'Öncelikli Hedef Koruma Olmalı'



Prof. Dr. Hande Suher, "Tüm denemeler göstermektedir ki, tarihsel gelişme sürecinde kazandığımız ortak mirasımızı, doğa ve kültür varlıklarımızı, kanatlarını açarak, sınır ve sistem tanımadan tüm dünyayı sarmakta olan liberalizm içinde değil, planlama anlayışı içinde koruyabiliriz" dedi.

Yunus Aran Birlikteliği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi işbirliğiyle, Prof. Dr. İlgi Aşkun, Prof. Mete Ünal, Prof. Nursel Onat, Doğan Hasol, Prof. Bülent Özer, Y. Doç. Dr. Hale Tokay ve Mehmet Aran'dan oluşan bir akademik danışma kurulunun önerileri doğrultusunda hazırlanan Yunus Aran Konferansları'nın 24.'sü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Oditoryum'unda yapıldı. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin mesleki birikimlerine katkıda bulunmak ve uluslar arası üne sahip kimi mimarları ulusal mimarlık ailesi ile tanıştırmak amaçlarıyla düzenlenen konferanslar serisinin 24.'sünün konuğu Prof. Dr. Hande Suher oldu.

"Ülkemizde kentsel planlama, kentsel yenileme, kentsel dönüşüm çalışmalarında 'kentsel ve çevresel koruma' öncelikli hedef olmalıdır" başlıklı bir sunum yapan Prof. Suher, "Tüm denemeler göstermektedir ki, tarihsel gelişme sürecinde kazandığımız ortak mirasımızı, doğa ve kültür varlıklarımızı, kanatlarını açarak, sınır ve sistem tanımadan tüm dünyayı sarmakta olan liberalizm içinde değil, planlama anlayışı içinde koruyabiliriz" dedi. Günümüz planlama çalışmalarında ekonomik gerekçelerin öncelikli parametre haline geldiğine değinen Suher, "Kaybedilecek değerleri düşünecek olursak, sadece ekonomik gerekçelerle planlama yapamayız" şeklinde konuştu.

Neden kentsel koruma?
Prof. Dr. Hande Suher, 'Neden ve kimin için kentsel koruma' sorularının cevaplarını aradığı konuşmasında, UIA 2005 Uluslar arası Mimarlık Kongresi'nin İstanbul Deklarasyonu'na atıfta bulunarak, 'toplumların kültürel kimliğini yok etmeyen bir mimari' ve bu bağlamda yerel yönetimlerin üzerine düşen görevler üzerinde durdu. "İnsan yerleşmelerini beş öğe ile açıklamak mümkün" diyen Prof. Suher, bu öğelerin sürekli bir etkileşim içinde olduklarını ve bu etkileşimle birlikte ayırt edici öğelerin oluşturduğu bir kimlik ortaya çıktığını söyledi. Bu kimliğin, aynı zamanda bir 'bellek' anlamına geldiğini belirten Suher, bu belleğin de sonraki kuşaklara aktarılması gerekliliğini vurguladı.

'Şehircilik' başlığı altında toplanabilecek bütün çalışmaların bir kamu hizmeti olduğunu özellikle vurgulayan Suher, şöyle konuştu: "Kültürel mirası korumakta yerel yönetimlere önemli sorumluluklar düşüyor. Ancak, İstanbul'da kültürel mirası korumak, sadece yerel yönetimlerin işi değildir. Bu, ulusal ve hatta evrensel bir görevdir. AB de, onların da değer verdikleri kültürel varlıkları düşünürsek, bu konuda hassas olmalı. Ancak, şu da var. Biz korumazsak kimse korumaz. Dileyelim, akademik kurumlarımız seslerini yükseltsinler".

Konferans, bazı Avrupa kentlerinde uygulanan 'koruma' örneklerinden oluşan saydam gösterisiyle sona erdi.