Bizans, "Müteahhit"e Emanet!



Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, Arkeologlar Derneği’nin Cevizli TEKEL arazisinde İstanbul Şehir Üniversitesi yerleşkesinin inşaatı sırasında alanda arkeolog bulundurulması yönündeki talebi İstanbul 5 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından reddedildi. İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yürütülen Dragos kazıları sonucu Bizans dönemine ait hamam, kilise ve mezarlık kalıntılarına rastlanan ve 1. derece arkeolojik sit olan arazinin hemen yakınına yapılması planlanan üniversite yerleşkesinin hafriyat çalışmaları İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetimine tabi olmadan yapılacak. Kurul, derneğin talebine karşılık inşaat çalışmaları sırasında herhangi bir buluntuya rastlanması halinde kendisine ve müzeler müdürlüğüne haber verilmesini yeterli gördü.

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, Koruma Kurulu’na yazdığı yazıda Arkeoloji Müzeleri tarafından kazısı hâlâ yürütülmekte olan arazi çevresinde kalıntıların devamının bulunmasının büyük olasılık olduğunu belirterek hafriyat çalışmaları sırasında alanda arkeolog bulundurulmasını talep etti. Dilekçede, “İstanbul’un arkeolojisi, tarihi, tarihi coğrafyası, sanat tarihi mimarisi gibi birçok konuda ilgili bilimlere katkı sağlayan ve sağlayacak olan Dragos kalıntılarının korunması ve tahribinin önüne geçilmesi amacıyla” kazı alanı çevresinde yapılacak yerleşke inşaatı çalışmalarında Müze denetiminin sağlanması istendi.

'Bulguya rastlanması halinde'

İstanbul 5 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ise 13.09.2013 tarihinde verdiği yanıtta, üniversite yerleşkesinin inşa edileceği parselde yapılacak hafriyat çalışmaları sırasında “herhangi bir bulguya rastlanılması halinde” ilgili makamlara bilgi verilmesini, kurulun ve müzeler müdürlüğünün bilgilendirilmesini yeterli gördü.

‘Tahrip edilebilirler’

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Yiğit Ozar, “Dragos kazılarının yapıldığı parselde hamam, kilise ve büyük mekân kalıntıları açığa çıkarıldı. Alanda yapılan çalışmalar büyük bir yapı kompleksine ait olduğu düşünülen kalıntıların çevre parsellerde de devam ettiğini gösteriyor. Koruma Kurulu, herhangi bir bulguya rastlanması halinde ilgili makamların bilgilendirilmesini yeterli görüyor, ancak bu zaten 2863 sayılı yasanın sit alanı olsun ya da olmasın her durumda geçerli olan hükmüdür. Arkeolojik kalıntı ve kültür katmanları içermesi muhtemel arazilerde tahribatı önleyebilecek kontrol mekanizmaları kurulmasına yönelik karalar üretilmeli. Bunun için Müze denetimi sağlanmalı” dedi. İstanbul’da yapı stoğu olmayan alanlarda yapılan kazıların kentin tarihini anlamak için önemini vurgulayan Ozar, denetimsiz yapılacak inşaat çalışmalarında kültür  varlıklarının tahrip edilebileceğine dikkat çekti.

Ne olmuştu?

Kazının yapıldığı alan 1. derece arkeolojik sit ilan edilirken, İstanbul Şehir Üniversitesinin inşa edileceği arazi ile kazı alanı arasında yer alan bölge jeoradar taramasında yapı kalıntılarının devam ettiği belirlenmesine rağmen 1. derece arkeolojik sit ilan edilmemişti.

Dragos kazılarında neler bulundu?

1974 ile 1977 yılları arasında kazı alanında yapılan çalışmalar 2010 yılından bu yana İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından sürdürülüyor. Kazılarda erken Bizans dönemine ait Bizans Hamamı kalıntıları ve hamamın güneyinde kilise kalıntıları açığa çıkarıldı. Kazı çalışmaları sırasında iskelet ve erken Bizans dönemine ait bebek mezarları bulundu. Hamam çevresinde yapılan kazı çalışmalarında ise, 4-13. yüzyıl aralığına ait pişmiş toprak, Sinop amforaları, damgalı tuğlalar, çanak çömlek parçaları, oyun tablası, cam bilezik parçaları, cini mimari kaplama parçaları ve bakır sikkeler bulundu.