Deprem İşaretleri Göründü ama Bilimsel Kesinlik Yoktu



* Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremi yorumlayan uzmanlar hemfikir: Beklenen bir depremdi... Bölgede son zamanlarda deprem hareketliliği vardı... Ancak bilimsel kesinlik yoktu

* Yetkililer ise tahminlerin yerleşim alanlarında 'deprem uyarısı yapmak' için yeterli bilimsellikte olmadığını ifade ediyor. Uzmanlar depremin İstanbul depremini tetikleyip tetiklemeyeceği konusunda ise farklı düşünüyor

Deprem fayların kesişme noktasında

Karakoçan Depremi’nden sonra gözler yeniden Doğu Anadolu Fay Hattı’na çevrildi. Yetkili kurumlar depremin Doğu Anadolu Fay Hattı ile Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kesiştiği noktada meydana geldiğini açıkladı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Elazığ’daki depremin geniş bir bölgede hissedildiğini belirterek, “Bölge genel anlamda Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun ve Doğu Anadolu Fay Zonu’nun kesişme noktası olarak nitelendirilir ve bölgede yoğun deformasyon ve buna bağlı deprem etkinliği sıkça görülmektedir” değerlendirmesini yaptı. Enstitü’den yapılan açıklamada, Elazığ’daki depremin değerlendirmesi şöyle yapıldı: “Depremin olduğu bölge genel olarak deprem etkinliğinin yoğun olduğu bir alandır. Özellikle 2003 Bingöl ve Pülümür depremleri, 2005-2007 Sivrice Elazığ depremleri son yıllarda bölgede görülen önemli deprem etkinlikleridir. Bölgede yoğun deformasyon ve buna bağlı deprem etkinliği sıkça görülmektedir. Bölgede bu iki fay zonunun da özelliğine bağlı olarak çok fazla sayıda aktif irili, ufaklı fay parçası bulunmaktadır. Depremin genel doğrultusu D-B yönde olan ve genel olarak Bingöl-Karakoçan Fayı olarak adlandırılan kırık sistemi içerisinde meydana geldiği tahmin edilmektedir.” Ayrıca depremin yerin 5 kilometre altında meydana geldiği belirtildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz ise depremin meydana geldiği bölgeyle ilgili şunları söyledi: “Burada biri Kuzey Anadolu biri de Güney Anadolu Fayı olmak üzere iki tane çok önemli fay hattı var. Bu iki fayın birbiriyle kesiştiği yer Bingöl Karlıova. Buradan batıya doğru bir üçgen içinde çok sayıda fay bulunuyor. 2003’te Bingöl’deki 6.4 şiddetindeki deprem de benzeri bir fay üzerinde gerçekleşti. Söz konusu faylardan biri Elazığ’ın Karakoçan ilçesinin kuzeyinden geçen ve Bingöl’e doğru uzanan ve 30-40 kilometre uzunluğunda bir fay. Şimdiki deprem bu hat üzerinde oluştu. 2007’de aynı fay üzerinde 4.7 büyüklüğünde bir deprem olmuştu. Bu yöre çok sık deprem üreten bir bölge, bu bölgenin jeolojik yapısı bu tür depremler üretmeye son derece müsait. Olan deprem de bu sistem içinde oluşmuştur. Artçı sarsıntıların 5’e kadar çıkma olasılığı var. Kısa bir süre içerisinde de olabilir bir kaç ay içerisinde de olabilir.”

İstanbul’u etkilemez

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik: “Yerin 5 kilometre altında gerçekleşen ‘sığ odaklı’ bir deprem. Bu depremin şiddeti bölge için çok büyük değil. Bundan sonra bölgede artçılar yaşanabilir. Bu 6 büyüklüğündeki ve arkasından oluşan 5.0’ın üzerindeki üç depremin Doğu Anadolu fay hattı yırtmaya çalıştığını düşünüyoruz. Başka  yerleri tetikleyip tetiklemeyeceği, meydana gelen gerilmelerin dağılımı incelendikten sonra belirlenebilir. Şu anda İstanbul’da depremin meydana gelme ihtimali yıllık yüzde 2 mertebesindedir. Bu ihtimalin değiştiğini sanmıyorum. 10 saniye sonra da 10 yıl sonra da olabilir. Bu depremin bu ihtimali değiştirdiğini sanmıyorum.” ‘Rasathanenin Elazığ Valiliği’ni uyarıp uyarmadığını’ sorması üzerine, bu tip tahmin işlemlerine rasathane olarak yapmadıklarını bölgenin birinci derecede deprem bölgesi olduğu için önlemin şart olduğunu vurguladı.

25 öncü deprem oldu

İnönü Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal: “Elazığ’da son 20 gündür saydığımız 25 öncü deprem, ana depremin habercisiydi. 6.0 büyüklüğündeki deprem ana depremdi. Artçı depremler yaşanmaya devam edebilir. İkinci bir ana depremin yaşanması konusunda net bir şey söylenemez. Daha önce Elazığ’da böyle bir deprem yaşanabileceğini söylemiştik. Önlemlerin uygulamaya konulması gerekiyor.”

Zaten bekleniyordu

Eski Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara: “Artçı sarsıntılar bir hafta boyunca devam edebilir. Bu deprem bir şeylere haberci değil. Beklenen bir deprem. Deprem Doğu Anadolu Fayı’na dikey gelen, yani Karakoçan fayının ürettiği bir depremdir. Türkiye’de her yıl 6 ve 6’nın üzerinde bir deprem olurken, 1 Mayıs 2003 tarihinden beri böyle bir deprem olmadı. Dolayısıyla ‘Bu deprem zaten bekleniyordu’ diye biliriz.”

İzmir, Bursa ve Antakya’ya dikkat

ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Deprem Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Polat Gürkan, Elazığ depremini 2 hafta önce TBMM katıldığı bir bilgilendirme toplantısında anlatmıştı. Ayrıca Bursa, Antakya ve İzmir’deki tehlikeye dikkat çekti. Prof. Dr. Gürkan dün şöyle konuştu: “Ben Meclis’teki brifingte Bursa’dan bahsettim, Bursa’nın adeta ortasından geçen ve aktif olduğunu bildiğimiz bir fay var. Aynı şekilde 1860’larda Elazığ’ın bir deprem geçirdiğini biliyoruz. Demek ki 150 yıla yaklaşan bir süre geçmiş, yeniden olabilir manasında söyledim. İzmir ve Antakya da bu grupta sayılabilir.”

Devlete haber verilebilmeli

İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi öğretim üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi’nde görevli Prof. Dr. Naci Görür: “Can kaybına uyarıların dikkate alınmaması neden oldu. Elazığ ve çevresinin bir deprem bölgesi olduğu, yakın zamanda yaptığımız toplantılarla tartışıldı. Ancak halkının deprem konusunda çok bilgisiz olduğunu gördüm. Bizim milletimiz, bizim yöneticilerimiz uyarıları pek ciddiye almıyorlar. Depremin yeri ve tarihi konusunda net bir tahmin yapabilen bir sistem yok.  Ama öyle bir şey olduğunda AB etik kurallarına göre hareket etmek gerekiyor. ‘Biz böyle bir yöntem bulduk’ diye belli bir kurula müracaat ediliyor. O yöntem bilim dünyasında onay gördüğü takdirde deprem önceden kestirilebilir diyebilirsiniz. Ama şu an öyle bir aşamada değil. Doğru olan yerel veya merkezi yönetimlere bilgi vermektir. Türkiye’de böyle bir mekanizma henüz yok ama yapılabilecek şey o. Şu anda böyle bir kural yok.”

Dört saat önceden gördük

‘Kayaç Gerginlik İzleme Yöntemi ile Deprem Tahmini Projesi’ kapsamında Marmara Bölgesi’nde kurulan dört istasyondan elde edilen verilere göre, doğu yönlü bir fay hareketinin olacağının daha önceden tahmin edildiği açıklandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berk Üstündağ projedeki tespitleriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Büyüklüğü 5’in üzerindeki depremlerin 12-24 saat ve daha önceki zaman diliminde kestirilebiliyor, Depreme bağlı alınan öncül işaretçiler doğrultusunda tahminler yürütüyoruz. 5’in üzerindeki büyüklükte depremlerde ilişkilendirme oranı yüzde 65’i buluyor. Doğuya en yakın istasyonumuz olan Sakarya istasyonu ile birlikte dört istasyondan aldığımız verilerde bazı hareketler gördük. Dört saat önce elde edilen veriler, doğu yönlü bir hareketin olacağına işaret ediyordu. Doğu yönlü fay hareketinin olacağını tahmin edebildik ancak yer tespitinde bulunamadık. Bu eksiklik doğu bölgesinde bir istasyonun kurulu olmamasından kaynaklanıyor.

Doğa Hareketleri Araştırma Derneğinin (DOHAD) başkanı Fuat Agalday ise istasyonlardan alınan bilgilerle 28 Şubat’ta doğu yönlü deprem olabileceğine dair tahminler yürüttüklerini ifade etti.

Elimizdeki veriler uyarı için yetmez

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Mithat Fırat Özer Ankara’da düzenlediği basın toplantısında  ‘Karakoçan depreminin beklenen bir deprem olduğunu’ söyledi. Bunun üzerine gazeteciler “Tedbirler için yetkilileri uyardınız mı” diye sordu.  Prof. Dr. Mithat Fırat Özer soruyu şöyle yanıtladı: “Olası bir kaç küçük deprem bizim için yeterli bilgiyi oluşturmaz. Elimizdeki bu kadar bilgiyle deprem uyarısı yapamayız. Bölgedeki son bir aylık aktiviteyi ‘daha büyük birdepremin habercisi’ diye adlandıramayız.”