'C80 Sınıfı Yüksek Dayanımlı Beton' Türkiye’de İlk Kez Spine Tower’da Kullanılıyor



Enerji ve maden sektöründe 40 yıllık köklü bir geçmişi olan Soma Grubu’nun sahibi olduğu gayrimenkul proje geliştirme şirketi Tilaga A.Ş. tarafından geliştirilen ve ana yükleniciliğini Soma İnşaat A.Ş.’nin yaptığı Spine Tower projesi, yenilikçi tasarımı ve üstün teknolojisiyle Türkiye’nin fark yaratan yapılarından olacak. Amerika’daki Trump World Tower, Çin’deki Central Plaza, Tayvan’daki Taipei 101, Bahreyn’deki Burj Al Arab gibi dünyanın en yüksek ve en dayanıklı yapılarında kullanılan 'Yüksek Dayanımlı C80 Beton', Türkiye’de ilk kez Spine Tower’da kullanılıyor. Proje, 2013 yılında tamamlanacak. Maslak’ta yükselecek olan Spine Tower, 9’u yer altında olmak üzere toplam 59  kattan oluşacak.

İstanbul’un deprem gerçeği göz önünde bulundurularak tasarlanan projede; C80 sınıfı yüksek dayanımlı beton kullanmasının yanı sıra düşey taşıyıcı elemanlardaki ø32 çapındaki donatıların montajında 30 bin adet manşon kullanılarak depreme karşı yüksek güvence sağlandı. Ayrıca, rüzgâr test değerleri konusunda dünyanın bir numaralı uzmanı Prof. Ruscheweyh tarafından Spine Tower’a özel rüzgâr optimizasyonu tasarlanarak rüzgâr tüneli testleri gerçekleştirildi.

Soma İnşaat CEO’su Mehmet Özdemir, Spine Tower’da kullandıkları C80 sınıfı betonun avantajlarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Günden güne gelişen, kalabalıklaşan ve sanayileşen günümüz şehirlerinde buna paralel olarak artan kimyasal çevre koşullarına dayanıklılık açısından da yüksek dayanımlı beton teknolojisi yapı ömrünü uzatmada büyük avantaj sağlıyor. Özellikle döşeme-kolon ve döşeme-perde bağlantı noktalarında yük transferi için kullanılan yüksek dayanımlı beton depreme dayanıklılığı artırıyor. Yüksek nitelikli C80 sınıfı betonun yük taşıma kapasitesinin yanı sıra su geçirmezliği ve dona karşı dayanıklılığı da normal betona göre daha üstün”.

Yüksek dayanımlı beton kullanımının yüksek katlı betonarme binalarda özellikle daha küçük kesitli düşey elemanlar uygulayabilme avantajı olduğunun da altını çizen Özdemir, “Özellikle değerli arazilerde arsa payı bedeli, bina inşaat bedeline oranlandığında, bu şekilde kazanılacak ekstra alanın önemi artıyor. Normal şartlar altında yüksek dayanımlı beton kullanımı beton basınç elemanlarında yüzde 35-45, eğilme elemanlarında yüzde 15-20 arasında kesit kazanımı sağlıyor. Böylece mimari olarak daha ferah mekânlar tasarlanmasına olanak sağlanıyor. Yüksek dayanımlı betonun maliyeti, normal betona göre daha yüksek görünse de betonarme elemanların kesitlerindeki azalma dolayısıyla bina ağırlığının hafiflemesi ve kazanılan ekstra alanlar göz önüne alındığında kayda değer bir ekonomik fayda sağlıyor” dedi.