Dalaman’ın Oyunu...



Güney Ege ve çevresi, ülkenin en verimli arazilerinden ve ekolojik alanlarından biri. Ege’yle Akdeniz’in sularının birbirine kaynaştığı kusursuz plajları, çam ormanlarıyla kaplı el değmemiş dağları, yaylaları ve turkuaz mavisinden deniziyle sanayileşme sürecinden nispeten uzak kalmış bir coğrafya.

Buraların gelişimi, Dalaman’a havaalanı açılmasıyla başlıyor. Kendi halinde bir yerken, Özal’ın buraları hedefleyen planlarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. O zamanlar Selim Edes’e yapılan bir iltimasla kumsalın hemen önüne, sit alanı içine, kükürtlü doğal termal suların ortasına 657 villa konduruveriyorlar. Dalaman’ın hemen yanındaki Sarıgerme çam ormanları içindeki muhteşem kumsal ise iki otele peşkeş çekiliyor ve itirazlara rağmen Pisilis antik kenti üzerine tatil köyü yapılıyor. Özal açılışta şu cümleleri yapıştırıveriyor: “Roma ve Bizans’tan kalma taş kalıntıları mı, yoksa lüks otelleri mi tercih edeceğiz?”

Aslında o yıllarda özel çevre koruma alanı olarak belirlenen yerler Fethiye, Göcek, Dalaman ve Dalyan. Şimdi ise bu nasıl delinir diye uğraşılıyor. Deniz kaplumbağalarının üreme alanı olan milyonlarca yılda oluşmuş sahilleri, doğal sığla ormanlarıyla Dalaman, şimdi binlerce dönümlük verimli TİGEM (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) arazisine yapılmak istenen turizm yatırımlarıyla gündemde.

Danıştay iptal ediyor ama...

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1 Ekim 2004’te Dalaman Çiftliği’nin de bulunduğu bazı yerlerin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi olarak ilan edilmesini talep ediyor ve karar Bakanlar Kurulu’ndan geçiyor. Bu gelişmeler üzerine Tarım-İş Sendikası kararın ve yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası da davaya müdahil oluyor.

Bu arada iki kez görüşü istenen TİGEM, birinci sınıf tarım arazisinin, sit alanı ve askeri güvenlik bölgesi olması nedeniyle, turizm amaçlı değerlendirilmek üzere Hazine adına tescil edilmesinin uygun olmayacağı görüşünü bildiriyor.

Tüm bu mücadelenin sonunda akıl kazanıyor ve Danıştay 6. Dairesi, 19 Ocak 2009’da girişimin ‘Tarım topraklarının yitirilmesine sebep olacağını, istihdam yapısını bozacağını ve çam ormanlarının ortadan kalkmasına yol açacağını’ belirterek kararın iptaline hükmediyor. Bunun üzerine Başbakanlık ve Kültür Turizm Bakanlığı ayrı ayrı kararın iptali için temyize gidiyorlar.

Ekolojik atlatma ve aldatma

Proje alanı içinde, Dalaman kıyısının tamamını içine alan bölge “doğal SİT alanı” kapsamında bulunuyor. Bazı alanlar ise, Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Ramsar’a aday doğal sulak alan statüsünde. Proje alanı sınırları içinde, Kocagöl ve Kükürtlü Göl gibi önemli doğal kaynaklar yer alıyor. Kaldı ki buralara termal otel ve konaklama tesisleri yapılması isteniyor. Ayrıca doğal kızılçam ağaçları, okaliptüsler, binlerce meyve ağacı, Nil kaplumbağaları ve sayısız canlı burada yaşıyor.

Danıştay’dan bugünlerde çok çeken hükümet, Dalaman TİGEM’in turizme açılması ısrarından vazgeçmiyor. Geçmiş yılarda sorun çıkarmayacak kadroyu halleden hükümet, eski proje Danıştay’dan dönünce şimdi yeni bir plan hazırladı. Başbakanlık Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından akıllarınca modifiye edilen formüle göre, arazi parçalara ayrılarak kullanılacak. Projede sık sık ekolojiye vurgu yapılarak gerçek niyet gizleniyor.

Bir gecede ekolojist oldular

Dalaman Turizm Gelişim Projesi, Dalaman Çayı ile Ters Akan Çayı arasında kalan yaklaşık 30 bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Proje, TİGEM arazilerini kapsayan, Eko-Kent, Sağlık-Kent ve yabancıların (muhtemelen Arapların) mülk edinmesi için tasarlanan Klima-Kent olmak üzere üç alt bölgeden oluşuyor. Yeni projede Ekopark, turistik eko tarım üretim merkezi, ekolojik ürünler satış merkezi vs. ile “eko” sözü bolca kullanılarak, iş ekolojik bir kandırmacaya döndü. Kimse yat limanından, golf sahasından tatil köylerinden, otel inşaatlarından ve villalardan bahsetmiyor. Bir ekolojik yanıltmadır gidiyor. Gerçek amaç gizlenerek proje tekrar ısıtılıp getiriliyor. Bu kadar ısrarcı olmanın ve kanunlara rağmen vazgeçmemenin altında yatan neden, sadece para kazanma isteği olmasa gerek.

Yüzyıldır tarım arazisi ve Atatürk’ün vasiyeti Osmanlı Padişahı 3. Selim’in, annesi Mihrişah Sultan’a armağan etmesiyle kurulan Dalaman Çiftliği, Atatürk’ün vasiyetiyle yaşamını sürdürüyor. Çiftlik dünyanın en değerli tarım arazilerinden biri olarak kabul ediliyor. 34 bin 400 dekarlık arazisinin 11.723 dekarı birinci sınıf tarım toprağı. İçinde dünyanın en verimli limon ağaçları ve narenciye bahçeleri olmak üzere toplam 150 bin ağaç bulunuyor. Ayrıca 1324 dekar okaliptüs ağacı, 1333 dekar kumsal, 2.933 dekar dağlık ve 650 dekar da kültür dışı arazi ve 1200 baş hayvan da çiftliğin envanterinde. Yıllık ortalama 400 aileye iş kapısı olan Dalaman TİGEM’de üretilen buğday, ayçiçeği, mısır ve pamuk kalitesi dünya ve Türkiye ortalamasının çok üstünde.

TİGEM’e mimar, Belediye’ye doktor

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nü, 13 Mayıs 2008 tarihinden beri mimar Mehmet Halis Bilden yürütüyor. Müdür beyin buralara kadar gelebilmesi hemşerisi olan Mehdi Eker’in 2005’te tarım bakanı olmasıyla başlıyor. O zamana kadar sadece mühendislik mimarlık yaparken birden bire önce Tarım Bakanlığı’nda üst düzey görevlere, sonrasında vekâleten Et Balık Kurumu’nda genel müdürlüğe ve arkasından TİGEM Genel Müdürlüğü’ne getiriliyor. Ziraat Mühendisleri Odası, “Bakanlıkta yıllarını vererek deneyim kazanmış akademisyen ziraat mühendisleri ve meslek mensupları varken, bir mimar nasıl oluyor da bu denli uzmanlık isteyen kritik görevlere atanabiliyor” diye soruyor.

Dalaman Belediye Başkanı Dr. Beyhan Korkut ise hükümetin cin fikirlerinin arkasında. İlçesinin turizm pastasından mağdur edildiğini, artık bahanelerle uğraşacak zamanı olmadığını söylüyor. Öyle ki sanki olacağından emin; yakında tahsisi yapılacak olan 90 bin yataklı Dalaman Turizm Kenti projesiyle, 300 bin kişiye istihdam sağlanacağını duyuruyor. Hayal kuranlara, Dalaman’ın nüfusunun sadece 30 bin kişi ve bölgenin Özel Çevre Koruma-sit alanı olduğunu tekrar hatırlatalım.

Murat Selçuk / Gezgin, Yeşiller Partisi PM Üyesi