Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
(TİSK), ulusal hedeflere varmanın bilim, teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon
alanlarına ayrılan mali kaynakları ve beşeri kapasiteyi önemli ölçüde artırıp,
etkin kullanmaya bağlı olduğunu bildirdi.
TİSK'den yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin hızla kalkınmasına ve yüksek
gelir grubundaki ülkelerin refah düzeyine erişmesine ilişkin iddialı ulusal
hedeflerin bulunduğu belirtildi.
Bu hedeflere ulaşılmasının başta gelen şartının teknoloji alanında
Türkiye'nin atılım gerçekleştirmesi olduğu aktarılan açıklamada, kalkınmada
sıçrama sağlamanın ancak sanayideki üretim teknolojisinin ileri evrelere
geçmesi, yenilikçilik, bunlara uygun eğitim altyapısı ve uluslararası rekabet
gücü artışı ile mümkün olabileceği savunuldu.
Ulusal hedeflere varmanın bilim, teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon alanlarına
ayrılan mali kaynakları ve beşeri kapasiteyi önemli ölçüde artırıp, etkin
kullanmaya bağlı olduğu anlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''2011-2014 yıllarını kapsayan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi, 'Türk
Sanayiinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya
ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri
teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli iş gücüne sahip ve aynı zamanda
çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümün hızlandırılmasını' amaç
olarak belirlemiştir. Sanayi Strateji Belgesi'nin yanı sıra, araştırma
geliştirme faaliyetlerinin milli gelirden aldığı pay, özel sektörün Ar-Ge
harcamalarındaki payı ve araştırmacı sayıları konusunda hedefler ortaya
konulması da önemlidir.''
Yakın zamanlarda TÜİK'in açıkladığı verilerin, teknolojideki gelişmelerin
ulusal hedeflerle uyumlu olmadığına, çok daha güçlü ve hızlı davranmak
gerektiğini gösterdiğine işaret edilen açıklamada, ''TÜİK verilerine göre, Ar-Ge
harcamalarının milli gelirden aldığı pay 2000 yılında binde 4,8 iken, sınırlı
bir artış göstermiş ve 2010 yılında ancak binde 8,4'e yükselmiştir. Anılan pay
2009 yılına göre azalmıştır. Bu durumda, Ar-Ge harcamalarının milli gelirden
aldığı pay konusunda 2013 yılı için daha önceden konulan yüzde 2 hedefine
ulaşılması imkansız olmasa bile, son derece zordur. 2023 vizyonu çerçevesinde
belirlenen yüzde 3 hedefinin de geçerliliğini yitirmemesi, bu alanda uygulanacak
kamu politikalarının etkinliğine, bir başka deyişle alınacak ek tedbirlere ve
verilecek teşviklere bağlıdır'' denildi.
Özel sektör tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi
Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) içindeki payının, 2010 yılında yüzde 41'den yüzde
45,1'e çıkarak önemli bir artış kaydettiği, buna karşılık kamu kesiminin ve
yüksek öğretimin paylarının azaldığına dikkati çekilen açıklamada, TÜİK'in 2011
yılı Hanehalkı Bilişim Araştırması'nın da Türkiye'nin bilişim becerilerine sahip
insan kaynağı açısından çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğu anımsatıldı.
Açıklamada, 2011 yılı itibariyle Türkiye'de kadınların yüzde 63,1'i,
erkeklerin ise yüzde 53,6'sının hayatında hiç bilgisayar kullanmadığı,
kadınların yüzde 64,7'si ve erkeklerin yüzde 45,1'inin ise internetle
tanışmadığı belirtilerek, ''Türkiye'nin yarısı bilgisayardan uzakken 'bilgi
toplumu' hedefi de boşlukta kalmaktadır. Bu alanda hayat boyu öğrenme süreçleri
ile hızlı bir yetişkin eğitimi programı uygulanmalıdır''
denildi.