Doğa üzerindeki tüm kararları Saray’a bağlayacak olan torba yasaya ilişkin tepkiler sürüyor. Ülkenin dört bir tarafındaki yaşam savunucuları, çevre örgütleri ile siyasi partiler, Perşembe günü komisyona gelmesi beklenen kanun teklifine tepkili.
BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine göre; yaklaşık çeyrek asırlık iktidarı döneminde doğayı kendilerine sermaye olarak gören AKP iktidarı, büyük bir yıkıma daha hazırlanıyor. Başta madencilik sektörünün önde gelen isimlerinin olduğu AKP’li vekillerin imzasıyla Meclis’e sunulan teklif büyük tepkilere neden oldu. Eylemler ve açıklamalar peş peşe geldi. Ayrıca ülkenin dört bir tarafındaki yaşam savunucuları komisyona geleceği gün yani yarın Meclis önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.
Torba yasaya tepki gösteren Kazdağları Ekoloji Platformu, Alamos Gold’un çölleştirdiği Kazdağları’nda basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklamayı okuyan Füsun Kayra, “Zeytinlikleri, yaşam alanlarını, köylülerin geçimlik tarlalarını kapsayan iki adet haritada bulunan torba kanun, adeta enerji projeleri ve vahşi madencilikte son noktayı koyar nitelikte. Kanun teklifi, ülkemizin taraf olduğu çevre koruma sözleşmelerini, Anayasa ve doğa koruma yasalarını tümüyle yok sayıyor! AKP’li milletvekillerinin teklifi ile siyasi iktidar, adeta devlet eliyle tüm ülke coğrafyasını tepsi içinde maden şirketlerine hibe ediyor” dedi.
Zeytinlikleri yok etmenin önünü açan torba yasaya tepki gösteren Akbelen direnişçileri de Milas’ta yurttaşları bilgilendirmeye çalıştı. Torba yasanın komisyona geleceği gün de Meclis’te olacaklarını belirten Akbelen direnişçisi Nejla Işık, yaptığı konuşmada, “Talebimiz net, komisyona dahi gelmeden bu teklifi geri çekin. Amacımız taşkınlık yapmak değil ama eğer ki toprağımıza göz dikerlerse her şeyi yaparız. Gerekirse Ankara’ya gideriz, açlık grevine başlarız, Meclis’in kapısında da yatarız.” dedi.
Torba yasayı değerlendiren Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan ise ülkenin bir enerji ya da ekolojik programı olmadığına, her şeyin rant odaklı ilerlediğine dikkat çekti. Şan, şöyle konuştu: “Doğanın ve ekosistemin hakkını korumak her şeyin önünde gelmeli. Yapılacak iklim politikaları da bu temele oturmalı. Tüketim toplumundan çıkıp üretim odaklı ve doğayla uyumlu bir toplumsal yapı oluşturmak gerekiyor. Bugün binlerce yıldır yaşayan alanları yok ettiğimizde, geriye dönüşü olmayan bir yıkım yaratmış oluyoruz. Dolayısıyla bu projeler, doğaya, Anayasa’ya ve yargı kararlarına aykırıdır. Bu nedenle bir an önce durdurulmaları gerekir.”
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.