'Ahşap Ustası Eğitim Programı' çerçevesinde uygulamalar için seçilen İbadethane Sokak'taki 18 ve 20 numaralı evlerde yaptıkları uygulamalarla eleştirilen Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı'ndan Proje Koordinatörü Itır Tatari, söz konusu evlerde yapılanın bir restorasyon çalışması olmadığını söyledi. Bunun, evlere değer kazandırmak amaçlı bir çalışma olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunan Tatari, projenin asıl amacının insanlara ek vasıf kazandırmak, istihdam edilebilirliklerini artırmak olduğunu belirtti.
"Aldığımız fon, restorasyon amacıyla alınmadı" diyen Tatari, hızla artan ahşap eser tahribatına ve yanlış yapılan uygulamalara dikkat çekerek şöyle konuştu. "Bu kadar çok bina olmasına rağmen, artık bu binaları onaracak ara elaman, kalfa, usta ve işçi de yok. Bugün, bu anlamda bir onarım yapmak istediğiniz zaman bir araya getirebileceğiniz geleneksel anlamda çalışan ahşap ustası o kadar az ki... Biz de, madem durum böyle, bunun eğitimini verelim dedik".
Tatari, projenin 1.5 aylık teorik eğitim ve sonrasındaki uygulama eğitimini kapsadığını hatırlatarak, restorasyon yüksek okullarından, meslek liselerinden ya da en az 5 yıl marangozluk yapmış olanların arasından mülakatlarla 60 kişi seçildiğini söyledi. Projenin uygulama eğitimi ortaklığını Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği'nin üstlendiğine değinen Tatari, teorik eğitimlerde de her biri kendi alanlarında yetkin isimler olan Doç. Dr. Berrin Alper, Füsun Egeoğlu gibi uzmanlardan yararlandıklarını hatırlattı.
"Eğitim programını hazırlarken, öncelikle üniversitelerde, yüksek okullarda nasıl bir yöntem izlendiğine baktık" diyen Tatari, şöyle devam etti. "Proje danışmanımız Doç Dr. Berrin Alper ile birlikte ders programları aldık. Aldığımız kursiyerlerin seviyelerine baktık ve onlara 1.5 ayda gerekli bilgileri nasıl en efektif şekilde verebiliriz diye düşündük. Zincirlikuyu Yapı Teknik Lisesi öğretmenleri ile de atölye derslerinin programını yaptık. Bütün bunları harmanlayarak bir program oluşturduk".
Itır Tatari, teorik eğitim sonrası verilen uygulama eğitimi hakkında ise şunları söyledi. "Uygulama eğitimini, evlerin durumuna göre belirledik. Her kursiyerin sorumlu olduğu belirli bir alan vardı. Ama her kursiyerin her işte çalışmasına da özen gösterdik. Uygulama Danışmanımız Yüksek Mimar Okan Ülbay, haftada bir geldi ve yapılan işleri denetledi".
Uygulama çalışmalarına yönelik eleştirileri, "Bu verilen iki ev, farkındayım bittiği zaman öyle görünmüyor ama, döneminin çok iyi evleri değil. Biz evleri orjinaline döndürdük, evlerin aslına aykırı hiçbir şey yapmadık" şeklinde yanıtlayan Tatari, gerekçelerini de şöyle özetledi.
"Bu evler, 2. dereceden tarihi eserler. Bu ne demek? Ev sahiplerinin isteği doğrultusunda, ki biz böyle bir şey yapmadık, evlerin içinde istediğiniz değişikliği yapabilirsiniz. Sondaj çalışması yaptığımız zaman gördük ki, insanlar ne buldularsa çakmışlar. Teknoloji bu kadar ilerlediği zaman, belki zamanında öyle yapılmıştı ama şimdi benim oraya alçıpan çakmamda hiçbir yanlış uygulama yok. Teknoloji ilerledi ve ben bunu alçıpan ile de çözebiliyorum. Bu, yanlış bir uygulama değil, bunu çok rahat söyleyebilirim. Köşedeki evde orijinal hiçbir şey kalmamıştı. Yaptığımız sondaj çalışmasında, cumbada başka bir pencere olduğunu ama kapatıldığını gördük".
'Ahşap Ustası Eğitim Programı' çerçevesinde uygulamalar için seçilen İbadethane Sokak'taki 18 ve 20 numaralı evlerde yaptıkları uygulamalarla eleştirilen Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı'ndan Proje Koordinatörü Itır Tatari, söz konusu evlerde yapılanın bir restorasyon çalışması olmadığını söyledi. Bunun, evlere değer kazandırmak amaçlı bir çalışma olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunan Tatari, projenin asıl amacının insanlara ek vasıf kazandırmak, istihdam edilebilirliklerini artırmak olduğunu belirtti.
"Aldığımız fon, restorasyon amacıyla alınmadı" diyen Tatari, hızla artan ahşap eser tahribatına ve yanlış yapılan uygulamalara dikkat çekerek şöyle konuştu. "Bu kadar çok bina olmasına rağmen, artık bu binaları onaracak ara elaman, kalfa, usta ve işçi de yok. Bugün, bu anlamda bir onarım yapmak istediğiniz zaman bir araya getirebileceğiniz geleneksel anlamda çalışan ahşap ustası o kadar az ki... Biz de, madem durum böyle, bunun eğitimini verelim dedik".
Tatari, projenin 1.5 aylık teorik eğitim ve sonrasındaki uygulama eğitimini kapsadığını hatırlatarak, restorasyon yüksek okullarından, meslek liselerinden ya da en az 5 yıl marangozluk yapmış olanların arasından mülakatlarla 60 kişi seçildiğini söyledi. Projenin uygulama eğitimi ortaklığını Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği'nin üstlendiğine değinen Tatari, teorik eğitimlerde de her biri kendi alanlarında yetkin isimler olan Doç. Dr. Berrin Alper, Füsun Egeoğlu gibi uzmanlardan yararlandıklarını hatırlattı.
"Eğitim programını hazırlarken, öncelikle üniversitelerde, yüksek okullarda nasıl bir yöntem izlendiğine baktık" diyen Tatari, şöyle devam etti. "Proje danışmanımız Doç Dr. Berrin Alper ile birlikte ders programları aldık. Aldığımız kursiyerlerin seviyelerine baktık ve onlara 1.5 ayda gerekli bilgileri nasıl en efektif şekilde verebiliriz diye düşündük. Zincirlikuyu Yapı Teknik Lisesi öğretmenleri ile de atölye derslerinin programını yaptık. Bütün bunları harmanlayarak bir program oluşturduk".
Itır Tatari, teorik eğitim sonrası verilen uygulama eğitimi hakkında ise şunları söyledi. "Uygulama eğitimini, evlerin durumuna göre belirledik. Her kursiyerin sorumlu olduğu belirli bir alan vardı. Ama her kursiyerin her işte çalışmasına da özen gösterdik. Uygulama Danışmanımız Yüksek Mimar Okan Ülbay, haftada bir geldi ve yapılan işleri denetledi".
Uygulama çalışmalarına yönelik eleştirileri, "Bu verilen iki ev, farkındayım bittiği zaman öyle görünmüyor ama, döneminin çok iyi evleri değil. Biz evleri orjinaline döndürdük, evlerin aslına aykırı hiçbir şey yapmadık" şeklinde yanıtlayan Tatari, gerekçelerini de şöyle özetledi.
"Bu evler, 2. dereceden tarihi eserler. Bu ne demek? Ev sahiplerinin isteği doğrultusunda, ki biz böyle bir şey yapmadık, evlerin içinde istediğiniz değişikliği yapabilirsiniz. Sondaj çalışması yaptığımız zaman gördük ki, insanlar ne buldularsa çakmışlar. Teknoloji bu kadar ilerlediği zaman, belki zamanında öyle yapılmıştı ama şimdi benim oraya alçıpan çakmamda hiçbir yanlış uygulama yok. Teknoloji ilerledi ve ben bunu alçıpan ile de çözebiliyorum. Bu, yanlış bir uygulama değil, bunu çok rahat söyleyebilirim. Köşedeki evde orijinal hiçbir şey kalmamıştı. Yaptığımız sondaj çalışmasında, cumbada başka bir pencere olduğunu ama kapatıldığını gördük".