Her eylülde, Küçük Menderes Havzası'nı başka bir heyecan sarar... Bereketli tarlaların kuşattığı Torbalı, Selçuk, Tire, Ödemiş, Birgi, Bademli ve tüm havza yerleşmelerinde, yüzler daha bir ''mağrur'' laşır, gözler daha bir uzaklara bakar...
Çünkü ''eylül'' , buralar için sadece kışa doğru yenilenen umutların mevsimi değildir. Sıcakların artık ''yakmadığı'' bu ilk günler, kuşaktan kuşağa ''onur'' la ve ''başı dik'' yaşamanın efsanevi yıldönümü gibidir...
3 Eylül'de Ödemiş, 4 Eylül'de Tire, 7 Eylül'de Torbalı, 8 Eylül'de Selçuk ve 9 Eylül'de İzmir... ''İşgalci'' düşmanın ''Anadolu'' dan kovulmasıyla sonuçlanan o ''kurtuluş'' günlerinin yıldönümü...
Nitekim ''Ödemişliler'' in de bugünlerde sanki daha bir ''efe'' lenerek dolaşmalarının nedenini, örneğin Alev Coşkun 'un daha bir gür sesli olmasını, yörenin kültürünü yakından bilen genç profesörlerimizden mimar Ülkü Altınoluk şöyle açıklıyor:
''Ödemiş, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda işgalcilere karşı ilk sivil direnişin ve ilk halk savaşının örgütlendiği yer olma onurunu taşıyor. 'Anadolu İhtilali' adlı kitabında Sabahattin Selek , Batı Anadolu'da fiilen ilk Kuvayı Milliye'nin burada kurulduğunu anlatırken Prof. Dr. Bernard Lewis de 'Modern Türkiye'nin Doğuşu' nda, Yunan işgaline karşı sivil halk direnişinin Ödemiş'te adeta gerilla savaşına dönüştüğünü yazar...''
İşte bu direniş, ulusal bağımsızlığın ''destansı kahramanlıkları'' arasında yer almakla kalmadı. Cumhuriyet devriminin ''çağdaşlaşma'' atılımlarında da Ödemiş, özellikle ''uygar ve kişilikli mimarlık'' ta ülkenin ''öncü'' leri arasındaydı...
Örneğin, bölgenin sivil mimarlık anıtı ''Çakırağa Konağı'' bile Ödemişli aydınların ''Anadolu kültürü'' ne olan militanca bağlılıkları sayesinde günümüze gelebildi. Eşsiz ahşap dolapları ve tavanları, o yılların Amerikan koleji müdürü Dr. Reed tarafından söktürülüp ABD'ye götürülmek üzereyken Belediye Başkanı Dr. Mustafa Bengisu ile İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa'nın başlattıkları ''acele onarım'' la yerinde kaldılar ve soygundan kurtarıldılar...
Üstelik savaş sonrasının en ''parasız'' döneminde...
Aynı yokluklar içinde gerçekleştirilen çelik çatılı Hal Binası, elektrik ve su şebekesi, parklar ve meydanlar ise Osmanlı kasabasından ''Cumhuriyet kenti'' ne geçişin ilk adımlarını oluşturmuştu... Erkek Sanat Enstitüsü, PTT, Ziraat Bankası, Halkevi gibi ''2. Ulusal Mimarlık Akımı'' nın örnekleri de işte bu ''devrimci'' süreçte inşa edildiler..
Ödemiş'in, 2. Dünya Savaşı dönemindeki zorlu koşullarda da ''imar planı için yarışma açan kent'' olması, günümüzün ''rant planı siparişleri'' ni utandıracak niteliktedir.
Şehirciliğimizin bilgelerinden mimar Kemal Ahmet Aru ve arkadaşlarına ait planın seçildiği yarışmada, 1944'te ''Nazi faşizmi'' nden kaçarak Türkiye'ye sığınan Reuter, Bonats, Prost ve Öelsner gibi mimarların, jüri üyeliği yapmış olmaları da bilime verilen değeri kanıtlıyordu.
YTÜ ile birlikte
Ödemiş, son yıllarda işte o onurlu dönemin ''kente saygılı'' mimarlık ve şehircilik anlayışını yeniden ''etkin kılma'' yı hedefliyor.
Önceki dönemin Belediye Başkanı Mehmet Eriş , tarihsel dokuyla birlikte eski Arasta'yı yaşatma projeleriyle görevini yeni Başkan'a devrederken şunları söylemişti: ''Ödemiş için yapılacak tüm çalışmalarda destek olma sözü veriyorum...'' (31.03.2004)
Böylesi ''görmüş geçirmiş'' kutlamaların ardından kolları sıvayan şimdiki Başkan A. Mahmut Badem 'in girişimlerini de yine Ülkü Altınoluk'tan dinleyelim: ''İlk iş olarak ovanın yapılaşmadan korunması için Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) mimarlık öğrencileriyle kentsel yenileme çalışmaları başlatıldı. Yeni Cami ve Katırcı Hanı'nın bulunduğu alanda, Küçük Cami meydanında ve eski Helvahane'de kentsel tasarım projeleri gündemde...''
Prof. Dr. Harun Batırbaygil ile Öğr. Gör. Dr. Ali Kılıç 'ın da katıldıkları bu çalışmalar için, YTÜ Mimarlık Fakültesi'nde bitirme projesi alan üçü yabancı uyruklu yirmi dört mimarlık öğrencisi, konu olarak ''Ödemiş'in kentsel rehabilitasyonu'' nu seçtiler. Ar. Gör. Kunter Manisa, çalışma alanını oluşturan Meşrutiyet ve Türkmen mahallelerinde proje hedefleri için şu bilgileri veriyor: ''Binaların yüzde 78'i kâgir ve yüzde 54'ü 40 yaşın üstünde. Bu nedenle yenilenmeleri esas alınırken temel işlevin konut olmasıyla birlikte Ordu ve Manyası caddelerinde de ticarete olanak sağlanacak? Böylece kentin gelecekteki konut ihtiyacı bu bölgede yaratılacak yeni kapasite ile karşılanabilecek ve tarım toprakları üzerindeki kentsel yayılma tehdidi engellenmiş olacak...''
Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin de katkılarıyla yürütülen proje gerçekleştiğinde, sağlıklı bir yaşama çevresiyle birlikte Ödemiş girişi de ''kent kapısı'' na yakışacak?
'Kutsal Irmak'ın kenti
Eskiçağda 'Lydia' bölgesinde kalan, Homeros 'un ünlü İliada destanında ''Asya çayırlığı'' olarak andığı, Ovidius 'un ise ''Geçmez oranın baharı...'' diyerek tanımladığı Küçük Menderes Havzası'nda, ''antik tarih'' in de belgelenmesi arkeologların öncelikli dileği... Çünkü, Lydia halkı, topraklarını sulayarak yaşamı sağlayan ''Kaystros'' ırmağını (Küçük Menderes) kutsayıp tanrılaştırmışlar. Irmağın onlara kızarak getireceği sellerden korkup insan biçiminde heykellerini yapmışlar. Irmağın tanrısını da sikkelerinde betimlemişler... Bun ların tanıkları arasındaki, Ödemiş'in 5 km. kuzeybatısında Dadbey köyünde bulunan antik Hypaipa kenti için Araş. Gör. Dr. Sencan Özbilge Altınoluk diyor ki; ''Sanırım bu topraklarda yaşayan soyun devamı olarak bizler de Athena'nın lanetine uğramışız. Hypaipa kentinde hâlâ bilimsel kazılar yok ve kültürel değerine sahip çıkılmıyor...''
Umarız bu kahraman ''Cumhuriyet kenti'' mizi yönetenler, Atatürk'ün Anadolu uygarlıklarına verdiği değeri de anımsarlar ve Hypaipa 'yı ''çöpler'' arasından kurtarırlar?