"Fotoğrafın Başka Bir İlgiye Eklemlenmesi Gerektiğini Düşünüyorum. Bu Meslek Olarak da Hobi Olarak da Yapılabilir."



Cemal Emden, mimari fotoğrafçılık üzerine uzmanlaşmış bir "mimar-fotoğrafçı". Çeşitli mimari yayınlar için çektiği fotoğrafların yanısıra 22 Aralık'tan itibaren AKM Küçük Salon'da 2002 yılında Yemen'de çektiği fotoğrafları da sürekli bir mültivizyon gösterisi olarak sergilenecek olan Emden'le mimari-fotoğraf ilişkisini konuştuk.



Cemal Bey, fotoğrafla ilişkiniz nasıl başladı? Mimarlık eğitimi aldıktan sonra fotoğraf üzerine yoğunlaşmaya nasıl karar verdiniz?

Çocukluk yıllarımdan itibaren bu işin içindeydim. Babam fotoğraf sanatçısıdır. Bu işin eğitimini usta çırak ilişkisi içinde aldım ve geliştirdim. Üniversitede mimarlığı seçtim. Üniversite yıllarında yaz tatillerinde Türkiye’yi gezip mimari fotoğraflar çektim. Bu fotoğraflar yapıyı anlatan salt teknik fotoğraflardı. Böylece teknik resim kurallarını fotoğrafa uygulamayı öğrendim. Böyle başladı ve devam etti. Aslında mesleki olarak gerçek anlamda fotoğraf konusu üniversite eğitiminden takriben 10 yıl sonra başladı. Ondan önce hobi niteliğindeydi.

Peki bu geçiş nasıl oldu. İlk olarak profesyonel anlamda çalışmaya nasıl başladınız?

Bu geçiş yukarda bahsettiğim gibi oldu. Bunu hobi olarak yaparken birçok insan da benim fotoğraflarımı görüyordu ve beğeniyordu. Yine bu kişiler benden bir takım işler istemeye başladılar bunun miktarı zamanla artı ve mimarinin yerini mimari fotoğraf aldı. Şimdi mimarlığı daha az yapıyorum.

İlk başladığınızda ne tür talepler gelmişti? Mimari fotoğraf üzerine miydi talepler?

Tabi genelde mimari fotoğraflardı.

Ama siz hobi olarak herhalde mimari fotoğraflar dışında da fotoğraflar çekiyorsunuzdur.

Çekiyorum tabi. Mesela son olarak çok iyi bildiğim ve sevdiğim bir besin türü ile ilgili bir kitap hazırlıyoruz. Burada; doğa, insan ve yemek kültürümüzün temel bir ögesi görüntü ve yazıyla anlatılacak.

Bir de yakın zamanda Yemen üzerine bir fotoğraf serginiz açılacak....

Bu konu mimari ve insan ağırlıklı. Bir yerlerde fotoğraf çekerken salt mimari değil mimariyle– insan, –tekstil, –süsleme, –doğa, -yemek ya da mekan kullanımı gibi konular birbirleri ile iç içe giriyor. Ben insanın daha çok mekan içinde mimariyle olan ilişkisini göstermeye çalışıyorum. Bu da tabii ki yukarıda bahsettiğimiz korelasyonları getiriyor. Bunları birbirlerinden ayırmak da bir yöntem sorunudur fakat gezip fotoğraf çekerken salt mimariyi soyutlayamıyorum. Yukarıda başlıklarını verdiğim konuların mimariyle olan ilşkilerin coğrafyalarda görmek beni heyecanlandırıyor.

Bu özel bir gezi miydi? Yoksa böyle bir çalışma için size talep mi gelmişti?

Özel bir geziydi. Yemen alışılmadık bir yer. El değmemiş, bozulmamış geçmişte yaşıyor izlenimi veriyor. Sivil mimari ülke ölçeğinde bozulmamış. Mimari modernleşme’nin uğramadığı bir yer diyebiliriz. Bir uçak biletiyle Ortaçağ’a gitmek gibi bir şey Yemen’e gitmek.

Yeni bir yere gittiğinizde dikkatinizi ilk çeken mimari mi oluyor fotoğraf açısından yoksa insandan mı yola çıkarak mimariye ulaşıyorsunuz?

Yukarıda bahsettiğim gibi yeni bir yere gittiğimde ağırlıklı olarak fiziksel çevre ve mimariye bakarım. Mesela grafik, siyasal bilimler, moda yada hukuk eğitimi almış biri benden farklı bakar. Mimarlar ise tuğlaların nasıl bu kadar düzgün dizildiğine ya da kentin nasıl biçimlendiğine bakar. Siyasal bilimcinin fotoğraf çekerken güzel sanatlar eğitimi almış birinden farklı baktığına inanıyorum. Güzel sanatlarla uğraşan kişiler geometri ile çok iç içedir ve fotoğrafta geometri önemli bir araçtır. Bir fotoğraf portfolyosuna bakıp sanatçının güzel sanatlar eğitimi alıp almadığını anlayabilirim.

Fotoğraf eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Fotoğrafın bence teknik kısmı çok önemli değil. Eğitimi veren bölümler fotoğraf tekniğini dört senede öğretiyor. Hatta yeni teknolojiler de dört seneye bile gerek yok. İki senede fotoğraf tekniğinin verilebileceğine inanıyorum. Bu eğitimi aldıktan sonrası çok önemli. Mimari fotoğraf çekiyorsak, yapının teknik özelliklerini, neden önemli olduğunu, kısacası mimarlığın ne olduğunu bilmek gerekiyor. Mimari bilginizi artırdığınız sürece mimari fotoğrafı da bunun paralelinde geliştirebiliriz. Bence teknik kısımdan daha çok kişideki değerler topluluğunun ne olduğu önemli. Salt fotoğrafçı olan kişi kendini hangi yönlerde beslerse çektiği fotoğraflar buna göre farklılaşıyor. Mesela “Tıp fotoğrafları” üzerine çalışıyorsa ve tıp bilgisi birikimini arttırabiliyorsa, daha iyi ürünler verebilir. Kısacası bir yapının mimarlık tarihi sürecindeki yerini ve yapısının inceliklerini bilen bir kişi, o yapıya çok daha farklı bakabilir.

Burada da bir takım fotoğraflar görüyoruz duvarlarınızda, siz yurtdışında da çalışmalar yapıyorsunuz. Bugüne dek mimari fotoğraf alanında hem yurtiçi hem yurtdışında gerçekleştirdiğiniz işlerin bir özetini yapabilir misiniz?

Yurt dışında bazı kurumlara fotoğraf çekiyorum. Son olarak İhsan Bilgin’le hazırladığımız Amsterdam-Berlin ve İstanbul Modern’deki karma sergiyi gerçekleştirdik. Ayrıca basılmış ve şu anda üzerinde çalışılan kitaplar da var.

Peki bu proje sürecinden de biraz bahsedebilir misiniz? Mesela bir kitap veya sergi hazırlama süreci nasıl gelişiyor?

Eğer kitap müşterek bir ürünse ve siz de fotoğraflarını çekiyorsanız, neler istendiğini çok iyi öğrenmek zorundasınız. Bir örnek vereyim, sizden Süleymaniye ve Nu’ru Osmaniye Camilerinin fotoğraflar isteniyorsa iki caminin farklarını ve benzer yanlarını bilmek gerekir. Öyle farklılıklar veya benzerlikler vardır ki bunlar hakkıyla gösterildiklerinde ve metinle desteklendiklerinde çalışma çok daha anlamlı olur.

Peki siz metinler üzerine mi fotoğraf çekiyorsunuz?

Mutlaka metni okuyup ona uygun fotoğraf çekmeğe çalışıyorum. Bunun yanında bir de belgesel nitelikte çalışmalar var. Burada önce fotoğrafları çekilir metinler fotoğraflardan doğar.

Size mimarlık mı fotoğraf mı daha çok keyif veriyor?

Bana “mimari fotoğraf” her ikisinden de daha çok keyif veriyor. Fotoğrafın mimarileşmesi ya da mimarinin bir şekilde fotoğraflaşmasıda beni ayrıca sevindiriyor. Her ikisini de fotoğrafta bulmalıyım.

Peki başka şeyler çektiğinizde de o keyfi alabiliyor musunuz?

Tabi alıyorum. Fotoğrafta geometrinin çok önemli olduğunu söylemiştim. Bu geometriyi başka konularda; mesela bir çiçekte yakalayabiliyorsam, bu hoşuma gidiyor, unutmuyorum. Mesela bir insan yüzünde de farklı geometrileri belirgin bir biçimde görmeye başlayabiliyorsam fotoğrafta amacıma ulaşıyorum.

Mimarlığın insanla ilişkili olduğu gibi mimari fotoğraf da insanla ilişkili, insanı anlatan bir alan. Siz mimari fotoğraflarınızda insana ne kadar yer veriyorsunuz? Özellikle kitap çalışmaları için olan fotoğraflarınızda.

Bu bence şöyle olmalı, eğer bir yapı olduğundan çok daha yüksek veya basıksa yada geniş veya darsa bu gibi özellikleri vurgulamak için insan ölçeği kullanılmalı. Aslında insan da şart değil bir araba da olabilir. Teknik resimde, kütlenin ölçeğini daha iyi vurgulamak için insan kullanılır. Örneğin, Kahire’deki Memluk Dönemi medrese ve camilerin iç avluları iklimsel nedenlerle dar ve yüksek yapılmıştır. Buradaki boyut ilişkisi fotoğrafta insan faktörü ile çok iyi anlatılabilir.

Benim bu soruyu sormamın bir nedeni de şu, haber dosyamızda yer verdiğimiz isimlerden Gabriele Basilico, mimari fotoğraflarında genellikle insana yer vermiyor, böyle bir yaklaşımı var. Bununla ilgili ne düşündüğüyle ilgili bir açıklama yapmıştı. Sıtkı Kösemen ise tam tersi yönde bir yaklaşımla mekanın her zaman insanla var olduğunu düşündüğünü- gerçi Sıtkı Bey daha küçük ölçekte mekan fotoğrafları çekiyor- ve orada insan izlerini de mekanla birlikte anlatmaya çalıştığını ifade etti. Yani mekanın kullanılır olduğunu gösteren izler. İnsanı merkeze koyuyor. Biliyorsunuz mimari fotoğraflarda genellikle, özellikle yurtdışındaki örneklerinde, mekanlar hep boşmuş, kullanılmıyormuş gibi gösterilir.

Genellikle mimari yayınlardaki fotoğraflar bu boşluk hissini öne çıkarır. Bunun nedeni o tür fotoğrafların belli bir ürüne, bu örnek de mimari yapının kendisine yoğunlaşmış olmalarıdır. Sıtkı Beyin fotoğraflarındaki amacı bundan farklı olabilir. Her ikisi de meşru, bu anlamda eşit yöntemlerdir.

Peki bunun objektif olmak açısından olduğunu mu düşünüyorsunuz? Yani fotoğrafları insandan soyutlayarak mimarın mekanı objektif bir şekilde analiz edebilmesi için daha anlaşılır hale getirmek hedefleniyor olabilir mi?

Olabilir.

Mimari fotoğraflarda kendinizi daha çok hangi alana yakın buluyorsunuz? Örneğin modern mimariye mi yoksa geleneksel veya yerel mimariye mi? Bir tercih yapsaydınız hangisini çekmeyi tercih ederdiniz?

Benim şöyle bir arayışım var. Yöresel mimarlık ürünlerinin görmeyi ve öğrenmeyi seviyorum, bunun içinde elimden geldiğince geziyorum. Yemen bunlardan bir tanesiydi. Sosyo-kültürel farklılıkları görmek ve belgelemek bana heyecan veriyor. Ya da Avrupa kentlerindeki çağdaş mimari ürünleri de beni aynı derecede heyecanlandırıyor. Mesala Erken Modern mimari çok ilgimi çeker. Kısacası mesleki pratiğimde modern ya da geleneksel mimari ayrımını yapmıyorum. Her iki kanaldan besleniyorum. Ama bazen birinden daha az diğerinden daha çok yada tam tersi. Ama bir mimar olarak fikrimi soracak olursanız, en azından biçimsel düzeyde geleneksel ve modern mimari arasında ilginç benzerlik ve süreklilikler olduğunu düşünüyorum.

Teknik olarak ne kullanıyorsunuz?

Genelde orta ve büyük format kullanıyorum.

Dijitale geçtiniz mi?

Dijital de kullanıyorum.

Mimari fotoğrafta o anlamda bir takım teknik olanaklara ihtiyaç duyuluyor, perspektif düzeltme gibi...

Evet. Mimari fotoğraf çekmek için oluşturulan teknik donanımla moda fotoğrafı çekmek zor. Yeni teknolojiler moda, mimari, reklam gibi dallarda istenen görsel hassasiyet çıtalarını yukarı çekiyor. Zaten ayrı dallardaki görsel hedefler biçimsel ve oransal olarak da farklı. Dolayısıyla günümüzün görsel teknolojileri amaca yönelik fotoğraf donanımlarının gerektiriyor. Diğer yandan da bu donanımlar arasındaki farkları artırıyor.

Peki stüdyo fotoğrafına sıcak bakıyor musunuz ya da çekiyor musunuz?

Evet. Mobilya ve vitrifiye firmalarıyla çalışıyorum. Mobilyaya bakmak farklı birşey. Mesela mobilya üretim süreçleri ve tekniklerini bilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Baştan beri söylemeye çalıştığım şu, fotoğrafın başka bir ilgiye eklemlenmesi gerektiğini düşünüyorum bunu meslek olarakda hobi olarak da yapılabilir.

Fotoğrafın aslında disiplinlerarası olması gerektiğini düşünüyorsunuz.

Evet. Fotoğrafın disiplinlerarası bir özelliği var. Zenginliği de bu. Önemli olan mümkün olduğu kadar çok kaynaktan beslenerek güçlü fikirler oluşturmak ve bunları fotoğraf dili ile ifade edebilmektir.

Dolayısıyla fotoğrafta da böyle bir dönüşüm olduğunu düşünüyorsunuz herhalde.

Tabi çok hızlı bir dönüşüm var. Geçen sene üretilen teknolojiler bu yıl demode oluyor.

Peki video işlerine nasıl bakıyorsunuz o anlamda? Fotoğraftan ayrı tutuyor musunuz?

Video ya da sinemayı bir seyirci olarak zevkle tüketiyorum ama üretmek bambaşka.

O alana kaymayı düşündünüz mü hiç? Bu alanda da bir çalışma yapmayı, belgesel, kısa metraj gibi?

Hayır şimdilik düşünmüyorum. Fotoğraf bana yetiyor. Öte yandan şunu da belirtmeliyim ki fotoğraf sanatının kısırlaştıran bir yönü var. Fotoğrafı fotoğraf yapan tek boyutluluğu. Bu da aynı zamanda aşılması imkansız bir duvar. Fotoğrafta hareket ya da müziği ne kadar ifade edebiliriz ki? Sinemanın da zenginliği bu değil mi ?

Cemal Bey, bizimle görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkürler.

Ben teşekkür ederim.


(Bu röportaj 1 Aralık 2005 tarihinde yapılmıştır)

Cemal Emden'in çalışmalarıyla ilgili daha detaylı bilginin de yer aldığı "Mimar Fotoğraf Sanatçıları" haber dosyasına buradan ulaşabilirsiniz.