Türkiye, yılda ortalama 100 bin yangın olayına maruz kalan, yangın konusunda yüksek oranda riskli bir ülke. Türkiye’de gerçekleşen yangınların 25 bin kadarı sadece İstanbul’da meydana geliyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Şehriban Kıraç'ın haberine göre, Türkiye Yangından Korunma Vakfı ile Yangından Korunma Derneği Onursal Başkanı İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, 2007’den önce yapılan on kat üzeri tüm binaların risk altında olduğuna ve Türkiye’de meydana gelen yangın olaylarının her yıl yüzde 10 arttığına dikkat çekti. Yanıcı malzeme yoksa yangın da yoktur diyen Kılıç’a göre, ciddi cezai yaptırımlar ile gerekli önlemler alınmazsa, büyük can ve mal kaybına sebep olacak yangınlar kapıda.
Yüksek katlı binalardaki artış ve bu binalarda kullanılan plastik esaslı malzemelerin yangına davetiye çıkardığını belirten Kılıç, “Türkiye’de son yıllarda meydana gelen yangınların asıl nedeni kullanılan malzemelerdir. Binalarda yalıtım ve mantolama amaçlı olarak özellikle poliüretan ve polistren gibi aşırı yanıcı malzemelerin kullanılması ve gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle yangınlar hızla büyümekte” dedi. Kılıç, Türkiye’de binalarda yangına karşı dayanıksız malzemelerin kullanılmasının Yangın Yönetmeliği’yle sınırlandırıldığını kaydederek kolay alev alan, yandığı zaman da su ile müdahalenin olduğu bu tip malzemelerde denetimi yapılmadığı için çokça tercih edildiğini ifade etti. Yangın güvenliği ve denetimi noktasında yeni bir uygulamaya da gidildiğini belirten Kılıç, eskiden itfaiye denetiminde olan proje ve iskân onaylarının ilçe belediyelerine bırakıldığını söyledi. Kılıç, “Tüm dünyada yangınla ilgili proje ve iskân kontrolleri, denetimleri itfaiye tarafından yapılır. Avrupa’da ve Amerika’da itfaiye bu konuda tam yetkiliyken ülkemizde bu yetki itfaiyeden alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede onay için itfaiyeden görüş alınmasına gerek olmadığı belirtildi. Gelişmiş ülkelerde itfaiye öncelikle önleme noktasında sorumluluk almaktadır. Bu uygulama ile itfaiye, önleme bilgisine ve sorumluluğuna sahip olamayacak ve dolayısıyla söndürme becerisi kazanamayacaktır. Bu şekildeki uygulama itfaiyeleri eski tulumbacılık dönemine götürmektedir. Proje ve iskân kontrollerinin ilçe belediyeler tarafından, işletme kontrollerinin ise itfaiye tarafından yapılması, yetki karmaşası ve kaos yaratacak, arada vatandaş kalacak ve zararını vatandaş çekecektir” dedi.