"Büyük Paris" Anlatıldı, İstanbul Tartışıldı



Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA) ve Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) işbirliğiyle düzenlenen “Büyük Paris: Projeler, Aktörler ve Müzakere Etapları” temalı tartışma-konferans dizisinin ilki, Fransız mimar Antoine Grumbach'ın katılımıyla bu akşam (13 Mart 2012) YEM'de gerçekleştirildi. Toplantıda, Paris örneği üzerinden İstanbul'un planlanma sorunsalı masaya yatırıldı.

“Büyük Ölçekli Metropol Projesi : 'Büyük Paris' - Paris - Rouen - Le Havre”başlıklı sunumunda, "Büyük Paris" kentsel dönüşüm yarışmasında dereceye giren "Seine Métropole" projesini dinleyicilerle paylaşan Grumbach'ın ardından; IFEA Yöneticisi Nora Şeni'nin moderatörlüğünü üstlendiği "İstanbul’daki Kentsel Projelere Karşılaştırmalı Bakış" paneli yapıldı. Panel katılımcıları MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Güzin Kaya, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Güvenç, İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı Korhan Gümüş ve Atelye 70 Şehir Planlama ve Tasarım Grubu Kurucusu Hüseyin Kaptan'ın konuşmacı olarak hazır bulunduğu panel, katılımcıların Antoine Grumbach'a, "Büyük Paris" projesi ekseninde İstanbul'un güncel planlama girişimlerini tahlil etmesi amacıyla yönelttikleri sorular üzerinden gelişti.

Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında YEM olarak bu önemli konferansa ev sahipliği etmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye son dönemde kentsel dönüşüm anlamında ciddi adımlar atıyor. Fransa'nun bu konuda ne denli deneyimli olduğumu yakından takip ediyorum. Bu akşamki toplantının da bu anlamda yol gösterici olacağını düşünüyorum. Başta Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili olmak üzere, etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan IFEA'ya, değerli mimar Antoine Grumbach'a, panelistlere ve tüm katılımcılara teşekkür ederim." 

Büyükelçi Laurent Bili ise, toplantıyı başarılı bir mimar ile açmanın kendisi için mutluluk verici olduğunu belirterek, planlama ve mimarlık pratiğinin uzman ismiAntoine Grumbach'ın projelerinden kısaca bahsetti. Bili, "Büyük Paris" projesinin yanı sıra Grumbach'ın son dönemde, Moskova aglomerasyonunun gelişimiüzerine de fikir ürettiğinin altını çizdi.   

Açılışta son olarak söz alan IFEA Yöneticisi Nora Şeni de, 2010 Avrupa Kültür Başkenti tartışma toplantılarına katılan birisi olarak bu süreçte; mimari, ekonomik, sosyal, estetik, ekolojik, simgesel vb boyutları kapsayan entegre bir bakış açısının eksikliğini hissettiğini vurguladı. Şeni, organizasyonunu üstlendikleri“Büyük Paris: Projeler, Aktörler ve Müzakere Etapları” başlıklı tartışma-konferans dizisi ile bu eksikliği gidermeyi planladıklarını ifade ederek, Antoine Grumbach'ı sahneye davet etti.  


Paris'in 'dünya metropolü' unvanı limana mı bağlı?

"Büyük Paris" kentsel tasarım yarışmasının, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, yaratıcı ekipleri Paris metropolü için projeler geliştirmek üzere görevlendirmesiyle başlayan önemli bir müdahale olduğunu dile getiren Antoine Grumbach, kendi projesi "Seine Métropole"e geçmeden önce Paris aglomerasyonuna ait demografik ve ekonomik veriler paylaştı.

"Mavi muz" olarak adlandırılan AB stratejik haritasında Paris'in çok izole bir konumda olduğuna dikkat çeken Grumbach, kentin, tarihi gelişim süreci içinde hep idari sınırlar içinde sıkışıp kaldığını ekledi. Dünya metropolü Paris'in, çeper(periferi) ile kurduğu ilişkiyi güçlendirmesi gerektiğini savunan Antoine Grumbach, esas büyüme sorunsalının çeperde yaşandığı söyleyerek, Paris Belediye Başkanı'nın son 5-6 yıldır merkezdeki ve çeperdeki yerleşimler arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye çalıştığını dile getirdi.

"Büyük Paris" için proje geliştirirken, kentin jeopolitik boyutunu göz önünde bulundurduklarını belirten Grumbach; "coğrafi bir kimliğin, kentsel yoğunluk ve doğa ile nasıl eklemleneceğini sorguladık" dedi. Hareketlilik boyutundan bahsederken, dünya ekonomisinin %80'inin deniz taşımacılığı ile sağlandığınadikkat çeken konuşmacı, başlıca dünya metropollerinin de bu nedenle liman kentivasfı taşıması gerektiğini vurguladı.



Grumbach, "Seine-Métropole" senaryosunun alt başlıklarını ise şöyle sıraladı:

1. Jeopolitik: 
Üç su havzası / Fransa için beş bölge (Seine, Loire, Rhin, Rhône, Garonne nehirleri)

2. Seine vadisi: Proje hem coğrafi temeller hem de sanayi altyapısı göz önünde bulundurularak kurgulandı. Bu şekilde kentlilerin kendilerini, içinde yaşadıkları bölgeye ait hissetmeleri amaçlandı. 

3. Doğa kent: Kentsel yoğunluk ile doğal (peyzaja ait) yoğunluğun bir arada nasıl kentsel kimliğe kavuşturulacağı sorusuna yanıt arandı.

4. Hareketliliği (ulaşım ağını) bölge ile birlikte örmek: Hareketlilik kavramını tek bir yönteme bağlı kalarak değil, bisiklet parkurlarından TGV trenlerine varıncaya dek tüm boyutları ile birlikte ele almak amaçlandı. Bu doğrultuda Seine havzasını diğer nehir havzaları ile iletişime geçirecek bir kanalın yapımı öngörüldü.

5. Bölgeyi harekete geçirmek: Projeyi bölümlere ayrılarak, yönetişim ayağının beslenmesi sağlandı. Projenin ivedilikle hayata geçirilmesi için; 1/ Eğitim Bakanlığı işbirliğinde, gemi profesyonellerinin yetiştirileceği özelleşmiş bir üniversite kurulması planlandı; 2/ 19. yüzyılda olduğu gibi yine Seine etrafında büyük bir evrensel sergi (expo universel) düzenlenmesi öngörüldü; 3/ 'Land art' sanatçıları ile birlikte, La Défense ve Le Havre ile başlaması planlanan sanatsal müdahaleler gerçekleştirilmesi düşünüldü.

Konferansın ardından "İstanbul’daki Kentsel Projelere Mukayeseli Bakış" başlıklı panele geçildi. Panelistlerin Grumbach'a yönelttikleri sorular ve mimarın verdiği yanıtlar için lütfen ilerleyiniz. >>>>>


Uzmanlar sordu, Grumbach yanıtladı

 

Konferansın ardından "İstanbul’daki Kentsel Projelere Karşılaştırmalı Bakış"başlıklı panele geçildi. İşte panelistlerin Grumbach'a yönelttikleri sorular ve mimarın verdiği yanıtlar:

Nora Şeni: Paris örneği üzerinden kurumsallaşmış proje prosedürlerinden bahsettiniz. Ülkenizdeki yönetişim modelini biraz daha açabilir misiniz?



A. Grumbach: 
Fransa'da gerçekleştirilen büyük projeler (ulaşım olsun, kentsel dönüşüm olsun), mutlaka kamunun tartışmasına sunulur. Kamusal Tartışmalar Komisyonu çatısı altında gerçekleşen bu tartışmalar, 200-300 temsilcinin bir araya geldiği 50 farklı toplantıdan oluşur ve toplam 1 yıl sürer. Sonra da proje, onaylanmak üzere ilgili komisyona havale edilir. 

Güzin Kaya: Fransa'da planlar 1995 yılına kadar devlet tarafından yapılıyor. Daha sonra yetki yerel idareye geçiyor.  Plan yerine şema yaklaşımının benimsendiği 2008 tarihli "Büyük Paris" projesinde ise yetki tekrar devlete geçiyor. Sizce bu proje, sürdürülebilirliği üst planda ele alması bakımından plan mıdır, proje midir? Metropolilten ölçekte plan-proje ilişkisini, hiyerarşisini nasıl görüyorsunuz? 



A. Grumbach: 
Bölge (territoire) kavramı günümüzde çok değişti. İnternet kullanımıyla birlikte istetiğiniz plana ve hava fotoğrafına anında, ücretsiz erişebiliyorsunuz. Bu da size farklı araçlarla çalışma şansı tanıyor. "Büyük Paris" yarışması için geliştirdiğimiz projede Paris için hayal ettiğimiz viyonu ortaya koyduk. Bizim işimiz, mekanın hangi koşullar altında, nasıl düzenleneceğini tayin etmek. Plan ise dinamik bir olgu. Biz, probleme nasıl noktasal bir çözüm getirebileceğimize odaklandık.  

Murat Güvenç: İstanbul'un nüfusu 1950 yılında 1 milyon iken bugün 14 milyona ulaşmış durumda, yani tam 14 kat büyümüşüz. İstanbul, kentsel içe patlamaların çok yoğun olduğu; çok yavaş desantralize olan, tüketilmesi gereken mekanı tüketemeyen bir kent. Şu anda elimizdeki planlar çalışmıyor ve bu metropolü etkin bir şekilde işletemiyoruz. Sunumunuzda, metropol ölçeğinden büyük bölgelerin tasarlandığı bir ölçeğe geçişi gördük. Yeni bir planlama etiği ve vizyonu getiriyor. Sizce eski planda neleri değiştirmeliyiz? Yeni Paris şemasının 21. yüzyılın ilk 50 yılında gerçekleşeceğini öngörürsek, yeni aglomerasyonda ne gibi işlevler olacak? 

A. Grumbach: Az önce de belirttiğim gibi çeper (periferi) üzerine odaklanmalı ve bu alanlarda çalımalıyız. Fransa'nın planlama alanındaki başlıca kurumlarındanANRU (Ulusal Kentsel Rehabilitasyon Ajansı), kentsel sistem içinde yer alan milyonlarca konutu yenileyerek yerinde dönüştürdü. Halihazırda sanayileşmiş olan kentsel çeperin bu bağlamda müthiş bir potansiyel sunduğunu düşünüyorum. 

Korhan Gümüş: Müzakere alanının daralmasıyla birlikte planlama da teknokratik bir hal alıyor. Kenti bir araç gibi planlamaya başlıyoruz. Fikir üretiminin gelişimi, katılımcılığın gelişimi için çok önemli. Merkezi idarenin "Büyük Paris" örneğindeki müdahalesi, yani yaratıcı sermayeyi devreye geçirmiş olması çok önemli bir karar. Türkiye'de ise yaratıcı sermaye ancak yatırımcılar aracılığıyla devreye girebiliyor. Fransa'da, yaratıcıların devreye girmesi konusunu biraz daha açabilir misiniz?



A. Grumbach: 
Fransa'da yatırımcı denildiğinde ya devletten ya da topluluklardan bahsedilir. Kamusal bir alan söz konusu olduğunda kamu otoritesi mutlaka işin içindedir. Bugün plancının görevi, kamusal mekana (bu bir ulaşım altyapısı da olabilir) şekil vermektir. Bir proje hayata geçirilirken öncelikle onun "kamusal yaşam" anlamında bir getirisi olup olmadığına bakılmalıdır. Dünyada iyi miamrlar olduğu gibi kötü mimarlar da var. İyi ki de öyle, çünkü kenti kent yapan da bu. Ben kentsel alanı "sonsuz bir bitmemişlik" olarak niteliyorum. Mimarlar konuya sadece tasarımcı olarak bakmamalı.

Hüseyin Kaptan: Fransız kentleri ile iyi niyetimiz dışında hiç benzemiyoruz. Paris berrak bir limansa, istanbul tam bir tsunami. Bakanlarımız tarafından son telaffuz edilen İstanbul nüfus projeksiyonu 30 milyon. Kentin şu anki yapılaşmasının %70-80'i illegal yapılardan oluşuyor. Proje sadece sözle bile yapılabilir; bir stratejidir. Bizim esas meselemiz ise "ortak aklın" bulunması...

Panel, salondan gelen soruların yanıtlanması ile sona erdi.