Birmingham'da Olmakla Olmamak Arasında Depo
























Depo, vazgeçilmezdir aslında.

Ama depo, depodur yine de. Gösterilmek istenmeyenin yeridir. Depodakiler, vardırlar; ama yokturlar da.

Selfridges, aslında yaygın olan bir uygulama ile büyük bir perakende satış mağazası açarak, depo'yu gözler önüne seriyor.

Future Systems'ın tasarım tarzının farklı yönleri zorlayan cesur tarzının da etkisiyle, depo kendini açığa çıkaracak. Future Systems, hem renk ve ışık oyunları hem de biçimsel yaklaşımlarıyla, oldukça radikal bir tavır sergiliyor. Anish Kapour ile birlikte de çalışmış olan büronun, tasarladığı projelerden git gide daha fazlası gerçekleşme şansı buluyor.

60'ların İngiliz avant-garde'ını hatırlatan kent ölçekli projelerine bir gönderme yapılmıyor değil. İçine kapalı mekan, kendini değil, dış kabuğunu kentle ilişkilendiriyor.

Kendini kapatmasına rağmen, kentle ilişkilendirilebilmesi genel formundan doğan "mütevazi" dokusuna bağlı gibi duruyor. Kendini tekrar eden doku, canlılığını hafif kavislerle sürdürüyor. Öte yandan yer yer kamara penceresini andıran açıklıklar da, rastgele dağılımlarıyla hem tekdüzeliği bozuyor hem de kabuğun mahremiyetini zedelemiyor.

Yapıyı saran kabuğun iç yüzeyi GPR(Glass Reinforced Plastics) ile; dış yüzeyi ise mavi renki çimentodan üretilmiş çelikle karşık betonla kaplanmış ve bunların üzerine 60 cm yarıçaplı alüminyum diskler yerleştirilmiş. Dış kabuk, kıvrımlı yumuşak yüzeyi ile kent içinde kendini iyice farklılaştırırken, anıtsallıktan da uzak durmayı başararak, devasa ölçeğine rağmen sıcak bir hava yakalayabiliyor.

Bu anlamda, depo, yine de gösterilmiş olmuyor ancak en azından varlığını onaylatıyor.