Farklı alanlara yönelmek

Daha büyük ve daha prestijli projelere yönelmenin yanı sıra, sektör duayenleri arasında geçerliliğini koruyan bir başka önemli trend de gün geçtikçe artan oranlarda inşaat sektörünün farklı alanlarına yönelmek. Bu çerçevede İstanbul konut üreticileri gün geçtikçe uluslararası taahhüt; gökdelen ve baraj gibi daha yüksek cirolu inşaat projelerine yöneliyor. Bu durumu bir sektör temsilcisi şu şekilde ifade ediyor:

“Sadece bizim katma değerli olarak düşündüğümüz işlerde olmak istiyoruz. Burada geliştirme mantığında varız. Taahhüt mantığında ise, bir tek bizim gökdelenlerimizi inşa edecek firmamız kalacak. Gökdelenleri biz yapacağız. Gelecekte de olacak olan gökdelenleri biz yapmak istiyoruz. Becerimizi, her geçen gün gelişen yeteneklerimizi yurt dışında da kullanmak isteriz”.

Ukra İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Yavuz’a, bu eğilim hakkında fikrini sorduğumuzda; Ağaoğlu’nun yakın dönemde enerji sektörüne girdiğini hatırlatıyor ve Ukra’nın da aynı yolu izleyerek gelecekte konut üretiminden uzaklaşabileceğini belirtiyor:

“… tüketiciyle uğraşacağıma… gidip baraj yaparım, milyon dolarlık yollar yaparım veya daha büyük inşaatlar yaparım hesabıyla bölgeden uzaklaşıyorsunuz. Mesela ben Ağaoğlu’nun enerji işine girmesini takdir ediyorum”.

Şüphesiz ki bu eğilimin altında yatan temel değişken inşaatın diğer sektörlerinin daha düzenli bir karlılık vaad etmesi ve sağladığı yüksek ciro ile finansal anlamda sürdürülebilir bir büyüme sağlaması. Sinpaş İnşaat GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik bu durumu şu şekilde açıklıyor:

“Enka gibi büyük firmalar daha farklı getirilerin peşinden yurtdışına gittiler. … pazarda kurumsal bir şirketin altyapısı oluşunca doğal olarak giderler de arttı. Sabit geliri az olan biriyle sabit geliri çok olan birinin rekabeti çok zor; tıpkı merdiven altı üretimde olduğu gibi. Biz merdiven altı şirketlerle burada rekabet edemiyoruz. İnşaat sektörü de aynen böyleydi”.

Nitekim, 1970’li yıllarda İstanbul konut sektörünün en önemli oyuncuları hatırlandığında bu sürecin yeni bir trend olmadığı, her on yılda bir sektörü etkileyerek büyük oyuncuların sektörü terk etmesiyle sonuçlandığı fark edilecek. Gerçekten de STFA, ENKA ve ALARKO gibi günümüzün büyük taahhüt firmaları 1970’li yıllarda İstanbul’u imar eden konut üreticileri. Bu genel trend çerçevesinde sermaye birikimini tamamlayan firmalar konut sektörünü terk ederek, daha yüksek karlılık ve ciro vaadinde bulunan uluslararası taahhüt ve enerji yatırımlarına yöneliyor. Bu nedenle İstanbul konut sektöründe uzun vadeli projeksiyonlar yapmak ve gelecekte oyuncular arasında nasıl bir sıralama olacağını, pazarın kimler tarafından belirleneceğini tahmin etmek imkânsızlaşıyor. Münferit konut üreticisi bazında değerlendirildiğinde ekonomik gelişim ve sürdürülebilirliğin kapısını açan bu eğilim, sektör geneli için önemli bir sorun yaratıyor ve sektörü köklü marka üretimi ve konut sektörüne yenilik getirecek, bilgi ve sermaye birikimi oluşumundan mahrum bırakıyor.