"Çıkan Sorunlar Nükleerin Salt Bir Enerji Açığı Sorununa İndirgenemeyeceğini Gösterdi"
TÜSİAD'ın yayın organı
Görüş dergisinin 'Enerji: Zor Denklem' kapak
sloganı ile çıkan Haziran sayısında enerji konusu ele
alınırken, konunun farklı boyutlarını tartışan makalelere de yer verildi. Bu
çerçevede, nükleer enerji tartışmaları, enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir
enerji, küresel enerji düzeni ve enerji borsası, konunun uzmanları tarafından
kapsamlı olarak ele alındı.
Dergide
'Enerji Denkleminde Kritik 10 Yıl' başlıklı makalesi yer alan
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde
sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde oluşturulmuş yeni bir ekonomik
düzende rekabet etmek durumunda kalacağını, bu yeni düzende ekonomik büyüme,
enerjide arz güvenliğinin sağlanması ve iklim değişikliği ile mücadele gibi
birbiriyle iç içe geçmiş konularda küresel çözüm arayışlarının ön plana
çıkacağını belirtti.
Enerji bileşimini daha az
karbon yoğun hale getirmek için çabalarken, yüksek büyüme beklentisinin enerji
talebini artıracağını, bu durumun enerji bileşiminde belirli seçimler yapmayı
gerektireceğini kaydeden Boyner, denklemin bir yanında enerjide arz güvenliği
çerçevesinde ülkenin yerli kaynakları olan termik ve büyük hidroelektrik
santrallerinin bulunduğunu, kömürle çalışan termik santralların görece daha ucuz
enerji sağladığını, ancak karbondioksit emisyonlarını artırıcı etki yaptığını,
diğer yandan gerek yatırım gerek yakıt maliyeti açısından içerdiği avantajlardan
dolayı ülke olarak kömür santrallerinden uzun süre daha faydalanmaya devam
edileceğini vurguladı.
Bu çerçevede söz konusu
potansiyeli değerlendirirken, yeni kurulacak kömür santrallarının yüksek verimli
şekilde tasarlanması, mevcutların da teknolojilerinin yenilenerek daha verimli
çalışmalarının sağlanması gerektiğinin altını çizen Boyner, hidrolik potansiyele
bakıldığında da mevcut planlamalarda 2020'li yıllarda bu potansiyelin tamamının
kullanılmasının hedeflendiğini, bir başka deyişle 2020'li yıllara gelindiğinde
temiz enerji kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturan hidrolikte limite
ulaşılacağını kaydetti.
''Kazanması,
göründüğünden daha zor''
Ümit Boyner, diğer
yanda ise karbon içerikli olmakla birlikte daha temiz, ancak ithalat talebini
önemli ölçüde artıran doğalgazın bulunduğuna dikkati çekerek, rüzgara dayalı
yenilenebilir enerji kaynaklarının ise hızlı bir ivme içerisindeki alan olmakla
birlikte temel talep düzeyini karşılamaktan uzak olduğunu belirtti. Boyner şu
görüşleri dile getirdi:
''Enerji ithalatçısı bir
ülke olarak girdiğimiz bu mücadele, maalesef birbiriyle çelişen amaçları
bünyesinde barındırıyor ve kazanması, göründüğünden daha zor. Bu zor denklemin
arzu ettiğimiz şekilde çözülmesi için gelecek 10 yılda 2023 vizyonu ile
hazırlanmış olan enerji ve iklim politikalarının hayata geçirilmesi için gerekli
ortamın sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki 10 yıllık fırsat
penceresini çok iyi değerlendirerek gerekli yatırım ve finansmanı harekete
geçirecek kararları bir an önce almak durumundayız. Enerji verimliliği de
küresel iklim değişikliği ile mücadele ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş
sürecinde kullanabileceğimiz, gerek arz güvenliğinin sağlanması, gerekse
ekonomik büyüme için çok önemli bir araç olan, aynı zamanda hepimizin
tüketiciler olarak basit alışkanlıklarımızı değiştirerek büyük katkılar
yapabileceğimiz bir alan olarak ortaya çıkıyor. Zira Enerji Bakanlığı verileri
uyarınca ülkemizde bina sektöründe yüzde 30, sanayi sektöründe yüzde 20 ve
ulaşım sektöründe yüzde 15 olmak üzere dört Keban Barajı inşa edebilecek
yaklaşık 7,5 milyar lira değerinde enerji tasarruf potansiyeli
bulunuyor.''
''Nükleer enerji olgusu gözden
geçiriliyor''
Bu denklemin içerisinde nükleer
enerjiyi, özellikle de son dönemde yaşanan tartışmaları göz önünde bulundurarak
ayrı bir yerde değerlendirmek gerektiğine işaret eden Boyner, şunları
kaydetti:
''Türkiye'nin kurulu güç kapasitesinin halihazırda yaklaşık 50.000 MW olduğu
düşünüldüğünde, 10.000 MW'lık iki nükleer santralin ülkemizin enerji talebini
karşılamak açısından önemi açıktır. Ancak Japonya'da yaşanan felaket sonrası
nükleer santrallarda ortaya çıkan sorunlar, nükleer enerji konusunun salt bir
enerji açığı sorununa indirgenemeyeceğini gösterdi. Bugün tartışılan 3. nesil
santrallar ve daha ileri güvenlik önlemleri gibi konulara rağmen bulunduğumuz
noktada nükleer enerji konusuna çok uzun yıllar önce yatırım yapmış ülkelerde
dahi nükleer enerji olgusu gözden geçiriliyor. Deprem ve benzeri doğal afetleri
de içerecek şekilde nükleer santralları etkileyebilecek riskler ve bir nükleer
santralin bu riskler çerçevesinde nasıl güvenli şekilde kurulup işletilebileceği
konusunun, kamuoyunda toplumun tüm kesimlerini huzurlu kılacak bir şekilde
tartışılması gerekiyor. Bu perspektiften bakıldığında, Türkiye'de bu konunun tüm
evrensel ölçütler ve tartışmalar göz önünde bulundurularak şeffaf bir şekilde
ele alınması gereği açıktır.''
İçinde bulunulan konjonktürde enerji piyasalarını azami verimlilikle
yönetmeye imkan tanıyacak tam piyasa düzenini temin etmek gerektiğini vurgulayan
Boyner, ''Bunun için de yaklaşık 10 yıl önce başlatılan liberalizasyon süreci
artık daha fazla geç kalmaksızın tamamlanmalıdır. Bir girdi olarak enerji
piyasalarının liberalizasyonu sürecinde ciddi boyutta bir ilerleme sağlanması,
ülkenin gelecekte arz sıkıntısı riski ile karşı karşıya kalmaması ve
sektörlerimizin, enerjiye rekabetçi fiyatlardan ve kesintisiz erişimi için
gereklidir. Bu süreç içerisinde her adımda özel sektör ile kamunun diyaloğunu
destekliyoruz ve TÜSİAD olarak bu süreçlere elimizden gelen katkıyı sağlıyoruz''
değerlendirmesini yaptı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, enerjide arz güvenliğini sağlamaya
dönük yatırımlar için önemli bir önkoşulun da uzun vadeli öngörülebilirlik
olduğunun altını çizerek, bu doğrultuda Türkiye'de enerjinin emtia olarak işlem
görmesini sağlayacak ''futures'' ve ''forward'' piyasalarını barındıracak bir
''enerji borsası'' vizyonunun hızla hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
Boyner, TÜSİAD olarak enerji sektöründeki öncelikli alanları enerji
piyasalarının serbestleştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının
geliştirilmesi, enerji verimliliğinin sağlanması ve bütün sürecin sürdürülebilir
kalkınma ilkeleri çerçevesinde oluşturulması şeklinde sıralarken, Türkiye
sanayinin uzun dönemli rekabet gücünün bu vizyona kritik derecede bağımlı
olduğuna dikkati çekti.
Diğer konu başlıkları
Görüş Dergisi’nin yeni sayısında, internet konusundaki güncel tartışmalara da
yer verildi. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ve
TÜBİSAD Başkanı Turgut Gürsoy konuyu farklı bakış açılarıyla
ele aldı. Gündemin bir diğer önemli maddesi başkanlık rejimi tartışmaları da
dergiye konu oldu. TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır
Kaleağası başkanlık rejimini uluslararası uygulamalar çerçevesinde
inceleyen bir makale kaleme aldı. Genel Seçimler öncesinde işlenen siyasi parti
programları çerçevesinde, yeni sayıda AKP’nin ekonomi politikalarına bakışı konu
alındı. Görüş’ün yeni sayısında ayrıca Danimarka Büyükelçisi Ole
Egberg ile
yapılan söyleşiye yer verildi.