Elimizdeki Servet Göz Göre Göre Yok Oluyor!



Dünyada birçok büyükşehir, tarihi eserleri sayesinde her yıl milyonlarca turist çekiyor. İstanbul'dakiler ise ya kaderine terk ediliyor ya da bazı uyanıklara dükkân ve ev oluyor.

İstanbul'daki tarihi eserlerin içler acısı durumu, kültür mirasının sahipsizliğini gözler önüne seriyor. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan tarihi yarımadadaki eserler bakımsızlıktan çürüyor. Sayısız tarihi cami, türbe, saray, çeşme ve ev korumasız şekilde yok olmayı bekliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın koruması altında bulunan eserler bile kaderine terk edilmiş durumda. Yetkililer İstanbul'da çok sayıda kültür varlığı olduğunu hatırlatıp bunları kurtarmaya güçlerinin yetmediğini itiraf ediyor. İşte yok edilen ya da yok olmaya yüz tutmuş tarihi mirasımızdan birkaç örnek:

Tekfur Sarayı da yıkılıyor
Tekfur Sarayı da kaderine terk edilen tarihi eserlerimizden biri. Bizans döneminde tahta çıkma ve taç giyme törenlerinin yapıldığı saraydan bugüne dış duvarları kaldı.

Tarihi evi yaktılar
Ayvansaray Dervişzade Sokağı'nda bulunan tarihi bir ev de iki yıl önce yakılmış. Sahibi ABD'de olduğu söylenen evden geriye sadece birkaç ahşap direk kalmış. Çevre sakinleri, "tarihi eser" olduğu gerekçesiyle Koruma Kurulu'nun eve dokunulmasına izin vermediğini söyledi.

Tekkenin duvarları kaldı
Nakşibendi tarikatını İstanbul'a getiren Emir Ahmed Buhari'ye ait tekke de yetkililerin ilgisini bekliyor. 500 yıla yakın geçmişi olan tekkeden geriye kalan sadece birkaç duvar kalıntısı...


Tarihi sarnıçta marangozhane
Mimar Ohannes Kalfa tarafından 1868'de yapılan ve 1993'e kadar Darüşşafaka Lisesi olarak kullanılan tarihi bina Ziraat Bankası tarafından 20 trilyon 250 milyar liraya satışa çıkarıldı. 24 bin metrekare arazinin içinde, tarihi binanın yanı sıra bir türbe ve bir sarnıç da var. 250 yıllık geçmişi olan Benlizade Ahmet Reşit Efendi türbesi ve çeşmesi bugün harabeden farksız. 18'inci yüzyılda Mekke Kadılığı yapan Ahmet Reşit Efendi ile karısı bu türbede yatıyor. Çeşme ise tamamen yok olmuş. Türbenin çatısında otlar çıkmış, ahşap kapısı kırılmış, arkasından duvar örülerek kapı tamamen kapatılmış. Girişine demir kapı yapılan, üzerine de kilit vurulan tarihi Yavuz Selim Sarnıcı ise marangozhaneye çevrilmiş.


Tinercilerin sığınağı...
İmparator II. İoannes Komnemos tarafından 1118 - 1143 tarihlerinde yaptırılan sarnıç da zamana karşı savaş veriyor. 50 metre uzunluğunda 18 metre eninde olan sarnıçta 14 sütun bulunuyor. Mülkiyeti Vakıflar'a ait olan sarnıç tinercilerin ve ayyaşların yuvası haline gelmiş durumda.