Şişhane metrosuna yolunuz düştüyse
sanat eseri o dev aynayı görmüşsünüzdür. Sizi istasyonun Beyoğlu
girişinde ayna arkasına bire bir ölçüde yapılmış nostaljik kırmızı
tramvay karşılar. Büyüklüğüyle dünyada bir örneği olmayan bu çalışma
Sabri Sezener'e ait. Sezener, yaklaşık 40 yıldır cam ve granit
oymacılığı yapan bir sanatkâr. Eserleri cumhurbaşkanlarından başbakanlara birçok
devlet adamının odasını ve çalışma ofisini süslüyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın
Üsküdar'daki ofisi, Genelkurmay Başkanlığı, AK Parti Genel Merkezi, Tansu
Çiller'in yalısı Sezener'in imzasını taşıyan çalışmaların yer aldığı mekânlardan
bazıları.
1952 İstanbul doğumlu Sezener, sadece cam sanatçısı değil. Aynı zamanda
kaptan ve müzisyen. Uzun zaman bas gitar çalmış. Kolej yıllarında da amatör
olarak tiyatro ile uğraşmış. Bilir Koleji'nde okurken Yaman Okay ve Selçuk
Yöntem'le birlikte sahneye çıkmış.
Mesleğe adım atması çocukluk yıllarında olmuş. Arkadaşları mahalle aralarında
top koştururken o bilyalı arabalar tasarlamış. Lise yıllarında hobi olarak bakır
işlemeciliği yapmış. Sonra vitraya geçmiş. Hiçbir ustadan el almamış. "Ürünlere
bakar, taklit ederdim. Ama taklit ederken geliştirirdim. Özgün tasarımlar ortaya
koyardım. 35 yıl önce Bakırköy'de kendi atölyemi kurdum. Yıllarca kurşunlu
vitray, sablaj cam, aynaları kendime özgü tasarım ve desenlerimle işleyerek
eserlerimi ürettim." diyor.
1980'li yılların ortasında kalın camların asit ve kumlama yöntemiyle çok
derin oyulabileceğini keşfeder Sezener. O keşif, sanatı için bir milat olur. "19
mm cama 18 mm oyma girilebiliyor ve sıfır hata. Toplu iğne ucu kadar defo
olmadan bu yöntemle birçok ilke imza attım." diye konuşuyor. Bu yöntemle camdan
karyola ve komple yatak odası takımı, cam çocuk beşiği, cam tabut, camdan mezar
taşları, cam sandalye, sehpa, masalar, üç boyutlu cam tablolar üretir. Sezener,
cam işçiliğinde uyguladığı teknikle graniti de oyabileceğini fark eder. Aynı
çalışmaları granit üzerinde deneyerek eserler inşa eder. Bayrampaşa
Belediyesi'nin girişindeki desenli granit merdivenlerde onun imzası vardır. Yine
İstanbul Deniz Otobüsleri'nin (İDO) Yenikapı'daki binasının zemin ve duvarları
onun ince işçiliğinin eseridir.
Sezener'in bir özelliği de kişi ve kurumlara siparişle çalışması ve
ürettiklerinin sadece birer adet olması. Ürettiklerini Sezener kimi zaman
parayla satmıyor, hediye de ediyor: "1992 senesinde camdan yatak yaptım. Herkes
krallara layık dedi. O yıllarda Kuveyt işgalden yeni çıkmıştı. Ben de o yatağı
Kuveyt Emiri El Sabah'a hediye ettim."
Sezener'in ilginç tasarımlarından biri de camdan beşik ve camdan tabut.
Sezener "Bir fuarda, 'cam tabut siparişiniz alınır' diye, tamamen espri olsun
diye bir tabela koymuştum. İsviçre'ye 4 tane tabut yaptım, gönderdim. Kendi
mezar taşımı bile yaptım." ifadesini kullanıyor. Kendi mezar taşında, "Kaptan
Sabri Sezener, artistik cam ve granit oyma sanatçısı. Doğum tarihi: 3 Haziran
1952 Ölüm tarihi: Bugün" yazıyor. Sezener, depoya giren hırsızların birçok
malzemeyle birlikte mezar taşını da çaldıklarını söylüyor. Sezener, 30 yıllık
evli, 3 kızı, 2 torunu var. Kızlarını ve torunlarını cam oymacılığında
yetiştirmiş. "Şişhane'deki dünyanın en büyük tablosunu kızlarım ve torunlarımın
yardımıyla futbol sahası büyüklüğünde yaptık." diyor.
Sezener vaktini gündüzleri teknesinde, saat 16.00'dan sonra ise İstanbul'un
"ikinci Piyerloti"si diye bilinen Molla Aşki Kültür Park'ta geçiriyor. Çok güzel
manzarası ve kafesi olan parkta ebru ve hat eserlerinin sergilenip satışa
sunulduğu minik Osmanlı evleri var. Sezener de bu evlerin birinde hediyelik cam
oyma işleri yapıyor ve satıyor. Kişiye özel işlemeli bardakların fiyatı 20 ile
30 TL arasında değişiyor.
Sezener'in en büyük hayali Merter'den Topkapı'ya uzanan bir alanda stilize
edilmiş bir İstanbul tablosu yapmak. Sanatçı, "Yap diyecekler, yer
gösterecekler. İşçilik istemiyorum. Sadece maliyetini karşılasınlar. İstanbul
deyince bir Kız Kulesi, Ayasofya neyse o tablo da İstanbul'un simgesi haline
gelsin." diyerek sözlerini bitiriyor.