''Çevre ve Şehircilik Bakanlığına Tüm Ülkenin Tapusunu İstediği Gibi Kullanma Yetkisi Verildi''



Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, ''648 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tüm ülke toprağı üzerinde her türlü tasarrufa muktedir kılındığını'' savundu.

Soğancı, yazılı açıklamasında, genel seçimlerden 4 gün önce, 8 Haziran 2011 tarihinde yayımlanan KHK ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, yeni KHK'lerle sonu gelmez bir şekilde yeni yetkilerle donatılmaya devam edildiğini öne sürdü.

Bakanlığın içinde oluşturulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü ile TMMOB'nin işlevsizleştirilmeye çalışıldığını iddia eden Soğancı, şu görüşleri dile getirdi:

''KHK ile diğer kamu kurum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının yetkisini almakta hukuken bir sakınca görmeyen Bakanlar Kurulu, 17 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 648 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tüm ülkenin tapusunu istediği gibi kullanma yetkisi vermiştir. Bakanlar Kurulu dışında ülke kaderi üzerinde karar verecek ve karara katılacak yetkili, özerk bir kurum bırakmamaktadır.''

Yapılan değişikliklerle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yeni ve olağanüstü yetkiler devredildiğini ve tanındığını öne süren Soğancı, şu görüşleri savundu:

''Bu değişikliklere göre, hiç kimse ama hiç kimse artık elindeki tapuya güvenmesin. Tapu, ister kamu kurum ve kuruluşunun, ister özel kişinin, isterse devletin hüküm ve tasarrufu altında olsun bu tapu ve araziler üzerinde istediği tasarrufu yapma yetkisi yalnızca ve yalnızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığındadır.

Harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak, iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde ruhsat ve yapı kullanma izni vermek; kamu ya da özel kişilere ait taşınmazlar üzerinde yapılacak yatırımlara ilişkin 3 ay içinde onaylanmayan etüt, çevre düzeni, nazım ve uygulama planları ya da ruhsatlandırma ve yapı kullanma izinlerini vermek şeklindeki yetkiler, aslında yerel yönetimleri yetkisiz kılmakla eş anlamlıdır.

648 sayılı KHK ile depreme karşı dayanıksız yapıların bulunduğu alanların dönüşüm projelerini ve uygulamalarını yapmak ve yaptırmak; Toplu Konut Kanunu'nun ek 7. maddesi çerçevesinde uygulama yapmak, yaptırmak, bu uygulamalara ilişkin kentsel dönüşüm, yenileme, transfer alanları geliştirmek, bu alanların her ölçekteki imar planı ve imar uygulamalarını, kentsel tasarım projelerini yapmak, yaptırmak ve onaylamak; bu çerçevede paylı mülkiyetleri ayırmak, birleştirmek, arsa ve arazi düzenlemeleri yapmak, imar hakkı transfer etmek, kamulaştırma ve gerektiğinde acele kamulaştırma yoluna gitmek; yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerini vermek ve kat mülkiyeti ve tescilini sağlamak, bakanlığın yetkisine verilmiştir. Bu düzenlemelerle belediyelerin yetkisinden ve özel mülkiyetin korunmasından söz edilemeyeceği açıktır.''

Doğal sit alanları ile ilgili yetkiler

Değişiklikler ile tabiat varlıkları, doğal sit alanlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetki alanına alındığını, ''Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'' oluşturulduğunu hatırlatan Soğancı, ''bu alanların yok edilmesinin önünün açıldığını'' öne sürerek, şöyle devam etti:

''Artık, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgelerinin kullanma ve yapılaşmaya ilişkin kararlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilecektir. Bu varlıkların statülerinin yeniden değerlendirilmesinin 6 ay içinde bakanlığa devredileceği hükmü, 6 ay sonra bu statülerin kalmayacağının habercisidir. Yalnızca doğal sitler değil aynı zamanda doğal sitlerle kesişen arkeolojik, kültürel, kentsel ve tarihi sitler de tehlike altındadır.''

''Köylerde yapılacak yapılara uygulanacak esaslarda, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun uygulanmaması, buralarda kurulacak yapılarda ruhsat ve imar planı aranmamasının tarım arazilerini bekleyen tehlikelerin habercisi'' olduğunu savunan Soğancı, 3194 sayılı İmar Yasası'na eklenen madde ile de mera, yaylak ve kışlakların 29 yıllığına kiralanıp yapılaşmaya açılmasına dikkati çekti.

Önceki dönem TBMM Genel Kurulu'na havale edilmiş Yapı Denetimi Hakkında Yasa Tasarısı'nın bu KHK ile yürürlüğe girdiğini kaydeden Mehmet Soğancı, ''yapı denetçisi mühendis ve mimarları güvencesiz kılan, sorumluluğu ağır ama bunun karşılığı hak ve yetkiyi vermeyen ve daha önce eleştirdikleri tasarının TBMM'de tartışılmadan dayatıldığını'' öne sürdü.

Bakanlar Kurulunca belirlenen projelerde çalıştırılacak personele 657 sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırma hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin düzenlemenin, idareye keyfi bir yetki tanıdığını belirten TMMOB Başkanı Soğancı, ''yürürlüğe konulan düzenlemelerin kamu yararına olmadığını'' savundu.