşesini; Milli Parkı yurttaşlarımıza ve dünya
insanlarına onur ve kıvançla göstermek bu yolu planlayıp yapanların önde gelen
amacı olmalıydı. Geçmiş yıllarda Antalya’da Kuğulu Park, Topçam, Ulupınar;
Alanya’da Ulaş, Kaş’ta Kapıtaş gibi birçok yol kenarı dinlenme alanı ve plajı
halka açan TCK’den bugün Kemer yolu için ivedi istemler şunlardır:
- Yolun öncelikle deniz tarafında araç durma yerleri, seyir (bakacak)
terasları yapılması, buralarda kısa süreli dinlenme, denize ulaşabilme
olanakları sağlanması.
- Yol kenarında yaya kaldırımları, bisiklet yolları yapılması.
Geçmişte ve uluslararası pek çok uygulamada görüldüğü üzere bu istemlerin
gerçekleştirilmesi başta Antalyalılar olmak üzere; tüm yurttaşlara, gezginlere
TCK’nin güzel bir armağanı olacaktır.