Cengiz Holding bünyesinde yer alan Eti Bakır AŞ, Sinop’un Boyabat ilçesinde bin 196 futbol sahası büyüklüğünde bir bakır ocağı kurmak istiyor. Projenin ÇED dosyası kapsamında Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı binasında İnceleme ve Değerlendirme Komisyon Toplantısı gerçekleştirildi.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre; toplantıya, CHP Sağlık Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Ahmet Yazıcı, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Alpay Azap, Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Gülay Ertürk, Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu ve Prof. Dr. Aziz Konukman ile çevreciler katıldı.
Boyabat Çevre Platformu, toplantının ardından bakanlık önünde basın açıklaması düzenledi. Katılımcılar, “Maden yaşatmaz, Boyabat maden istemiyor” pankartı tuttu. “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” sloganları atıldı.
‘Ömür boyu kirlilik oluşabilir’
Burada çevreciler adına konuşma yapan Bilal Tığlı, Şirketin 3 bin kişilik istihdam vaadini eleştirerek, “Hanönü’nde açılan bakır madeni 2019’dan bu yana nüfusu sadece 200 kişi artırdı. Söyledikleri binlerce kişilik istihdam yalandır.” ifadelerini kullandı.
Ömür boyu kirliliğe sebep olunabileceğine vurgu yapan Tığlı, “Köylülerin hayvanlarını suladığı dereler, tarlaların can damarı olan sulama suları, bakır madeni nedeniyle zehirlenme riski altındadır. Ağır metaller bir kez suya karıştığında temizlenmesi neredeyse imkânsızdır ve nesiller boyu sürecek bir kirlilik yaratır. Bunu dün Şebinkarahisar’da, İliç Altın madeninde en net ve acı şekilde deneyimlemiş olduk. İDK toplantısının yapıldığı salonda şirket yetkilileri tüm bu tecrübeler yaşanmamış gibi bize mevzuatın hükmettiği tedbirleri alacaklarına dair -ecek -acaklı konuşmalar yaptılar. Hâlbuki gerçek o -ecek -acaktaki sözler değil bir doğa katliamıdır.” ifadelerini kullandı.
Tığlı, taleplerini ise, “Su havzalarında, tarım alanlarında, zeytinliklerde, sulak ve kıyı alanlarında madencilik yapılmamalıdır. Yapılmayan halkın katılımı toplantıları sahte tutanaklarla varmış gibi gösterilmemelidir. Bir coğrafya tespih tanesi gibi madenlerle kuşatılmamalıdır.” ifadeleriyle sıraladı.