Toskana'nın Birleşmiş
Milletler tarafından doğal koruma alanı ilan edilmiş güney
bölgesindeyiz. Tarihi Pienza kasabasının hemen dibinde, yeşilliklerin sonsuza
doğru uzandığı, irili ufaklı tepelerin sedirler, zeytin ağaçları ve tek tük
ağaçlarla süslendiği bir manzara var karşımızda. İtalya'nın son dönemde ün
kazanan Brunello di Montelcino şarapları bu bölgede üretiliyor. Tıpkı
pecorino peyniri gibi... "Provence'ta Bir Gün" adlı filmde Russell Crow'un
canlandırdığı karakter gibi hayalini gerçekleştirmiş genç bir adam ile eşinin
otelinde kalıyoruz. John Woightmann her büyük kent insanının kaçmak
düşünü gerçekleştirmiş. New York'ta büyük bir müzik şirketinin en
tepe yöneticisiyken Toskana'nın Val D'Orcia bölgesindeki bu küçük cenneti
keşfetmiş. Tabii bir şansı var, eşi de dünyanın ünlü dergi ve gazetelerinde
seyahat yazarlığı yapıyor. İşi gücü bırakmış, aldığında yıkılmaya yüz
tutmuş bu küçük çiftlik evini otele dönüştürme işine girişmiş. Önce
Pienza kasabası belediyesi, ardından eyalet yönetimi, doğal alanları koruma
kurulu, Birleşmiş Milletler, derken uzun bir bürokratik mücadele sonucu inşaat
izinlerini tamamlayıp 2006'da 8 odalı küçük otelini tamamlamış. Birçok
Amerikalı'dan farklı olarak Taiwan'da büyüdüğü için yabancı kültürlerle bir
arada olmaya alışkın biri. Sakinliği, doğayı sevenler ve birbirinden lezzetli
Brunello di Montelcino şarapları tutkunları için bu küçük vahayı
yaratmış. Otelinin adı, La Bandita, "unutulmuş, terk edilmiş"
anlamına geliyormuş. Bölge yıllarca Floransa'nın gölgesinde kaldığı için
gelişememiş, yoksul kalmış. Bugün bakınca belki de çok iyi olmuş,
diyorsunuz çünkü insanın nefesini kesen doğal güzellikleri el değmeden ilk günkü
gibi duruyor. Bundan böyle de duracak. Baktığınız manzaranın bundan 100
yıl sonra da aynı kalacağını biliyorsunuz, çünkü Birleşmiş Milletler, Val
D'Orcia vadisini doğal SİT alanı ilan etmiş. Ana yoldan çıkıp bir patika
yolda 3-4 kilometre ilerleyerek küçük bir tepeye oturtulmuş iki katlı La
Bandita'ya varıyorsunuz. Sizi eşiyle birlikte sevecen bir ev sahibi olarak
John Woightmann karşılıyor. Otelde değil de evinizde gibi
hissediyorsunuz. Etrafta duyduğunuz tek ses kuş
cıvıltıları. Önünüz yemyeşil bir deniz. Gece karanlığında kendinizi küçük
bir koya demirlemiş bir teknede hissediyorsunuz. Sağda solda diğer teknelerin
tek tük lambaları ve gökyüzündeki yıldız yağmuru size bu hissi
veriyor. Alçak gönüllü, lüksten uzak bir kaçış yeri La
Bandita. Kaçma düşünü gerçekleştirme cesaretini göstermiş genç bir adamın
yarattığı mucize. O şanslı biri; düşünü bu kadar erken
gerçekleştirmiş. Şimdi yılın 8 ayını Toskana güneşi altında geçiriyor, kalan
4 ayı New York'ta ve ayrıca eşinin dünyanın çeşitli bölgelerine yaptığı
seyahatlere eşlik ederek... Yaşı 50'ye dayanmış bizler için hep düşlenen ama
büyük olasılıkla hiçbir zaman gerçekleştirilemeyecek olan bir düşü
gerçekleştiren bir kahraman o.