Camdan Cezaevi





Fransız düşünür Michel Foucault Hapishanenin Doğuşu kitabında; iyi hapishanenin, iyi hastanenin veya akıl hastanesinin olmadığından ve olamayacağını sözeder. Çünkü, modern dönemin bir aygıtı olarak hapishane; gözaltında tuttuğu mahkumların dışarıyla ilişkisini kesmekle yükümlü ve gözetleyenin varlığının daima hissedildiği bir mekandır. Mahkumların, ceza mekanizmasının öngördüğü koşullarda, mekansal ayırma yoluyla dış dünyayla iletişimden kesilerek yabancılaşmaya uğramaları ve bu yolla cezalandırılmaları amaçlanır.

Ancak, Avusturya'da iki yıllık bir inşaat sürecinin ardından 2005 yılında tamamlanan Leoben Adalet Kompleksi, (Justizzentrum Leoben) Foucault'yu bile şaşırtabilecek özellikleriyle dikkat çekiyor. Anlatılanların tersine bir söylem geliştirmek adına tasarlanan cezaevinde, mahkumların neredeyse beş yıldızlı bir konforda barınmalarına olanak tanıyor.



Projesi mimar Josef Hohensinn’e ait olan yapıda adliye makamları ve cezaevi aynı bütün içinde yer alıyor. Cezaevi kısmında, tutukluluk halinin psikolojik zararlarını bertaraf edebilmek için neredeyse tamamen şeffaf bir mimari anlayışı hakim. Malzeme olarak camın seçilmesinden kaynaklanan sürekli ışık; çoğunlukla hafif suçlardan hüküm giyen tutukluların psikolojilerini ayakta tutarak "içeride" geçirdikleri süreyi sağlıklı koşullarda tamamlamalarını sağlıyor.







Güvenlik şartlarının titizlikle yerine getirildiği Adalet Merkezi'nin konsepti yalnızca teorik anlamda işlenmiş görünen bir temele oturmakta: Giriş, Mahkeme ve Ziyaretçi bölümlerinin arkasında pavyonlar halinde sıralanmış, dikeyde ve yatayda genişletilmeye müsait tutuklu odaları bulunuyor.










Leoben'da, en önemli kriteri mahkumlar ve çalışanlar için ikamet kalitesinin artırılması olan bu sistem, son derece kompakt oluşturulmuş. Böylelikle gündelik hayatın yaşama, çalışma, rekreasyon alanlarına yakınlık gösteren ve tekrar sosyalleşmeyi en yüksek çıtadan mümkün kılan yaşam şartları elde edilmiş.









Tutuklu hücreleri bir toplu konut sitesinin prensibinde yanyana getirilmiş ve her bir birimde 15 mahkum ikamet ediyor. Her birimde bir mutfak köşesi, tuvalet, oturma ve spor odaları bulunuyor. Çalışma ve Rekreasyon alanları mahkumlar tarafından gözetimsiz ve isteğe bağlı olarak ziyaret edilebilir olarak düşünülmüş. Böylelikle çalışanların yükünün hafifletilmesi söz konusu olmuş.







Her bir ana bölüntüye ait avlular, çatıdaki yürüme bahçeleri ve spor tesisleri duvarlarla mahkumlar arasında bir filtre vazifesi görüyor. Mahkumların dış dünya ile izinsiz bir fiziksel kontakt kurmasını engellemesine rağmen, boyutları ve oluşturulma şekliyle insanı yapının ve hizmetin merkezine koyan modern bir adalet merkezinin mikrokozmos'unu tamamlayan özelliklere sahip bu hapishane; cezaevi mimarisinde yeni bir dönem açıyor.



Kaynak:

http://www.hohensinn-architektur.at/