Bronx’ta Halk için Sanat: Bronx Sanat Müzesi


New York’u oluşturan beş adadan biri olan Bronx, yıllar boyu suç oranının yüksekliğinden dolayı metropolün üvey evlat muamelesi gösterdiği bir bölge olmaktan kurtulmanın yolunu sanata yönelmekte buldu. Özellikle Güney Bronx bölgesi, son yıllarda sanatçıların burayı yoğun olarak tercih etmesi yüzünden adeta yeniden doğmuş durumda. Bu diriliş, civardaki fabrika binalarından loft’a dönüşen mekanların ve yeni sanat galerilerinin açılmasıyla doğru orantılı. Tabii bu canlanmada, sanatseverlik ilkesini henüz moda olmadığı zamanlarda benimseyen Bronx Sanat Müzesi’nin etkisini de hafife almamak gerekiyor.

Bronx Sanat Müzesi, halkın ilgisini müzeye daha çok çekebilmek ve daha yoğun kitleleri ağırlayabilmek adına varolan binasına modern anlayışla tasarlanmış bir bina ekledi. Bu sayede de ünlü mimarlık şirketi Arquitectonica New York’a olan borcunu ödedi, kente nezih bir bina kazandırdı. Miami merkezli olan bu şirket, bu şehirde gerçekleştirdiği projelerle ün kazanmıştı. Ancak şirketin New York’ta kendine yer etmesi çok da kolay olmadı. Arquitectonica’nın daha önce 8. Cadde’de yaptığı Westin Hotel kulesi ya da Long Island’da inşaat halindeki bir grup kulenin dekorasyonu için kullandığı malzemeler, eleştirmenler tarafından zevksiz olarak tanımlanmıştı. Ancak aynı şirketin, Bronx Sanat Müzesi tarafından gençler ve aileler için gerçekleştirdiği programlarına ev sahipliği yapmak üzere açtığı yarışmada kazandığı başarı, şirketin New York’taki itibarını temize çıkardı. Proje, 2003 yılında New York Şehri Sanat Komisyonu tarafından “Tasarımda Mükemellik” ödülü ile ödüllendirildi.


19 Milyon Dolarlık Proje

Geçen üç yılın ardından Ekim ayı içinde tamamlanan 19 milyon dolarlık proje; büyük galeri, esnek program alanı, teras ve eğitim programları için ayrılan büyük bir katı kapsıyor. Çelik ve camın ağırlıklı olarak kullanıldığı bu ek bölümle birlikte mevcut boyutunu ikiye katlayan müze, Güney Bronx bölgesinde kültürel liderliği ele alacak gibi gözüküyor. Kırmalı alüminyum cephesi ve iç bölümlerindeki sadelikle binaya yapılan ek, mimari değerlerin doğru kullanımının kamu görüşünü olumlu yönde etkileyebileceğinin ayaklı bir kanıtı gibi.



Bronx’un belirsiz imajından kurtulmasına etki edecek bu ek yapı, Bronx’un daha çok orta sınıfın tercih ettiği bir bölge olduğu kanısını değiştirecek gibi duruyor. Birkaç blok ötedeki yeni Yankee Stadyumu'nun inşaatı, Rafael Vinoly tarafından tasarlanan yeni ceza mahkemeleri kompleksi gibi yapılar mülti milyon dolarlık yenilenme projesinin diğer parçaları.


Müze Tarihi
Sanat Müzesi, Bronx’un sosyal tarihi açısından önemli bir yere sahip. 1971 yılında, Bronx’un daha çok beyaz ve orta sınıfa mensup insanların tercihi olduğu zamanlarda kurulan müze, 30’lu yılların kubbeli eyalet binalarının modernize edilmiş hali şeklinde yapılandırılmıştı. 1982 yılında eski bir sinagog olan şu anki yerine taşınan müze, 1988’de Castro-Blanco Piscioneri & Associates tarafından yapılan renovasyon çalışmasıyla daha modern bir görünüşe sahip oldu.


Kaldırımdan Müzeye Bakış

Şu anki eklemenin ise müzenin modern görünüşüne fazlasıyla olumlu bir etkisi var. Yeni binanın, 1920’lerin Art Deco dizaynının güncellenmiş haline benzer özellikler taşıyan ön cephesi, yapıya mükemmel bir aydınlık kazandırmış. Popülist mimari örneklerini yansıtan Los Angeles Morgan ya da Walls&Clements gibi firmaların dizaynları gibi, binanın parlak dikey yüzeyi, cadde boyunca akıp giden arabaların yatay hareketleriyle hoş bir ahenk sağlıyor. Bu ışıklı dış cephe aynı zamanda, iç mekanla dışarıda olan biteni buluşturuyor. Cephenin kırık gibi duran bölümlerine derinlemesine yerleştirilmiş pencerelerin detayları , cadde boyunca seyredilen bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Kaldırım tarafından müzeye bakıldığında ise lobinin diagonal görünüşünü görmeniz mümkün.

Halkla sanat arasındaki bu bağın kopmamasına bina genelinde de dikkat edilmiş. Vertikal lobiyi bağlayan uzun tek kolonun yanısıra gerideki alanı binanın arka tarafındaki 2500 metrekarelik galeriye ve sağ tarafta yer alan eski galerilere bağlayan uzun rampa da bu yapı anlayışının unsurlarından bir kaçı.


Ana galeri, beton katlardan oluşan beyaz bir kutu görünümünde. Standart çelik trabzanlar ve ışık donanımı sade yapıya kalite kazandırmış.


Müze yeni görünümüyle küratörlere de daha çok özgürlük kazandıracağa benziyor. Açılışı 1960’larda Brezilya’da başlayan deneysel sanat akımı dönemini anlatan “Tropicália” sergisiyle yapılan müzenin yenilenme anlayışı sadece bu bölümle sınırlı kalmayacak. Yeterli fon bulunduğu takdirde, müze güney tarafına doğru genişletilerek, 1988 yılında yapılmış Castro-Blanco binasının yeni galerilerle donatılacağı, bir performans alanının yanısıra müzeye ek gelir kaynağı olarak düşünülen rezidans kulesinin de yer alacağı bir yapılanma hayata geçirilecek. Bu projenin taslağı da yine Arquitectonica tarafından gerçekleştirilecek.

The Bronx Museum of the Arts
1040 Grand Concourse, at 165th Street, Morrisania, (718) 681-6000.


Ayrıntılı bilgi için : www.bronxmuseum.org
www.nytimes.com/2006/10/06/arts/design/06bron.html?ref=design&pagewanted=all

Derleyen: Işıl GÖRECİ