Çemberlitaş Hamamı Güne Ayak Uydurdu



Tam 422 yıllık bir hamam. Su mimarisinin eşsiz ve benzersiz abidesi. İstanbul’un en güzel hamamlarından biri. Türklerin su ile ilişkisinin tarihi tanığı. Ve tabii ki bir Mimar Sinan eseri. Burası Çemberlitaş Hamamı. Uzun süredir örselenmiş, yer yer orijinalliğini kaybetmiş, eklemelerle ve uygunsuz yapılarla kuşatılmış olarak Beyazıt’la Sultanahmet arasında bir yerde ayakta kalmaya çalışıyordu. Sonunda bir proje çıktı, parçalanmış bedeni mahkeme kararıyla birleştirildi ve onarılmaya başlandı. Yarısı bitti, iki sene içinde kalan kısım da tamamlanacak, yine ve yeniden su kültürümüzün bir abidesi olarak geçmişten geleceğe olan yolculuğunu sürdürecek. Hamam olarak kalacak ama adına bir de "Günlük Kür Merkezi" gibi afilli bir sıfat ekleyecek.

Çemberlitaş Hamamı, Sultan II. Selim’in karısı ve Sultan III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Hamamın tarihine ve bugünkü durumuna geçmeden önce İstanbul’a çok önemli eserler hediye ederek kent mimarisinin ve Osmanlı şehircilik kültürünün gelişimine katkı sağlayan Nurbanı Sultan’ı anlatalım biraz:

Valide Sultan ya da Nurbanu Sultan olarak bilinen Venedik kökenli Cecilia Venier Baffo 1525’te Paros’ta doğmuştu. Babası Venier ailesinden Nicolo, annesi de asil Baffo ailesine mensuptu. Korfu yakınlarında gemi ile yaptıkları bir yolculuk esnasında, 1537’de Barbaros Hayreddin’in adamları tarafından kaçırılarak 12 yaşında Topkapı Sarayı’na teslim edilen Cecilia, güzelliğiyle II. Selim’i büyüleyince Nurbanu adını alıp onun gözdesi olmuş, 22 Aralık 1574’te tahta geçen oğlu III. Murad’la birlikte yönetimi ele alınca da Valide Sultan olarak anılmaya başlamıştı.

Sultan olduktan sonra Venedik’le olan ilişkilerin gelişmesi için çaba sarf eden Nurbanu Sultan, İtalya’ya gidip gelen tüccarlar ve elçiler vasıtasıyla bu ülkenin mimarisindeki gelişmeleri de yakından izliyordu. Sık sık Mimar Sinan’la bir /_newsimages/1048486.jpgaraya geliyor ve öğrendiklerini paylaşıyordu. Üsküdar’daki Valide-i Atik Külliyesi’ni yaptırırken eserin biçimi ve konumu üzerine büyük mimarla günlerce tartışmıştı.

Bir Mimar Sinan eseri
Sultan, Çemberlitaş Hamamı’nı yaptırırken de Mimar Sinan’la defalarca fikir alışverişinde bulunmuştu. Bu hamamı, Valide-i Atik Külliyesi’ne gelir sağlamak amacıyla inşa ettiriyordu. O dönemde İstanbul’un nüfusu hızla çoğalıyor ve kente gelen su kaynakları yetersiz hale geliyordu. Mimar Sinan, Nurbanu Sultan’ın hamamı için öncelikle su bulmalıydı. Bir yandan külliyeler, hamamlar, camiler, köprüler inşa eden Sinan, diğer yandan da eski Bizans suyollarını elden geçirip yeni kanallar açarak su sorununu çözmeye çalışıyordu.

Nurbanu Sultan’ın siparişi geldiğinde kentin 45 kilometre dışında Belgrad Ormanları’nın ortasında kalan bentlerin yakınlarında yeni bir su kaynağı keşfetmişti. Hekimler, bulunan yeni kaynağın suyunun şifalı olduğunda karar kılmıştı. Müjdeyi tez elden Sultan’a yetiştiren Sinan, birkaç hafta içinde Çemberlitaş Hamamı’nın temelini atmış ve 1584’te tamamlayıp anahtarı Nurbanu Sultan’a teslim etmişti.

Divanyolu'nda çifte hamam
Çemberlitaş Hamamı, Çemberlitaş’ta, Divanyolu üzerinde, I. Constantinus’un (M.S. 324-337) diktirdiği anıtın Vezir Han tarafında yer alır. Hamam’ın karşısında Köprülü Mehmet Paşa Cami, medresesi ve türbesi, yanında Vezir Hanı, eski Dar’ül-fünun binası, civarında ise Sultan II. Mahmut Türbesi, Köprülü Kütüphanesi, Atik Ali Paşa Camii ve medresesi ve Ali Baba Türbesi mevcut. Çemberlitaş Hamamı, birbirinin tamamen benzeri ve bitişik bir çifte hamam olarak planlanmış. Erkekler kısmının girişi Vezir Han Caddesi üzerinde. Giriş üzerinde, etrafı rumilerle bezeli, üç sıra halinde hazırlanmış altı mısralı bir kitabe var.

Kadınlar kısmı girişi eskiden Divanyolu Caddesi üzerinde Sultan Mahmut Türbesi tarafındaydı. Kadınlar kısmının soyunma mekanı cephesi, 1968’de Divanyolu Caddesi genişletme çalışmaları sırasında bir miktar kesilmiş. Kesilen kısım altta dikdörtgen, üstte yıldız biçiminde pencereleri olan bir duvarla kapatılmış. Erkekler ve kadınlar bölümlerinin soyunma yerleri, geçişi köşe trompları ile sağlanmış büyük birer kubbe ile örtülü. Etrafında üç kat soyunma odaları var. Her iki kubbede de aydınlık feneri mevcut. Bugün sadece kadınlar kısmının aydınlık feneri orijinal durumda. İnce sütunlara dayanan kemerlerin taşıdığı bir kubbecikle örtülü olan aydınlık feneri zarif bir biçimde bezenmiş.

Hamam mimarisinden tamamen uzak
Her iki kısımda da üçer kubbe ile örtülü ılıklık var. Ilıklıktaki orta kubbenin altından geçerek, ahşap bir kapı ile sıcaklık bölümüne giriliyor. Sıcaklık bölümlerinde hamam mimarisindeki geleneklerden tamamıyla uzaklaşılmış. Bu da Mimar Sinan’ın farklı denemeleri sevmesi ya da Nurbanu Sultan’ın projeye müdahale etmiş olmasıyla açıklanıyor.

Hamamın toplam 38 kurnası var. Kubbenin altında çok yüzlü büyük bir göbek taşı bulunuyor. Sıcaklık bölümleri kubbelerinde bulunan küçük delikler ile aydınlatılıyor. Delikler cam fanuslar ile kapatılmış. Yapı, Mimar Sinan’ın son dönem eserleri arasında. Ustalığının son döneminde, sadelikten vazgeçmeden, fonksiyon zenginliği, zarafet ve dinginliği bu yapıda buluşturmuş.

Çemberlitaş Hamamı bugün Baltacı ve Bayrak aileleri tarafından ortaklaşa işletiliyor. Ailenin yeni kuşak temsilcileri olan Ruşen Baltacı ve Mustafa Bayrak, eserin restorasyonu için yıllardır uğraş veriyorlar. 1993’te bir proje yaparak Anıtlar Kurulu’na sunmuşlar ve söz konusu proje epey bir tadilat gördükten sonra 2001’de onaylanmış ve restorasyona bir yıl sonra başlanmış. Projenin yarısı tamamlanmış. Kalan kısım ise, 2007’nin sonunda bitirilecek.

Hamamın kadın ve erkek kısımları faal durumda. Restorasyon süresince de devre dışı kalmayacaklar. Ancak kadın kabul ve soyunma odaları şu anda farklı bir işletmecide. Söz konusu kısım bu yıl sonunda boşaltılarak restore edilecek ve eski haline geri dönecek. Ruşen Baltacı, "Proje tamamlandığında hamamın yanı sıra günlük kür merkezi olarak da hizmet verecek şekilde plan yaptık" diyor. Günlük kür merkezinin ne demek olduğunu ise şöyle açıkladı:

"Bu tür merkezler genellikle kent dışında, kaplıca bölgelerinde yer alıyor. Üniversiteye hamamda kullanılan suyun analizini yaptırdığımızda şaşkınlık içinde kaldık. Çünkü analiz sonucunda hamamın suyunun, soğuk kaplıca suyu özelliğini taşıdığını öğrendik. Hocalara bunun nedenini sorduğumuzda, Sinan döneminde kullanılan su kaynağının değişmeden günümüze kadar geldiğini söylediler. 422 yıldır İstanbul onca felaket gördü, depremler yaşadı, modern çağın tahribatıyla karşı karşıya kaldı. Ama anlaşılıyor ki, tüm gayretlere rağmen Sinan’ın yaptığı horasan kanalları yıkmak mümkün olmamış..."

www.yapi.com.tr: Haberin tamamını okumak için lütfen kaynağa tıklayınız.