"Dere Kıyısında Yapılaşmayı Önlemeyen Herkes Suçlu"
Tekirdağ ve İstanbul'da toplam 29 kişinin ölümüne neden
olan sel felaketini, Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şubesi'nden
Pelin Pınar Özden, "yasadışı yapılaşma, yetkililerin
gerekli önlemleri almamış olması, denetimsizlik ve kriz yönetiminin
eksikliği"yle açıklıyor. Yaşanaları "kent suçu" olarak
adladıran Özden'e göre, dere yataklarının kıyısında yapılaşmaya izin verilmesi,
ruhsatsız yapıların görmezden gelinmesi en önemli sorun.
bianet'in edindiği bilgilere göre, İkitelli'de Ayamam deresi civarında birçok
işyerini su bastı. Bazı işyerlerindeki makine ve teçhizatı sel suları
sürükledi.
"Plansız bütün bölgeler risk altında"
Özden, "Sel felaketi ne ilk ne de son olacak, önlemler alınmadıkça devamı
gelecek" diyor ve İstanbul'daki plansız alanların tamamının sel tehdidi altında
olduğunu söylüyor: "Dünkü gibi bir yağış olduğu taktirde, benzer bölgeler
tehlike altında. Özellikle bölge adı vermiyorum. Ama Islah planlarıyla
oluşturulan gelişmiş alanların, özellikle dere boylarındaki sanayi alanlarının
hepsi her türlü afet tehdidi altında. Buna yangın, deprem de dahil. "
Özden'in saptamaları şöyle.
"Çok yağış oldu"yla açıklanamaz: Yetkililer, olanları "çok
yağış oldu", "yurttaşlar tedbirsiz davrandı" diyerek açıklamaya çalışıyor. Böyle
açıklanamaz. İstanbul'un yüzde 70'e yakını yasadışı yapılaşmış durumda. Dere
yataklarının çoğunun yakını sanayi alanları, ya da gecekondularla dolu.
İkitelli'deki Ayamama deresi civarı da böyle. Derenin iki yanın da 25 metre
mesafede taşkın kuşakları var. Yağmur suyu tam da taşkın kuşaklarının sınırında
durdu. Ama dereye 5 metre mesafede de sanayi alanları var. Nedeni, atıklarını
rahatlıkla derelere boşaltabilmeleri. Bunlara izin verenler, ruhsat verenler,
görmezden gelenler başlıca suçludur. Derelerin hemen yakınındaki ruhsatsız,
plansız binaların arındırılması gerekiyor.
Ayamama'da ilk sel değil: Burada sel felaketi İstanbul için
yeni değil. 90'larda gee bu bölgede yaşanmıştı. 1995'te yine Ayamama'nın
taşmasıyla sabah gazetesi ve atv binasını su basmasını hepimiz hatırlarız. Bu
derenin ıslahı 16 yıldır tamamlanmamış durumda.
Plansızlık rantı: İstanbul'un çok önemli sorunu plansızlık.
Bundan yararlanan bir kesim var. Afet açısından riskli alanlarda yer seçiyorlar
ve rant sağlıyorlar. Sonuçta bu bölgelerde plansız, ruhsatsız oturanlar ve
buraları sanayi alanları olarak kullananlar var.
Afet yönetimi eşgüdümlü değil: Valilik ve belediyeler afet
konusunda işbirliği içinde çalışmıyor. Yerel yönetimlerin ilçe özelinde
geliştirdiği politika ve acil eylem planları da yok. İstanbul bütününde ve
ilçeler özelinde acil eylem planı çalışmasına gerek var. Yollar niteliksiz,
çıkmaz sokaklar var. Gerektiğinde insanları nasıl tahliye edeceksiniz? İlçeler
özelinde kriter geliştirilmesi gerekiyor.
Selimpaşa ve Silivri: Selimpaşa ve Silivri, İstanbul'un arka
bahçesi gibi. Üstelik merkeze göre daha çok yağış alıyor. Silivri bölgesinde
dereler var. Dere etrafında çok yoğun yapılaşmış bölgeler var. Bunlar ıslah
geçirmiş, ama etrafı binalardan temizlenmemiş alanlar. Bu iki yere önce üstyapı
gitti. Altyapıları sonradan yapıldı. Bu, eksik ve niteliksiz bir altyapı. Yol
kaliteleri de niteliksiz işçilik ve mühendislik hatalarıyla yapıldığı için
düşük. Bu bölgeler, "yazlık yerler" diye yapı kaliteleri de düşük. Aynı zamanda
ruhsat problemleri de var.
Gidin demekle insanları taşıyamazsınız: Şubatta Kağıthane'de
küçük bir yağışla bir gecekondu çökmüş, bir kız çocuğu ölmüştü. Burası bir
tasfiye alanıydı. Belediye insanlara "Gidin" diyordu, ama yer göstermiyor,
politika geliştirmiyordu. Oysa insanların yaşamları orada. Sadece gidin diyerek
insanları buradan çıkaramazsınız. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş
"insanlar tedbirsiz, evlerini boşaltmıyor" diyor. Böyle olmaz. Etap etap
insanları taşımak, onlar için sadece yeni yaşam mekanı değil yeni yaşam
olanakları oluşturmak gerekiyor.
Tehlike olduğunu düşünen yetkililere başvursun: Yurttaşların
da bilinçlenmeye ihtiyacı var. Çaresizlik ve "bana bir şey olmaz duygusu" bir
arada yaşanıyor. Kendini tehdit altında hissedenler muhakkak belediyelere ve
valiliklere başvurup yardım istemeli. Belediyeler geçici bir yere
yerleştirilmelerinde yardımcı olabiliyor. Uzun vadede de plansızlıktan,
yasadışılıktan kaçınmalılar.