'Çağlar İçinde Antakya'



Anadolu kentlerini tanıtan kitaplar giderek çoğalıyor... Her biri binlerce yılın uygarlık ve yaşam birikimlerini taşıyan kentlerimiz için, sadece turistik amaçlı ''olmayan'', aynı zamanda belgesel ve öğretici kitapların ''artması'' memnuniyet verici.

Bu yayınların çoğalmasındaki temel neden ise yıllardır yitirilen kimlik ve kültür değerlerinden hiç değilse elde kalanlarını ''kurtarma'' çabalarındaki yoğunlaşmalar. Denebilir ki tarihi yok ettikçe, kıymetini kavramanın ''pişmanlık bilinçlenmesi''ni yaşıyoruz.

İşte bu süreç henüz başlamamışken; yani kentlerimizin tarihsel dokularını yıkım ve yok oluşa terk eden ''apartmanlaşma politikası'' büyük tahribatlar yaratarak doludizgin devredeyken; kültürel mirasa sahip çıkılması için kolları sıvayanlar arasında buna ''kitap''larıyla önderlik edenler de vardı.

Prof. Ataman Demir de bir yandan ''Çağlar İçinde Antakya'' kitabını bu kente ve ülkemiz kültür dünyasına ''armağan'' ederken; bir yandan da adeta sevdalısı olduğu Antakya'daki taş sokakları betonlayan anlayışa karşı mücadele ediyordu.

Akbank Kültür ve Sanat Yayınları, mimar Ataman Demir'in 23 yıllık çalışmalarına ait birikimlerini sahiplenince, denebilir ki Anadolu kentlerinin tarih ve kültür zenginliklerini sergileyen en kapsamlı ve ''öncü'' kent kitaplarından biri 1996'da yayımlanmış oldu...

Doçentlik tezi
Türkçe ve İngilizce yayımlanan kitabı yaratan çalışmalar, ilk olarak 1973 yılında, evler, sokaklar ve bunların oluşturduğu kentsel dokunun özelliklerini ''saptama''k amacıyla başlamıştı. 1974 yılında da ''Antakya Eski Konut Yerleşmesi Hakkında Bir Çalışma'' adı altında doçentlik tezine dönüşmüştü.

Demir'in Antakya araştırmaları, bu tezin ardından da yine yıllarca devam etti. Kentin özellikle Helenistik çağda başlayan 2300 yıllık geçmişi, o çağlardan günümüze kalan kültürel miras ile ilgili bilgiler ana kaynaklara inilerek toplandı ve çalışmaya ilave edildi. Yurtiçindeki ve yurtdışındaki kitaplıklardan, müzelerden getirtilen görsel ve yazılı malzemeler de derlenerek 1996 yılında Akbank tarafından yapılan ''birinci baskı'', antikçağın ünlü ve efsanevi başkentine duyulan ilgi nedeniyle kısa sürede tükendi.

Ne var ki araştırmalar bu ilk baskıdan sonra da devam etti. Ulaşılan yeni kaynaklar, yeni seyahatnameler ve yeni görsel malzemelerle birlikte kitabın kapsamı daha da zenginleşti.

Şimdi Ataman Demir diyor ki; ''Çağlar İçinde Antakya'nın, genişletilmiş ve zenginleştirilmiş ikinci baskısının yapılması bekleniyor. Ancak baskı kalitesinin ve baskı adedinin yeterli düzeyde olabilmesi için öncelikle Antakya'ya gönül verenlerin destekleri gerekli.''

Hatay Valiliği, Antakya Belediye Başkanlığı, ticaret ve sanayi kuruluşları, bankalar, sivil toplum örgütleri; yani Antakya'nın gerçek ''sahipleri'' bu sponsorluğun ''öncü''leri olurlarsa, yaşadıkları kentin destansı öyküsünü en zengin belgelerle anlatan kitabın ikinci basımı, birincisinden çok daha geniş bir ''etki'' yaratacak.

Çünkü yine başta Ataman Demir olmak üzere ''kentin tüm sevdalıları''nca son yıllarda sürdürülen tanıtma, koruma ve yaşatma kampanyaları ile artık hemen herkes ''Antakya'' diyor, başka bir şey demiyor.

Özellikle de evrensel gündemde yeri giderek artan ''medeniyetler çatışması''na karşı, Anadolu'daki ''medeniyetler birlikteliği''nin en ''güçlü'' örneğini oluşturan Antakya'nın, bu kimliğiyle de ''dünya barışı''na yapacağı katkıların değeri giderek anlaşıldıkça.

Ezan, Çan ve Hazan
Aynı birlikteliğin belgeseli olan ve önceki yıl ekranlarda izlediğimiz TRT yapımı ''Ezan, Çan ve Hazan''da da Ataman Demir'in imzası var.

Belgeselin başarılı yönetmeni Kerime Senyücel, tanıtım toplantılarında Antakya'nın; Helenistik dönemin, Doğu Roma İmparatorluğu'nun, Hıristiyanlığın, Mezopotamya'nın önemli bir merkezi; günümüzde İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin ''kesişme noktası'' ve Doğu'nun kraliçesi olduğunu söylemişti... Dizi yayımlandığı sürece de 23 asırlık soylu bir geçmişe sahip, çoktanrılı, Musevi, Hıristiyan ve Müslüman toplumların kültürleriyle yoğrulmuş, görmüş geçirmiş bir kentin tüm yönleri, Ataman Demir'in kaleminden anlatılarak ekranlara gelmişti...

Büyük İskender'in generallerinden Suriye Kralı Selevkos' un MÖ 300'de ''Antioch'' ismiyle kurduğu; Doğu Roma'nın üçüncü büyük kenti; Hıristiyanlığın hac merkezlerinden biri; günümüzde de toplumsal ve dinsel hoşgörünün kültür başkenti olan Antakya, böylesi bir geçmişle onur duyan ''Antakyalılar''dan şimdi de ''kitabı''nı yeniden yayımlamalarını istiyor...Tıpkı, tarihi kent merkezindeki ''üç semavi din''in mabetleriyle bezenmiş sokağa ''Prof. Ataman Demir Sokağı'' adını verdikleri gibi...