"En Güzel Manzara Boğaz Stadı'ndan Görülebilecek. Çünkü..."



Mimar Oktay Ekinci Cumhuriyet Gazetesi'nde bugün yayınlanan "Haydarpaşa Stadı! (Bosphorus Stadium)" isimli köşe yazısında, son günlerde gündem yaratan 2020 olimpiyatları için Haydarpaşa'ya yapılması planlanan stadyumu tartıştı. Ekinci yazısında, "Sadece bizler değil, dünyada Boğaziçi’ni “görerek” tanıyabilmiş herkes, bu eşsiz yeryüzü cennetiyle bir stadyumu “isim”le bile olsa birlikte düşünemez; tarihle denizin kıtalar arası buluşmasına stadyum nasıl yakışabilir?" diye sordu.

İşte Ekinci'nin o yazısı...

İstanbul’un 2020 Olimpiyatları’na adaylık dosyasındaki “Haydarpaşa Stadyumu” projesi açıklandığından beri başka konu konuşamaz olduk: “Ne diyorsun; yer seçimi doğru mu?”

Birinci soruya “bu kadar da olmaz; çok şaşırdım”dan başka bir yanıt, ancak edep sınırları dışına çıkmakla mümkün; diğerine ise “hayır!” diyerek önce şunu söylüyorum: “Geçici dense de olimpiyat kitabına göre ‘kalıcı’ymış! Kentin en özgün tarihi peyzajlarından birini oluşturan kıyı şeridine 100 bin kişilik stat kurarak seyircilerine manzara ikram etmeye kalkışmak, bana Eyfel Kulesi için söylenenleri anımsatıyor...”

Bilirsiniz, Parislilere “Kentiniz en güzel nereden görünür” diye sorulduğunda “Tabii ki Eyfel’den” derler ama “asıl neden”i şudur: “Çünkü Eyfel’den bakıldığında demir yığını Eyfel görünmez..”

Şimdi Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da İstanbul’daki Olimpiyatevi’nde düzenlenen “2020’ye hazırlık” toplantısında, belli ki pek beğendiği yeni “çılgın proje” için diyor ki; “konuklar Kız Kulesi, Tarihi Yarımada ve Boğaz’ı seyredecekler.” (26 Mart-gazeteler)

Yani olimpiyat izleyicileri, Anadolu yakasındaki Haydarpaşa ve çevresinin muhteşem görünümünü de parçalayacak, üstelik denizin doldurulmasıyla yapılacak demir yığını stadı neyse ki göremeyecekler!

Peki ya Avrupa Yakası’ndan Asya’ya baktıklarında? “Haydarpaşa’ya abanan şu azman da neyin nesi?” demeyecekler mi?

‘Hurda’sı Anadolu’ya

Bakan Kılıç, “geçici! stat” söküldüğünde “Anadolu kentlerinde değerlendirilebileceği”ni de söylüyor. Demek ki stadın İstanbul’da kalmasına gönlü razı değil!

Peki, aynı “gönül” Anadolu kentlerine hangi yüzle bakacak? Ekonomi adına “siz kullanın” denecek Anadolu kentleri; “Alın hurdalarınızı başınıza çalın; biz de İstanbul kadar değerliyiz, yeni stadyumlarımızın yıkıntı artıklarıyla değil, özgün projelerle yapılmasını isteriz” demeyecekler mi?

Bu “ucube ötesi” projenin yabancılara “Bosphorus Stadium” adıyla tanıtılmasına ise aklı başında bir gerekçe göstermek mümkün görünmüyor.

Sadece bizler değil, dünyada Boğaziçi’ni “görerek” tanıyabilmiş herkes, bu eşsiz yeryüzü cennetiyle bir stadyumu “isim”le bile olsa birlikte düşünemez; tarihle denizin kıtalar arası buluşmasına stadyum nasıl yakışabilir? Üstelik, 100 bin kişilik, yani ülke bir yana Avrupa’nın “en büyük” ve “en battal” yapısı..

Herkes, böylesi bir “çocuksu” ilkelliğin olimpiyatlara da asla ev sahipliği yapamayacağını düşünür. Umarım Başbakan bakanını tez elden uyarır ve İstanbul’un rezil olması bir yana, tarihin en zengin uygarlıklarını barındıran bu ülkenin olimpiyatlara ev sahipliği adına gülünç hale gelmesinin de önüne geçer.