Ekonomik Durum İstanbul'a Bakışı Etkiliyor



İBB Araştırma Müdürlüğü tarafından yapılan "Sosyal Doku Projesi İstanbullu Olma Bilinci Araştırması"nın sonuçları, ekonomik durumun İstanbul'a bakışı etkilediğini ortaya koydu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi APK Daire Başkanlığı Araştırma Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği “Sosyal Doku Projesi İstanbullu Olma Bilinci Araştırması” ilginç ve çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Projenin yönetimini APK Daire Başkanı ve Araştırma Müdürü Dr. Nihat Karainci’nin üstlendiği proje, GENAR Araştırma Şirketi tarafından gerçekleştirildi.

Çalışmaya; 2490 deneğe yönelik olarak 64 ana soru kapsamında yapılan anket temel teşkil etti ve başta Prof. Dr. Şerif Mardin, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. M. Fikret Sezgin, Prof. Dr. Aziz Bener, Prof. Dr. Korkut Tuna ve Doç. Dr. Osman Özsoy başta olmak üzere, çok sayıda akademisyen de bilimsel destek sağladı.

Araştırmaya katılan vatandaşlara sorulan ‘İstanbul’un en çok nesini seviyorsunuz?' sorusuna verilen cevaplar, İstanbulluların son yıllarda kötüleşen ekonomik durumunun, şehre bakışlarını olumsuz yönde etkilediğini ortaya koydu.

İstanbul'un en çok nesini seviyorsunuz?

Ankete katılan 4133 kişinin yüzde 17.5’inin sorulan soruya ‘Hiçbir şeyini’ şeklinde cevap vermesini dikkat çekici olarak değerlendiren bilim adamları, ‘İstanbul’un hiçbir şeyini sevmemek İstanbul’da aradığını bulamamakla açıklanabilir. İmkan bulsa İstanbul dışına taşınacak olanlar bu grubun üyeleridir. Kente göçün ana sebebi olan ekonomik faktör, göç sonrasında da gelenlerin ana sorunu olmaya devam ediyorsa, kendisinin ve çocuğunun karnı aç olan bir vatandaşın İstanbul’un neresini seveyim diye düşünmesi anlaşılır bir durumdur. Kentin ekonomik hayatı rehabilite edilmeden bunun düzelmesi de zordur. Krizin aşılamaması durumunda bunun daha da derinleşeceğini öngörebiliriz. 2002 yılı vergi sezonunda vergi veremez duruma gelecek olan pek çok İstanbullunun çarptırılacağı cezalar arasında bocalarken İstanbul’un nesini sevmesini bekleyebiliriz. Belki Boğazını ve köprülerini sevebilir; intihar etmek için...’ değerlendirmesinde bulundu.

İstanbulluların; İstanbullu olmasının, şehre sahip çıkmasının, şehre aidiyet hissetmesinin ancak bireylerin ekonomik durumlarının düzelmesiyle gerçekleşebileceğini belirten araştırmacılar, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü;

‘Araştırmamız göçü besleyen temel unsurun ekonomik olduğunu ortaya koymuştur. Bunun anlamı gelen bireyin şehre katılmadan önce göç sebebini ortadan kaldırma dürtüsüyle hareket edeceğidir.Tabloda gözüken %17.5 oranı yöneticiler tarafından tehlike çanı olarak algılanmaktadır. Yukarıda da ifade edilmiş olan %11 civarındaki kendini İstanbullu hissetmek istemeyen grup bu kümeye dahildir. Her ikisi de anomi işaretidir. Krizin derinleşmesi vaki olursa hem İstanbul’da hem de Anadolu ve Trakya’da üretilecek olan sefalet yankesicilikten fuhuşa kadar varan bir zincirle İstanbul’u vuracaktır. Bu durumda tarihin, kültürün, değerlerin, doğanın ve İBB yatırımlarının korunabilmesi her zamankinden daha zor olacaktır.’

Anketi gerçekleştiren bilim adamları, Boğaz’a, kalabalıklığa ve özgürlüğe varıncaya kadar yeralan birçok cevabı olumlu bulduklarını da kaydederek, şu yorumda bulundu. ‘Bunlardan hareketle her ne olursa olsun İstanbul sevilmeye layık ve sevilmeye devam ediyor diyebiliriz. Ancak, bunun sürekliliği yukarıda yazılanlar var oldukça tehlikeye girecek demektir. “Hiçbir şeyini” diyenlerin “her şeyini” diyenlerin iki katından fazla olması uyarı için yeterli veridir kanaatindeyiz.’