Atatürk'ün direktifleri ile 1930 yılında Fransız uzmanlar
tarafından kurulan "MecidiyeköyLikörveKanyak"
fabrikasının satılması, yenisini yapmak için modern mimarlık mirasının önemli
yapılarının yıkılıp yıkılmaması tartışmasını yeniden gündeme
taşıdı.
Fabrikanın mimarı, mimaride kübizm akımının LeCorbusier ile birlikte öncülerinden olan RobertMallet-Stevens.. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türkiye'ye davet edilmiş..
Döneminin en önemli Fransız mimarlarından biri. Onun Fransa dışındaki tek eseri
olan fabrika, aynı zamanda İstanbul'un ilk sanayi yapılarından biri olma
özelliğini taşıyor.
Fransa, önemini ölümünden altmış sene sonra kabul
ettiği mimarı için ParisPompidouKültürMerkezi'nde
27 Nisan29 Ağustos tarihleri arasında açık kalacak bir sergi düzenledi. Ne
gariptir ki bugün eserleri sergilenmekte olan RobertMalletStevens
1927'de Paris'in 16. Bölgesi'nde adını taşıyan sokağa, kübizm esintileri taşıyan
bahçe içinde beş ayrı konut yapmış. Döneminde "Birbirinden bağımsız olmakla
beraber içiçe, sırt sırta, ortak yeşil alanlar yaratarak aynı mimari dil ve
hatlarla ilişkilendirerek tasarlanmış" diye göklere çıkarılan evlerin yerinde
bugün yeller esiyor.
"Miadını doldurmuş yapılar kültürel miras olarak
saklanmalı mı yoksa yaşamsal gelişim ve ihtiyaçlara paralel olarak yerlerini
çağdaş yapılara mı terk etmeliler" sorgulamasının bir başka örneği de gene
Fransa'dan.
1977'de Paris'in simgesi, yaşamının büyük parçası tarihi Hal
Binaları'nı yıkıp yerine RenzePiano ve RichardRogers'ın uçuk kaçık dışavurumcu PompidouKültürMerkezi' ni yaptılar. Entelektüel ortamda çok tartışıldı ama bugün
Paris'in simgelerinden biri bu bina artık.. Yooo!.. Hayır!.. "Onlar saygı
göstermemişler ki biz gösterelim" diye vermedim bu örnekleri. Eşyanın tabiatında
vardır değişim. Atatürk Kültür Merkezi, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu ve Likör
Fabrikası da değişen yaşam biçimlerinin ihtiyaçları doğrultusunda
değişmelidir. Mecidiyeköy artık sanayi bölgesi olmadığına, mimari de sokak
tanımlamasıyla "Yaşamsal fonksiyonlara kabuk giydirme sanatı" olduğuna göre bu
bölgede yapısal planlamada fonksiyonunu yitirmiş fabrika binasının varlığı ihmal
edilebilir. Ehem mi mühime tercih etmekte kurgusal zekâ gerektirir. Kent
mobilyası, ikonu olabilecek çağdaş yeni bir heykelsi Kültür Merkezi Yapısı,
dökülen AKM'den çok daha yakışır 2010 Kültür Başkenti İstanbul'a. Fuar için
yapılmış geçici barakadan bozma Muhsin Ertuğrul çirkinliğinin yerine, çağdaş bir
Kültür Merkezi ve Tiyatrosu'nun yükselmesinin güzelliği gibi.. İleriye
bakarken gerimizi kollayalım ama lütfen akıl ve mantık çerçevesinde.